YARSAV, Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu (
HSYK)'nun
Yargıtay ve
Danıştay'ın daire ve üye artırımını sağlayan ana
yasa değişikliğinin ardından
seçim çalışmalarına başlamasını eleştirdi. Dernek, iki yılı aşkın süredir devam eden
disiplin soruşturmalarının kurulda bekletilmesine gönderme yaptı.
Konuya ilişkin YARSAV Yönetim Kurulu tarafından yapılan yazılı açıklamada, iktidarın kendi elleri ile hazırladığı tasarıların yasama organında salt usuli işlemler tamam edilerek ve taslakların harfiyen yasa haline dönüştürüldüğü savunuldu. Cumhurbaşkanının yasaları onaylamasını da eleştiren
dernek, HSYK'nın tavrına sert bir dille gönderme yaptı.
Açıklamada, "Özellikle
yargıç ve savcılara yapılan vaatlerin aksine ve kendilerini seçen çoğunluğun tamamına yakınının görüşüne aykırı biçimde yargısal süreçlerin uzamasında büyük etkisi olan askerlik sorunu ile yıpranma gibi konulara hiç değinilmeden hatta karşı oldukları ihsaslarında bulunulmasının ardından,
Yargıtay ve Danıştay'a daireler kurulması ve üye sayısının arttırılmasına ilişkin yasanın onay mürekkebi henüz kurumadan Yargıtay ve Danıştay üyelik seçimi süreci başlatılmıştır. Ancak yaklaşık 200 yargıç ve
Cumhuriyet savcısı hakkında iki yılı aşkın süredir devam eden disiplin soruşturmaları kurulda bekletilmektedir. Bu nedenle, HSYK üye adayı olma hakkını kaybeden, maaşını 1/5 oranında eksik alan meslektaşlarımızın durumu; önceki kurul Bakan ve
Müsteşar tarafından görev yapamaz hale getirildiğinden ve soruşturma dosyalarının
gündeme alınması yolundaki tüm çabalara karşın Bakanın gündem belirlemedeki mutlak yetkisi ve engellemesi nedeniyle görüşülememiştir. Aralarında yüksek mahkemelere seçilebilme yeterliliğine ulaşmış ve birinci sınıfa ayrılabilmesi için soruşturmaların tamamlanmasını bekleyen çok sayıda yargıç ve cumhuriyet savcısı bu nedenle Yargıtay ve Danıştay üye adayı olma haklarını kullanamayacaklarını öğrenmiş bulunmaktadırlar." denildi.
Yargıçlığın bir
kariyer mesleği olduğu ve her meslektaşın yüksek yargıda görev alma konusunda beklentilerinin olmasının ise son derece
doğal olduğunun ifade edildiği açıklamada, uzun süredir bekletilen bu soruşturma dosyalarının yargıcın geleceği açısından hesaba katılmayan, ülkemizde de yargı yerlerince hukukun genel ilkeleri arasında kabul edilmeye başlanan "Haklı Beklenti" olgusunu zedelediği iddia edildi.
Bu durumun telafisi mümkün olmayan ağır bir mağduriyet riski taşıdığının savunulduğu açıklamada, "Tamamen kendi iradeleri dışında gelişen nedenlerle ötelenerek gündeme alınmayan soruşturma dosyaları bugün bir önsorun olarak ele alınmalı ve yüksek yargıya üye seçiminden önce ve ivedilikle sonuçlandırılmalıdır. Aksi bir durum, zaten objektiflik konusunda derin kuşkular yaratan bu seçim sürecini daha da adaletsiz kılacaktır." görüşlerine yer verildi.