AYDIN (A.A) - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik,
"Demokrasilerde renklerin birbirine dönüşme mecburiyeti yok. Mavi sarıya, sarı
kırmızıya, kırmızı yeşile dönüşmek zorunda değil. Zaten gök kuşağının güzelliği o
renklerin armonik olarak bir arada bulunmasından kaynaklanıyor" dedi.
Aydında sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile bir araya gelen Çelik, Akil
İnsanlar Heyetinde yer alan isimler üzerindeki tartışmaları değerlendirdi.
Toplantıda bulunan yaklaşık 50-60 kişinin önüne bir A-4 kağıdı koyup, "Bir
akil insanlar listesi yapın" denildiğinde insan sayısı kadar farklı akil insanlar
listesi çıkacağını belirten Çelik, şöyle konuştu:
"Şimdi bir atasözü var, Perçemi meydanda kesersen, biri kısa der, biri
uzun. Beğendiremezsin. Arkadaşlar bu heyette Müslim var, gayrimüslim var, Sünni
var, Alevi var. Şimdi diyelim ki Sayın İzzettin Doğan birçoğunuza sempatik
gelmeyebilir. Ama onun da sempatik geldiği bir kitlesi var. Etyen Mahçupyan size
sempatik gelmeyebilir. Sonuçta tek tipli bir heyet kurarsanız bu işin içerisinden
çıkamazsınız. Kadın var erkek var, doğulu var batılı var, Kürt var Türk var,
Sünni var Alevi var, Müslim var gayri Müslim var, aktör var aktris var, yazar var
çizer var, sağcısı var solcusu var. Niye falan yok- Sırılsıklam zaten çözüm
sürecine İhanet projesi diyen bir adamı oraya getirip koymanın bir anlamı yok.
Orada sabah akşam maraza çıkaracak. Bunu engellemeye yönelik gayret gösterecek.
Kendi kendimizi aldatmanın anlamı yok."
Teröre yıllardan beri büyük bedeller ödendiğini ifade eden Çelik, terörle
mücadelenin yalnızca silahlı olmadığına işaret ederek, 40 binden fazla kişinin
teröre kurban verildiğini, 400 milyar dolar paranın heba olduğunu kaydetti.
Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anaların yüreğine köz düştü, kor düştü. Ateş düştüğü yeri yakar. Şehit
aileleri bize geliyorlar. Biz yandık başkası yanmasın, biz evlat acısı çektik
başkası çekmesin diyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde size silahla saldıran
teröriste siz çiçek buket diliyle karşılık veremezsiniz. Silaha karşı mücadele
kısa vadede silahla olur. Fakat uzun vadede terörizm sadece polisiye ve askeri
güçle bertaraf edilemez, edilmemiştir. IRA, İngiltereyi 1 asır meşgul etmiştir.
IRA meselesinin çözümü 13 yıl sürmüştür. Peki IRAnın gücü neydi- Kuzey İrlanda
ne kadardı- Bizim derdimiz çok daha büyük."
-"Demokrasilerde renklerin birbirine dönüşme mecburiyeti yok"-
Hüseyin Çelik, Türkiyede insan yapısının çok farklı olduğunu, kimsenin
kimseye benzeme zorunluluğu bulunmadığını dile getirdi.
Akil İnsanlar Heyetinin yapacaklarına değinen Çelik, Türkiyede bütün
farklılıkları bir zenginlik haline getirmek gerektiğini ifade ederek,
"Demokrasilerde renklerin birbirine dönüşme mecburiyeti yok. Mavi sarıya, sarı
kırmızıya, kırmızı yeşile dönüşmek zorunda değil. zaten gök kuşağının güzelliği o
renklerin armonik olarak bir arada bulunmasından kaynaklanıyor" dedi.
Devletin bir "orkestra şefi" olduğunu söyleyen Çelik, her orkestrada
birbirine taban tabana zıt özelliklere ve güzelliklere sahip enstrümanlar
bulunduğunu, hiçbir zaman kanunun, kemanın, klarnetin, zilin sesinin aynı
olmadığını vurguladı.
Çelik, "O farklı sesleri orkestra şefi maharetliyse, becerikliyse bir
armoniye dönüştürür. Aksi takdirde oradan kakofoni çıkar, gürültü çıkar. Biz tek
tipleştirmeyeceğiz. Türkiyede yapılan hata budur. Bireysel farklılıklarımız
birbirimizin gırtlağını sıkmamız için sebep mi- Sen bana benzemiyorsun. Yahu ben
zaten sana benzemeyeceğim. Hani bir şarkı var ya, Benzemez Kimse Sana Tavrına
Hayran Olayım. Kimse benzerse bir anlamı olmaz, benzememesi lazım" diye konuştu.
-"Irkçı gözlükleri bir tarafa atacağız"-
Akil İnsanlar Heyetindeki isimleri eleştiren MHP Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Buluta atıfta bulunan Çelik, şu ifadeleri kullandı:
"Şimdi dün maalesef bir muhalefet milletvekili, Balıkesir milletvekili Bu
listede çok soy özürlüler var diyor. Arkadaşlar soy özürlü nasıl bir şeydir-
Aklını ekmek peynirle yemiş biri dese ki Helal olsun ben erkeğim, adama
demezler mi ki, Allaha sipariş mi verdin, sipariş üzerine mi doğuyoruz- Kürt
olmak, Türk olmak, Çerkez olmak, Laz olmak, İngiliz olamak, Fransız olmak bizim
elimizde mi- Bundan dolayı gerinmenin ve övünmenin bir anlamı yoktur. Irkçılık
yeryüzünün en ilkel hastalığıdır. Irkçılık bir hastalıktır. Bir ruh hastalığıdır.
Soy özürlülük ne demek arkadaşlar- Böyle bir kavram düşünebiliyor musunuz- Bunu
söyleyen adam ırkçı. Sıkıntımız bizim bu. Biz ırkçı gözlükleri bir tarafa
atacağız arkadaşlar."
-"CHPlilerin bir kamera merakı var"-
Hüseyin Çelik, AK Parti olarak CHP ile görüşme isteklerinde kendilerine
zorluklar çıkarıldığına işaret ederek sözlerini şöyle tamamladı:
"CHP başından beri bize diyor ki Mecliste bir komisyon oluşturalım. Peki
babacığım, haydi oluşturalım. Oluşturduk bu sefer Ben oraya üye vermem. Bizim
istediğimiz gibi bir komisyon değil. Hayda! Bir Yozgat türküsü var. Gelinin
gönlü yok gitmeye. Diyor ki Aynalı körük olmazsa ben gelin gitmem. Aynalı körük
dediği bu faytonun Mercedesiydi. Biliyorsunuz... Bitti mi- Bitmedi. Dut kemanı
çalmazsa aynalı körüğe de binmem. Dut kemanı kemanların en kralıdır. Bir ara
Sayın Başbakan yine 2009da hatırlayın Sayın Baykala dedi ki Şu bizim Milli
Birlik ve Beraberlik Projesini size anlatmak üzere geleceğim. Dediler ki Tamam
gelebilirsiniz ama bizim genel merkeze gelirseniz olur. Tamam olur geleyim sizin
genel merkeze. Gel ama 2 kişi ile gel. Tamam o da kabul. Tamam gel ama
kameralara kaydettireceğiz Hayda! Şimdi bu CHPlilerin bir kamera merakı var,
ben anlamadım.
İlla kaydedilecek. Şimdi başbakan memleketin meselesini anlatmaya gidiyor.
50 tane peş peşe şart. İşte aynalı körük, dut kemanı hikayesi. Şimdi mecliste
komisyon oluşturduk, Biz üye vermeyiz. Kusura bakmayın. Biz çoğunluğu, azınlığa
ezdirmeyiz arkadaşlar. Azınlığın çoğunluğa tahakküm etmesine de müsaade etmeyiz.
Demokrasi 50 artı 1 ile çalışır. TBMMde AK Partinin tek başına çoğunluğu yüzde
50nin çok üzerindedir. Meclisteki aşağı yukarı yüzde 60ın üzerindeki sandalye
sayısı AK Partiye aittir, gelirsiniz gelmezsiniz."
Çelik, toplantının ardından AK Parti Aydın İl Başkanlığının düzenlediği
Siyaset Akademisi Programına katılmak üzere Kuşadasına hareket etti.
Muhabir: Gökmen Şireci / Nevbahar Kabaklı
Yayıncı: Mehmet Güldaş