Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç: (2)

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç: (2) Siyasete lojistik destek sağlama gayretleri, yargıyı itibarsız kılmaktan başka sonuç doğurmaz. Yargı son sözü söyleyen güç olması nedeniyle onun bağımsızlığı ve tarafsızlığı hayati önem taşır


ERZURUM (A.A) - Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, siyasete lojistik destek sağlama gayretlerinin, yargıyı itibarsız kılmaktan başka sonuç doğurmayacağını belirterek, Yargı son sözü söyleyen güç olması nedeniyle onun bağımsızlığı ve tarafsızlığı hayati önem taşır dedi.
     Kılıç, Atatürk Üniversitesinin Kültür Merkezinde düzenlenen 2012-2013 Akademik Yılı Açılış Töreninde yaptığı konuşmada, yargıda insanlık onuruna saygının, insanların ne düşüneceğine, neye inanacağına ve nasıl bir hayat tarzı seçeceğine kendisinin karar vermesinin zorunlu kıldığını belirterek, seçilecek bu tercihlerin güçlülere karşı korunması görevinin de yargıya verildiğini ifade etti.
     Kaynağı ne olursa olsun, hak ihlallerinin doğurduğu öfke ya da beslediği kin ve nefret duygularının dünya barışını tehdit eder hale geldiğini dile getiren Kılıç, şöyle devam etti:
     Baskıcı, dayatmacı otoriter ve totaliter iktidar güçlerinin doğurduğu küreselleşen bu öfkenin sonuçları ortadadır. Hak ihlallerinin, adaletsiz gelir dağılımının, baskı ve şiddetin egemen olduğu bölgelerde önemli fay hatları oluşmuş, zaman zaman kırılan bu hatlar, Kuzey Afrikada, Ortadoğuda, Avrupada ve Amerikada farklı sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Bu tablo ihlal edilen hak ve özgürlüklerin bir noktada potansiyel gücünü de ortaya koymaktadır. Gelişen bu olaylar insanlığın ortak paydası olan insanlık onurunun gerektiğinde nükleer bir güç etkisine dönüşebileceğini haber vermektedir. Ancak hak ve özgürlükleri koruma ve kollama görevi bulunan tarafsız yargının etkin ve süratli müdahalesi varsa sistemden endişe duymaya gerek yoktur.
    
     -Hakim, görevi başında duygularından kendini arındırmak zorundadır-
    
     Hak ihlalleri sonucu doğacak olumsuzlukları önlemek üzere getirilen pozitif hukuk kurallarının yalnız başına yeterli etkiyi gösteremediğini belirten Kılıç, şunları kaydetti:
     Pozitif hukuk kurallarının sorun çıktıktan sonra gösterdiği etki, onun onarıcı niteliğini zayıflatmaktadır. Böyle durumlarda önleyici ve caydırıcı bir alan yaratmak için sevgi ve hoşgörü ikliminde gelişen insani ve ahlaki değerlerin yardımı kaçınılmazdır. Bu nedenle, bu çatı altında yetiştirdiğiniz geleceğin teminatı değerli gençlerimizin ruh kökünü ve onuru bu değerleri beslemek zorunluluğu açıktır. Geleceğin yöneticisi, askeri, hakimi ve öğretmeni gibi meslekler edinerek ülke idaresinde görev alacaklar bu donanımla teçhiz edilmedikçe en ileri anayasaları ya da yasaları da yapsanız topluma onurlu bir hayat yaşatamazsınız.
     Yargının gücü yerine, güçlünün hukukunun hakim olması halinde hukuk dışı yöntemlerle sorunları çözme eğiliminin artacağına dikkati çeken Kılıç, şöyle konuştu:
     Siyasete lojistik destek sağlama gayretleri yargıyı itibarsız kılmaktan başka sonuç doğurmaz. Yargı son sözü söyleyen güç olması nedeniyle onun bağımsızlığı ve tarafsızlığı hayati önem taşır. Hakim, görevi başında dostluk ve düşmanlık duygularından kendini arındırmak zorundadır. Mahalle baskısı, konjonktürel olaylar vicdanına hükmedemez. Aksi halde toplumu sorunlarından arındırma gibi görevini yapamaz hale gelir. Yargının ideolojik vesayetin işgaline uğraması nedeniyle ülkeye verdiği zararın en acı örnekleri hafızalardan silinmemiştir. Bu işgal devam ettiği sürece bunları yaşamaya devam edeceğiz.
    
     -Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin faaliyet raporu-
    
     Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin faaliyet raporuna göre, 2011 yılı sonrasında mahkemenin önünde bulunan 120 bin derdest dosyanın 20 bin adedini Türkiye aleyhine yapılan başvuruların oluşturduğunu dile getiren Kılıç, şöyle devam etti:
     Dolayısıyla mahkemenin bakmakta olduğu dosyaların çok önemli bir bölümü Türkiyeye ilişkindir. Bu rakamlardan anlaşılıyor ki Türkiye, Rusyadan sonra aleyhine en çok başvuru yapılan ülke konumundadır. Son 10 yıl içinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği toplam 10 bine yakın ihlal kararının 2 bin 475i ülkemize ait olup, daha da önemlisi bu kararların yarısından fazlası adil yargılanma hakkının ihlaliyle ilgilidir. Köklü bir Anayasa yargı geleneğine sahip olan ülkemiz açısından bu tablo, bağımsız, tarafsız, hızlı, etkili, verimli adalet dağıtan bir yargı sisteminin önündeki engellerin kaldırılmasının hayati bir yükümlülük olduğunu göstermektedir.
     Bu yıl Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 89. yılının idrak edileceğini ifade eden Kılıç, konuşmasını şöyle tamamladı:
     1968 yılında üniversitelerde başlayan terör hareketlerini başlangıç olarak kabul ederseniz, cumhuriyetin 89 yıllık ömrünün 45 yılını terör örgütleriyle mücadele ederek geçirdiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Yaşadığımız bu teröre komşularımızın ve yabancı ülkelerin yardımlarını da hesaba katarsanız, belanın boyutlarını ortaya çıkarabilirsiniz. Başta bu uğurda can vererek bedel ödeyenler olmak üzere, ülkemizin sosyal, siyasal ve ekonomik alandaki hesabı yapılmayan kayıpları gözetildiğinde bu devletin ne kadar güçlü bir bünyeye sahip olduğunu tespit edebilirsiniz. Bu kadar ağır olumsuzluklara rağmen olgunluğundan, vakurundan ve onurundan hiçbir şey kaybetmeden olayları büyük sabır ve soğukkanlılıkla takip eden aziz milletimizin varlığı en büyük şansımız olmuştur.
     Konuşmaların ardından, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Koçak, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıça, yöreye özgü Hereke kilimi hediye etti.
     Kılıç, daha sonra Rektör Koçakı makamında ziyaret ederek, bir süre sohbet etti.
     (Bitti)
    
     Muhabir: Ayşe Yıldız
     Yayıncı: Emine Konuk
<< Önceki Haber Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç: (2) Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER