KÜTAHYA (A.A) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Biz her zaman
barıştan yanayız. Sorunların diyalog ve istişare yoluyla çözülmesinden yanayız.
Ancak ülkemizin güvenliğine yönelik bir tehdit olursa gereken tedbiri almaktan
çekinmeyiz dedi.
Zafer Havalimanı açılış törenine katılan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada,
Kütahya gibi bir medeniyet, tarih ve zafer şehrinde bulunmaktan memnuniyet ve
heyecan duyduğunu ifade etti.
Domaniçteki Osmanlının kuruluşuna şahitlik eden kahramanları, vefakar,
fedakar yiğitleri, efeleri; Dumlupınardaki Kurtuluş Savaşı zaferinin kahraman
şehitlerini ve tüm şehitleri rahmetle ve minnetle yad eden Erdoğan, Domaniçten
Dumlupınara, Dumlupınardan bugüne kadar tüm şehitlerin, kahramanların
hatırasına, onların mirasına sahip çıktıklarını, onların aydınlattığı yolda
Türkiyeyi büyütmenin mücadelesini verdiklerini söyledi.
Bugüne kadar Türk milletini şehitlerine mahcup edecek, onların hatırası
karşısında başı öne eğdirecek hiçbir girişimin içinde bulunmadıklarını belirten
Erdoğan, Allahın izniyle milletçe onlara mahcup olmayacak, onların aziz
hatırası karşısında her zaman ilerlemeye ve her zaman yükseklere bakmaya devam
edeceğiz diye konuştu.
Kuyumcuların nasıl mihenk taşı varsa, Kütahyanın da Afyonkarahisar ve
Uşakla beraber kendileri için bir mihenk taşı ve en önemli referans
noktalarından olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu kentin Yıldırım Bayazıd, Sultan 2.
Selim, İshak Paşa, Şeyh Buhari, Evliya Çelebi ve en önemlisi Dumlupınar
şehitleriyle kendilerinin rehberi olduğunu dile getirdi.
Kütahya ve onun gibi 81 ilden aldıkları güç, Türk milletinin desteği ve
hayır dualarıyla 10 yıldır Türkiyeyi büyütmenin, yüceltmenin, bölgesinde ve
dünyada itibarlı bir ülke haline getirmenin mücadelesini verdiklerini ifade eden
Erdoğan, 10 gün önce Sakaryada son derece önemli bir törenle Türk mühendisleri
ve teknisyenlerinin tasarladığı ve milli şirketlerin imal ettiği dünyadaki en
gelişmiş muhabere tankı olan Altayın örnek imalatını bitirerek kamuoyuna
tanıttıklarını hatırlattı.
Projeyi 2008 yılında başlattıklarını ve belirlenen 46 aylık takvim
çerçevesinde prototipin gerçekleştiğini söyleyen Erdoğan, testlerin
tamamlanmasıyla seri üretime geçileceğini ve tankın hem silahlı kuvvetlere
kazandırılacağını hem de ihraç edileceğini belirtti.
Erdoğan, son 10 yılda savunma sanayi ihtiyaçlarının Türkiyede karşılanma
oranını 2 kat artırdıklarına dikkati çekerek Şu anda yüzde 54e yükselttik. Bu
bağımsızlık mücadelemizin en önemli ispatıdır. Bu alanda ihracatımızı da 4,5 kat
artırdık. Milli insansız hava uçaklarını artık milli sanayimiz yönetiyor. ANKA
adını verdiğimiz insansız hava aracı prototip olarak tamamlandı. Onun seri
üretimine inşallah kısa bir süre içinde başlıyoruz. Uzun menzilli roketleri artık
dışardan almıyor, Türkiyede üretiyoruz. MİLGEM adını verdiğimiz savaş gemisini
denize indirdik. İhtiyacımız olan gemileri de ülkemizde üretiyoruz. Aynı şekilde
ülkemizde tasarladığımız ATAK helikopterlerini Türkiyede üretiyor, 2013te seri
üretime başlıyoruz. Mayınlara karşı korumalı Kirpi adını verdiğimiz araçları
yine milli sanayimizle Türkiyede üretiyoruz. Uçak, tank modernizasyonlarını
artık başka ülkelerde değil, burada, Türkiyede gerçekleştiriyoruz dedi.
-Bölgemizde sadece ve sadece huzur istiyoruz-
Bizim Türkiye olarak hiçbir ülkenin topraklarında hiçbir ülkenin
içişlerinde gözümüz yok diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
Biz ülkemizde huzur istediğimiz kadar, ülkemizin huzuruyla doğrudan
bağlantılı olarak bölgemizde de sadece ve sadece huzur istiyoruz. Biz kendi
ülkemizde istikbal, güvenlik, refah istediğimiz kadar, bununla doğrudan
bağlantılı olarak bölgemizde de sadece ve sadece istikbal, güvenlik ve refah
istiyoruz. Biz her zaman barıştan yanayız. Biz her zaman sorunları diyalog
yoluyla, istişare yoluyla çözülmesinden yanayız. Ancak ülkemize yönelik bir
tehdit olursa gereken tedbiri almaktan asla çekinmeyiz. Birliğimize, toprak
bütünlüğümüze, huzurumuza, refahımıza yönelik bir tehdit karşısında asla sessiz
ve tepkisiz kalamayız.
Biz elbette Gazi Mustafa Kemal gibi Yurtta sulh cihanda sulh diyor, bunun
gereğini yapıyoruz. Barış için, sulh için, ülkemiz için çok aktif, barışçı bir
dış politika yürütüyoruz ama Akçakaleye bombayı atarsan ve orada 5 vatandaşımız
şehit olursa, herhalde, bunun karşısında sessiz kalacak değiliz. Biz de ona
misliyle mukabele etmek durumundayız. Gazi Mustafa Kemal Yurtta sulh cihanda
sulh derken herhalde Çanakkaleye gelen düşmanlara karşı da sulh demedi.
Çanakkale Savaşları bunun için yapıldı, Kurtuluş Savaşları bunun için yapıldı,
Kocatepe bunun için yapıldı. Birilerinin yanlış anladığı gibi biz Yurtta sulh
cihanda sulh ilkesini asla bir pasiflik olarak, tavırsızlık olarak, tepkisizlik
olarak yorumlayamayız. Ülkemizi doğrudan ilgilendiren durumlar karşısında seyirci
kalanlardan asla olamayız.
-Bu millete yakışanı yaptık-
Gazzeye, Gazzedeki bebeklerin, çocukların, yaşlı insanların, masum
insanların üzerine korkakça, namertçe bomba yağarken Aman bize dokunmayan yılan
bin yaşasın diyerek biz susacak mıyız ifadelerini kullanan Erdoğan, Gazzede
bir halk açık hava hapishanesinde cezalandırılırken, insanlık dışı muameleye
maruz bırakılırken ambulanslar, hastaneler, kreşler dahi bombalanırken biz sessiz
mi kalacağız- Suriyede kardeşlerimiz olan Suriye halkı acımasızca katledilirken,
uçaklardan bombalanırken, evini barkını bırakıp göç ederken, her türlü insanlık
dışı muameleye maruz bırakılırken biz Her koyun kendi bacağından asılır deyip
bunu seyir mi edeceğiz dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkiyeye sığınan 180 bin Suriyelinin muhaliflerin değil
zorba Beşşarın zulmünden kaçarak geldiğini vurgulayarak, Bize bunları
seyretmek yakışır mı- Biz zulümden kaçan bu kardeşlerimize açık kapı
politikamızla kapımızı açtık. Bu millete yakışanı yaptık. Tarih bize böyle bir
sorumluluk yüklüyor. Onun için açtık. Bu millete yakışanı yaptık diye konuştu.
Dumlupınardaki şehitlerin, Domaniçteki Osmanlıyı kuran ruhun anlayışıyla
hareket ettiklerini anlatan Erdoğan, muhalefetin Sizin Gazzede ne işiniz var-
Siz Suriye ile neden ilgileniyorsunuz- Lübnan, Kosova, Irak, Azerbaycan,
Afganistan, Myanmar ve Somaliden size ne dediğini belirtti.
Erdoğan, şunları kaydetti:
Hiç kusura bakmasınlar. Biz 7 milyarlık bu dünyanın içinde yaşıyoruz.
Bizim görevimiz nedir, bunu çok iyi biliriz. Ecdadımızın at sırtında gittiği her
yere biz de gideriz, her yerle biz de ilgileniriz ama bunlar televizyon
ekranındaki ecdadımızı zannediyorum o Muhteşem Yüzyıl belgeselindeki gibi
tanıyor. Bizim öyle bir ecdadımız yok. Biz öyle bir Kanuni tanımadık. Biz öyle
bir Sultan Süleyman tanımadık. Onun ömrünün 30 yılı at sırtında geçti. Sarayda o
gördüğünüz dizilerdeki gibi geçmedi. Bunu çok iyi bilmeniz, anlamamız lazım. Ve
ben o dizilerin yönetmenlerini de o televizyonun sahiplerini de milletimizin
huzurunda kınıyorum. Ve bu konuda da ilgilileri uyarmamıza rağmen yargının da
gerekli kararı vermesini bekliyorum. Böyle bir anlayış olamaz. Bu milletin
değerleriyle oynamaya, milletçe gereken dersin, milletçe gereken cevabın hukuk
içinde verilmesi gerekir. Biz şehitlerimizin bulunduğu, şehitliklerimizin
bulunduğu kardeşlerimizin yaşadığı her yere gider onların sorunlarıyla
ilgileniriz bu aziz millet tarihi boyunca bunu yaptı. Bugün de biz bunu
yapıyoruz. Bugün bize Suriye ile ilgilenmeyin diyenler, kendileri gidip
Suriyedeki eli kanlı, gayrimeşru rejimini desteklemekten, o rejimin eli kanlı
lideriyle hatıra fotoğrafı çektirmekten çekinmiyorlar. Eğer Suriyede eli kanlı
rejimin haşa arkasında dursaydık, özellikle bizim muhalefetimiz sizin Suriyede
ne işiniz var diyecekti. Bunlar gariptir, sabah başka, akşam başka konuşurlar.
Mazlumun yanında, haklının yanında yer aldığınız için ciddi şekilde rahatsız
oluyorlar. Çünkü kendileri her zaman, tarihleri boyunca zalimlerin yanında yer
aldılar. Bu ana muhalefet Hitlerin, Mussolininin, Stalinin yanında yer aldı.
Tarihleri boyunca her zaman kan dökenlerin, halkına zulmedenlerin yanında yer
aldılar. Bugün de aynısını yapıyorlar. Zalime arka çıkıyor, zalime karşı mazlumu
görmezden geliyorlar.
(Sürecek)
Muhabir: Kadir Karakuş / Meltem Uzun
Yayıncı: Tolga Özgenç