ÇORUM (A.A) - Ferhat Barulay - İsmail Çimen - Hitit güneşinin
doğduğu topraklara ev sahipliği yapan Çorumun Alaca ilçesine bağlı Alacahöyük
beldesi, tarihe ışık tutacak ipuclarını yaklaşık bir asra yakın süredir
aralıklarla yürütülen arkeolojik kazı çalışmalarıyla vermeye devam ediyor.
Bölgede geçtiğimiz dönemlerde ortaya çıkarılan baraj alanında yürütülen
çalışmalara bu yıl da devam edilirken, Anadoluda adı bilinen en eski kavim olan
Hattiler döneminden kalan barajın günümüzde inşa edilen baraj teknikleriyle büyük
ölçüde benzerlikler gösterdiği belirlendi.
Alacahöyük Kazı Alanı Başkanı Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu, AA muhabirine
yaptığı açıklamada, bölgede bir barajın bulunduğunun 1935 yılından bu yana
bilindiğini ancak bunu kimsenin açmaya cesaret gösteremediğini dile getirdi.
Dönemin valisi Atıl Üzelgenin kendilerini yüreklendirdiğini, yine dönemin
Çevre Bakanı Fevzi Aytekinin de maddi desteklemeleriyle kazı çalışmalarına
başladıklarını ve barajı ortaya çıkarmayı başardıklarını ifade eden Çınaroğlu,
Açtık ama tamamına henüz ulaşamadık. Bu barajın 3 bin 250 sene evvel yapılan
tekniği bugünkü baraj yapımıyla aynı. Orada sadece çimento yerine kil
kullanılmış. Bizim açımızdan da önemi şu, Hititler dahi 3 bin 250 sene önce
Anadoluda barajsız yaşanamayacağını anlamışlar dedi.
-Hitit döneminin Hürrem Sultanı Pudu-Hepa tarafından yaptırılmış-
Anadolunun bilinen en eski barajı olma özelliğini taşıyan yapının yaklaşık
3 bin 250 yıl önce yaşanan kuraklık dolayısıyla inşasının gerçekleştirildiğinin
anlaşıldığını dile getiren Prof. Dr. Çınaroğlu, O dönem çok büyük bir kuraklık
oluyor. Bu durum dentrokronoloji dediğimiz ağaç halkalarının yapılan
tarihlendirilmesiyle kanıtlandı. Bu kuraklığın o sene İspanyaya kadar uzandığı
tespit edildi diye konuştu.
Yine aynı dönemde Hitit kralı tarafından Mısırdan 5 gemi buğday
getirtildiği, Orta Anadolu genelinde 11 veya 13 barajın inşa edildiğini
vurgulayan Çınaroğlu, şöyle devam etti:
Bugünkü ölçülerde bunlar gölet. İnsan eliyle yapıldığını düşündüğümüzde
bunlar o zaman büyük barajlardı. O barajların hepsi kayboldu. Hitit döneminden
sağlam kalan tek baraj bu. En önemlisi de bu barajın hangi kral tarafından
yaptırıldığını bulduk. Hiyeroglif kitabe bulduk. Bulunan hiyeroglif kitabeden de
bu barajın Kral 3. Hattuşilinin eşi, Hitit döneminin Hürrem Sultanı olarak
adlandırılan Pudu-Hepa tarafından tanrıça Hepata atfen yaptırıldığı anlaşıldı.
Barajın dikkat çeken yönünün taş dolgu seddi olduğunu ifade eden Çınaroğlu,
şöyle konuştu:
Bugünkü teknikte inşa ediliyor ama çimento kullanmıyorlar, sadece kil
kullanıyorlar. Bu barajın, bugünkü barajlardaki taş dolgu seddinden bir farkı var
o da seddin ortasında bir dinlenme havuzu var. Bu dinlenme havuzu suyu
dinlendiriyor. Ondan sonra seddin bitarafına doğru akıtılıyor. Bu akıtılan
kısımda ince küçük küçük taşlar var. bu taşlar filtre görevi görüyor. Buradan
içme suyu temin ediyor. Diğer taraftan ise büyük kanallar mevcut. Uzun kanallarda
sulama amaçlı kullanılmış. Yani dünyada tek örneği olan 3250 yıllık bu baraj, hem
sulama amaçlı hem de içme suyu temin etme amaçlı yapılmış olmalı. DSİden bunu
böyle tespit ettiler ki biz de buna heyet olarak katılıyoruz. Doğru bir
saptama.
-Hitit Suyu olarak satışı bile yapılabilir-
Prof. Dr. Çınaroğlu, Hitit döneminde de günümüzde de barajların dere ya da
nehir sularıyla beslendiğini ancak bu barajın suyunun biriktirme havzasından
çıktığının belirlendiğine dikkati çekerek, konuşmasını şöyle tamamladı:
Genişliği 15, taş dolgu seddi 130, uzunluğu ise 110 metre olan barajın bu
açıdan bakıldığında suyu hiç kaybolmamış, 3 bin 250 yıldır akıyor. Barajın
gövdesindeki temizlik çalışmalarında 25 milyon metreküp toprak çıkarttık ve
buradan onu kaldırdık. Çıkan toprak bir gübreydi aslında. Binlerce yıl burası
hayvanları sulama amaçlı kullanmış ancak çıkan su tertemiz. DSİ analizlerini
yaptı ve içilebilir derecede bir su olduğu belirlendi. Biraz kireçli ama bu durum
bölgenin yapısından kaynaklanıyor. Çok temiz bir su. Hitit Suyu olarak satışı
bile yapılabilir.
Yayıncı: Orhan Topal