Başbakan Yardımcısı Arınç: (2)

Başbakan Yardımcısı Arınç: (2) İsrailin tavrı, hukuk tanımaz bir tavırdır, insanlığa karşı işlenen suçlardan biridir ve İsrail bunu ilk defa yapmıyor -Batı ülkelerinin de İsraile karşı tavır alması lazım. Biz oradaki


MANİSA (A.A) - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İsrailin Gazze saldırısını, Bu ülkenin daha önce de sergilediği hukuk tanımaz tavrı ve insanlığa karşı işlediği suçlardan biri olarak değerlendirerek, Batı ülkelerinin de İsraile karşı tavır alması lazım. Biz oradaki platformları da kullanıyoruz. Yine, çocuk cesetlerini, kadın çığlıklarını televizyonlar ekranlarına getiriyor. İnsanlığın bundan ders, ibret almasını diliyoruz dedi.
     Arınç, İzmirde uydu üzerinden yayın yapan Kanal 35 televizyonunun Gündem Özel programında, İsrailin Gazzeye düzenlediği hava saldırılarını değerlendirdi.
     İsrailin, sürekli olarak saldırgan ve hukuk tanımaz bir tavır sergilediğini ifade eden Arınç, şunları kaydetti:
     İsrailin tavrı, hukuk tanımaz bir tavırdır, insanlığa karşı işlenen suçlardan biridir ve İsrail bunu ilk defa yapmıyor. İsrail çevresindeki ülkelere, Filistin başta olmak üzere, bazen Lübnana, bazen Suriyeye bazen Mısıra geçmişten bu yana bunu yapıyor. 1917de Filistin toprakları işgal edildi. İşgalden sonra buraya Yahudiler yerleştirildi. Yahudiler yerli halkı oradan şiddet göstererek sürdüler ve Mayıs 1948de de İsrail devletini ilan ettiler. O günden bu yana o topraklar çalınmış topraklardır. Ama ne var ki İsraili tutan, koruyan, İsrailden fazla İsrailci olan ülkeler var. Bunların başında da ABD geliyor. Batılı ülkeler geliyor. İsrailin bütün sınır tanımaz, hudut tanımaz saldırılarına karşın (BM) Güvenlik Konseyi ne karar alırsa alsın geçerli olamıyor. Beş kurucu ülkenin veto hakkı var. İsrail aleyhine karar alındığında, ABD veto ediyor.
    
     -BMnin yapısının değişmesi-
    
     Arınç, bu noktada Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın son zamanlarda tüm konuşmalarını BMnin yapısının adaletli olmadığına dayandırdığına işaret eden Arınç, şöyle devam etti:
     Güvenlik Konseyi, Türkiyenin çağrısı ile toplansa toplanabilir. İsrailin bu saldırıları durdurması, işgal ettiği yerler varsa derhal çekilmesi ile ilgili karar çıkarmaya çalışsa ABD tarafından yüzde 99 veto edilecektir. Dolayısıyla önce onların ikna edilmesi gerekiyor. Sayın Başbakanın yaptığı da budur. Obama ile görüşmüştür, Putin ile görüşmüştür. Siz gücünüzü kullanarak durdurun, Güvenlik Konseyine gelince aleyhte oy kullanmayın demek istemiştir. Şimdilik bazı olumlu cümleler sarf edildiğini biliyoruz. İsrail geçici olarak eylemlerini azaltma noktasına geldi. Ancak şu ana kadar, 40tan fazla kadın, çocuk ve bir de Hamasın liderlerinden olmak üzere insan öldürüldü.
     Türkiyenin, 9 yurttaşının yaşamını yitirdiği Mavi Marmara olayının ardından İsrail ile diplomatik ilişkilerini en alt düzeye indirdiğini hatırlatan Arınç, buna rağmen Türkiyenin yaşanan son saldırı karşısında hareketli bir diplomasi götürdüğünü ve İsrailin insanlık dışı davranışlarını sonlandırması konusunda gücünü de ortaya koyduğunu söyledi.
    
     -Batının tavır alması lazım
    
     Arınç, saldırıların durması için bütün kanalların kullanılması gerektiğini ve Türkiyenin Birleşmiş Milletler, ABD ve Rusya kanallarını kullanarak, İsrailin saldırılarının durmasını telkin ettiğini anlatarak, şunları söyledi:
     Onlar da tabii saldırıların durmasını istiyor. Ama bir kısmı da Hamas buna yol açıyor, Hamasın da durması gerekiyor diyor. Hamas konusu geçmişten bu yana tartışmalıdır. Oysa Hamas, seçimler yoluyla sivil iktidara gelmiş bir hükümeti ifade ediyor. Oysa İsrailin bombaladığı mekanlardan biri de başbakanlık binasıdır. İsrail devletinin başındaki yönetim hem ırkçı hem saldırgan bir yönetimdir. Tabii bu saldırıların arka planında ne vardır dendiğinde, herkes ocak ayında yapılacak seçimleri gösteriyor. Seçimler öncesinde Netanyahu hükümeti İsrail halkını tatmin edecek saldırı peşinde. Ben de çok güçlüyüm, ben de bombalıyorum, o zaman siz bana oy verin şeklindeki saldırının hiçbir ahlaki dayanağı olmamalıdır. Batı ülkelerinin de İsraile karşı tavır alması lazım. Biz oradaki platformları da kullanıyoruz. Yine, çocuk cesetlerini, kadın çığlıklarını televizyonlar ekranlarına getiriyor. İnsanlığın bundan ders, ibret almasını diliyoruz.
    
     -Ölenler Müslüman olunca dünyanın bir gözü kapalı-
    
     Dünyanın yapılan saldırılar karşısında tepki vermekte geciktiğini, daha önce bunun Bosna Hersekte de yaşandığını ifade eden Arınç, şöyle konuştu:
     Ölenler Müslüman olunca, dünyanın bir gözü kapalı oluyor. Eğer başka bir ülkede olsa kendi dinlerinden birinin hayatını kaybettiğini görseler, Batı alemi çok daha önceden harekete geçerdi. Bosna Hersekte 1992de savaş başladığında neredeyse 350 bin hayatını kaybeden insan vardı, Srebrenitsada toplu katliam olunca harekete geçebildiler. Oysa 3 sene içinde bu savaşı durdurabilir ve Sırplara geri çekilin bakalım diyebilirlerdi. Ancak katliamdan 3 yıl sonra harekete geçebildiler.
    
     -Suriyedeki olaylar-
    
     Bülent Arınç, Suriyede yaşanan olaylar ve Esed rejiminin Türkiye sınırına yakın bölgelerde uçaklarla artan saldırılarına ilişkin bir soru üzerine de Bir rejim karada etkisiz kalınca kendi halkını uçaklarla bombalamaya kalkarsa ve bazı şehirler sırf muhalif güçlerin eline geçti diye bütünüyle yerle bir edilirse o rejimin yaşama şansı yoktur cevabını verdi..
     Bir rejimin zulümle varlığını sürdürmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
     Zulümle devam etmek mümkün değil. 1,5 yıldır zulüm var ve zulüm şiddetini artırıyor. Güçsüz kaldıklarını biliyor, ama yine de bombalarıyla tanklarıyla uçaklarıyla kendilerine muhalif olduklarını bildikleri halkı öldürmeye devam ediyorlar ve Esed kendi canının derdine düşmüştür. Yönetiminin ayakta durması mümkün değil. Her geçen gün muhalif güçler, hem organizasyon hem etki bakımından büyük başarı sağladı. Tabii takvim veremiyoruz. Kuzey Afrikada yaşanan gelişmelere bakarak, şu gün rejim düşmesi gerekirdi, demek yanlış olur. Şartlar çok farklı, ama ben sona gelindiğini düşünüyorum.
     Arınç, Suriyede silahların ve kan akmasının durması gerektiğini ifade ederek, Şu anda bile vakit geçmiş değil. Dese ki tamam, silah, şiddet duruyor, ben demokratikleşme adımı atıyorum, çekilmek için şu şartları ileri sürüyorum. Mesela Yemende olduğu gibi. Ben şahsen Esedin cesur bir karar vermesini diliyorum. Ben geçiş planı için destek istiyorum dese silahlar sussa Suriye büyük başarı kazanmış olur görüşünü belirtti.
     (Sürecek)
    
     Muhabir: Efsun Yılmaz / Ufuk Kırabalı
     Yayıncı: İbrahim Uyar
<< Önceki Haber Başbakan Yardımcısı Arınç: (2) Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER