KAYSERİ (A.A) - Orhan Canbulatel - Erciyes Üniversitesi (ERÜ)
Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü tarafından yapılan çalışmada, şeker
hastası çocuklar arasındaki akran etkileşiminin tedaviye ve yaşam kalitesine çok
önemli katkılar sağladığı belirlendi.
Hemşirelik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meral Bayat, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, doktora öğrencisi Sebahat Altundağ Dündar tarafından yapılan
çalışmada, tip 1 diyabeti bulunan adölesanlara (ergen) eğitim verdiklerini ve
grup etkileşimi sağlayarak sonuçlarını değerlendirdiklerini söyledi.
Araştırmaya 12-14 yaş grubundaki 38 adölesanın katıldığını, bunlardan
20sinin kontrol grubunda, 18inin de çalışma grubunda yer aldığını ifade eden
Bayat, Çalışma kapsamında bu hastalıkla nasıl başa çıkılır, diyet tedavisinde
neler vardır, insülin nasıldır, egzersiz nasıldır, bunları öğrettik. 18 adölesan
arasında da bir akran grubu oluşturduk, birbirleriyle görüşmelerini sağladık, ara
sıra toplantılar yaptık dedi.
Toplantının birinde diyabetle ilgili bir tiyatro gösterisini hep birlikte
izlediklerini, birlikte sinemaya, yemeğe gittiklerini anlatan Bayat, Yemek
önemliydi. Çünkü, diyabeti olan çocuğun sosyal bir aktiviteye katıldığında
diyetini nasıl düzenleyeceği önemli. Bu konuda da bir diyetisyenden destek
alarak, dışarda diyetlerine uygun yemek seçimini nasıl yapacaklarını denediler.
Doğum günü partisi yaptık diye konuştu.
Diyabet hastalarında en büyük sıkıntının diyet yapmak zorunda oldukları için
sosyal aktivitelere katılma noktasında çıktığını dile getiren Bayat, sosyal
aktivitelere katılmalarında çok büyük engeller olduğunu, en başta ailelerinin
bunu istemediklerini vurguladı.
Ailelerin çocuklarının şekeri yükselebilir ya da düşebilir diye
arkadaşlarıyla bir yerlere gitmelerine izin vermediğini belirten Bayat,
Çocukların bu sıkıntıları aşabilmeleri için hayatın içinde bir eğitim verdik.
Kitap okudular, tartıştılar, internette e-posta grubu oluşturdular. Birbirleriyle
iletişime geçince yalnız olmadıklarını, kendileri gibi başkalarının da olduğunu
anladılar diye konuştu.
-3 aylık kan şekeri ortalamaları düştü-
Bayat, çocukların eğitimler ve aktivitelerden sonra kan değerlerini daha iyi
noktalara taşıdıklarını, benlik saygılarının arttığını ve kan şekeri yükselmesi
nedeniyle hastaneye başvurma sıklıklarının azaldığını belirtti.
Hemoglobin A1C denilen çok önemli bir metabolik kontrol ölçütü test
olduğunu, bunun 3 aylık kan şekeri ortalamasını gösterdiğini bildiren Bayat,
şunları kaydetti:
Hemoglobin A1C düzeylerini çalışmaya başlamadan ve çalışma sonunda
ölçüktük. Çalışma sonunda bu değerlerde düşüş olduğunu gördük. Çocuklar bu
eğitimler ve aktivitelerden sonra kan değerlerini daha iyi noktalara taşıdılar.
Çalışma öncesi ve sonrasındaki benlik saygısında da önemli bir artış olduğunu
gördük. Bu tür sosyal bir grubun içerisinde bulunmanın çocukların sosyal destek
düzeylerini de artırdığı ortaya çıktı. Kan şekerinin yükselme bulgularına baktık.
Hastaneye daha önce ne kadar sıklıkla gelmişler, bu çalışma kapsamında ne kadar
gelmişler. Bunlar arasında da çok önemli bir fark vardı. Eğitim alanlarda kan
şekerinin yükselmesi nedeniyle hastaneye gelişlerinde düşüş olduğu belirlendi.
Çocuklara bu çalışmanın onlara ne kattığını sorduklarını ve bu konuda
bir kompozisyon yazmalarını istediklerini dile getiren Bayat, şöyle dedi:
Çocuklar bu kompozisyonlarda başka diyabetli çocukların da var olduğunu,
yalnız olmadıklarını, başka diyabetli çocukları görünce sıkıntılarının gittiğini,
kendilerini mutlu hissettiklerini, bu hastalıkla nasıl başa çıkacaklarını
öğrendiklerini, mutlu olduklarını, diyabetle yaşamanın sorun olarak
görmediklerini ifade ettiler. Gördük ki çocuklar klasik eğitimde hastalıkla
ilgili her şeyi öğreniyor ama hastalığı hayatın içine adapte etmeyi
öğrenemiyorlar.
-Okula devam süreleri arttı-
Çalışma grubundaki çocukların okula devam sürelerinin de arttığını
vurgulayan Doç. Dr. Meral Bayat, Okul başarılarına not yönünden bakmadık, ama
okula devam süreleri arttı. Çünkü hastaneye yatış sıklıkları azaldı. Eğitimlerine
katkısı bu yönde oldu. Ayrıca çocukların öğretmenleriyle bağlantı kuruldu. Bu
sayede çocukların okuldaki kontrolü de sağlandı. Çünkü, okul ortamında insülinin
nasıl yapılacağı, arkadaşlarına kantinden alışveriş yapamamalarını nedenini nasıl
açıklayacaklarına dair sıkıntılar oluyordu diye konuştu.
Bayat, kontrol grubundaki 20 adölesanda ise bu süreçte gelişme olmadığını
belirterek, daha sonra bu çocukların da eğitime alındıklarını ve etkinliklere
katılmalarının sağlandığını anlattı.
Diyabetli ya da kronik hastalıklı çocuklara verilen eğitimin içeriğine
dikkat etmek gerektiğine işaret eden Bayat, Çocuklara şeker hastalığı şudur
demek yetmiyor. Çocuklara verilen eğitimler günlük yaşama adapte olmalarını
sağlayacak nitelikte olmalı. Yoksa bir poliklinik odasında verilen eğitim çocuğun
yaşama uyumunu sağlamıyor dedi.
Bu arada Sebahat Altundağ Dündarın Tip 1 Diyabetli Adölesanların
Hastalığa Uyumunda Akran Etkileşimi ve Grup Eğitiminin Etkisi konulu çalışması,
28 Kasım-2 Aralık tarihlerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde yapılan 56.
Milli Pediatri Kongresinde sözel bildiri dalında birincilik ödülü aldı.
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu