Unutulmaya Yüz Tutmuş Sanatlar: ''Ahşap Doğramacılık''

Unutulmaya Yüz Tutmuş Sanatlar: ''Ahşap Doğramacılık''

Ergin Akgün - Türkiye'de, ahşap doğramacılık sanatının yapımı azalırken, Tekirdağ'da çocuk yaşta başladığı ahşap doğramacılığı yarım asırdır ayakta tutmaya çalışan Hasan Kırcı (61), bu sanatın gelecek nesillere aktarılamamasından duyduğu üzüntüyü dile getiriyor. Kırcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1960'lı yıllarda bu sanata yöneldiğini ifade ederek, ahşap doğramacılık yapanların giderek azaldığını söyledi. Hasan Usta, Öğrencilik yıllarında bu mesleğe atıldığını belirterek, ''Daha sonra, askerliğe kadar çıraklık kalfalık dönemlerim oldu. 1974 yılında ise kendi iş yerimi kurarak, ahşap doğramacılığa başladım. Bu mesleğe 45 yılımı verdim. Ahşap doğramacılık mesleği ölüyor. Örneğin, bir pencere yapmaya kalktığımızda vatandaş artık plastik doğrama olanlardan tercih ediyor. Ahşap pencereyi en son 8 yıl önce kendi evime yaptım'' diye konuştu. Türkiye'de, küçük esnafların hangi zorluğu çekiyorsa, ahşap ile uğraşanların da bu zorluğu çektiğini belirten Kırcı, yurt dışından gelen ve ev mobilyası üretimi yapan büyük firmaların ahşap doğramacılığını etkilediğini bildirdi. Kırcı, şöyle konuştu: ''Artık Türkiye, yurt dışından gelen firmaların bulunduğu büyük alışveriş merkezlerini barındırıyor. Vatandaşlar, büyük alışveriş merkezlerindeki bu ev ürünlerine yöneliyor. Çünkü, orada kredi kartına uzun vadede taksitler yapılabiliyor. Biz de ise, biraz daha peşin ücrete almak zorunda. Benim sermayem de, onların sermayesinin çok küçük bir kısmı. Çünkü ham maddeye para ödüyoruz. Kalite bakımından ise bizim ürünlerimiz sağlam ve uzun ömürlü. Ama günümüzde, vatandaşlar için kolay ödeme koşulları daha önemli hale geldi. Nasıl bakkal dükkanları süpermarketlerle mücadele edemiyorsa, bizde ev ürünleri satan büyük firmalarla mücadele edemiyoruz.'' -''AHŞAP OYMACILIĞINDA, ÇIRAK BULUNAMIYOR''- Ahşap işini yıllarca severek yaptığını anlatan Hasan Kırcı, bugün ise kendisine çırak dahi bulmakta sıkıntı çektiğini ifade etti. ''Bu dükkanın, ustası da benim, çırağı da benim'' diyen Kırcı, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Ben, makinelerde bir ağacı kestiğim zaman, o parçayı yatırıp tezgaha çizmeye başladığımda veya bir ahşap iş yaptığım zaman müthiş zevk alıyorum. O ahşabın kokusu muhteşem geliyor. Günümüzde, artık daha kolaya kaçılıyor. Şimdiki ürünler yurt dışından parça halinde hazır geliyor. Sadece kesip vidalanıyor. Plastik doğramada ölçü almayı biliyorsanız yeter. Geri kalanın hepsini makine yapıyor zaten.'' Kırcı, kalfaların dahi bulunmakta zorluk çekildiği bir dönemde olduklarını bildirerek, ahşap doğramacılık sanatının bir özelliğinin ince işçiliğe dayandığını kaydetti. Kırcı, ''Şu andaki kalfalarımıza, diyelim ki 'ben bir tane ahşap çerçeve istiyorum' dediğimizde, yüzde 80'i doğramacı gibi yapamaz. Onun ayrı bir özelliği var. Ahşap doğramacılık, mobilyacılıktan farklı olarak ince işçiliğe dayanıyor. Eskiden mobilyacılığın hazır malzemesi yoktu. Şimdi öyle değil, malzemeler hazır. Ahşap doğrama öyle değil, işlem sırası vardır. En az bir pencere meydana gelene kadar 15 çeşit işlemden geçiyor. Günümüzdeki çıraklarımız onu görmedi.'' şeklinde ifade etti. -''YERLİ AĞAÇ YOK DENECEK KADAR AZ KULLANILIYOR''- Kırcı, ahşap işinde kullanılan ağaçların, yurt dışından getirildiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Şu anda yerli ağaç piyasadan çekilmek üzere. Ahşap işinde kullanılan ağaçlar ithal. Türkiye'de kullanılan ağaçların yüzde 80'i ithaldir. Genellikle köknar ve çam ağaçları kullanılıyor. Mobilyalarda ise genellikle, sıkıştırılmış yonga levha kullanılıyor. Bunlar da çok dayanıklı değil. Sağlamlık denince, ahşabın yerini hiçbir şey tutamaz. Genelde doğramacıların, yani marangozların veya ağaç işleriyle uğraşan kişilerin kullandığı malzeme, çam cinsi ağaçlardır. Bunun yanında kayın, meşe, dişbudak gibi ağaçlarda kullanılıyor.'' -2011 YILININ AHİSİ HASAN KIRCI SEÇİLDİ- Tekirdağ Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği tarafından ''2011 Yılının Ahi'si'' seçilen Kırcı, yıllarını meslek lisesi öğrencilerini ahşap konusunda eğitmekle geçirdiğini dile getirdi. Kırcı, şunları aktardı: ''Ben bu güne kadar çeşitli yerlerde görev yaptım. Benim şu anda 10'un üzerinde belgem var. Ben 21 yıldır Tekirdağ Mesleki Eğitim Merkezi Okul Aile Birliği başkanlığını yapıyorum. O çocuklarımıza hizmet amacıyla yani. Yapmış olduğum görevlerde de maddi olarak hiçbir karşılık yok. Tamamen gönül meselesi bu. Bundan 6 sene önceydi. Dediler ki, 1 Mart'ta, vergi dairesine kim beyannamesini ilk önce verirse, ona bir demet çiçek verilecek, hoşgeldin denilecek. Ben, sadece bunun için sabah saat 03.00'te kalkıp vergi dairesinin kapısında bekledim. Sadece, Tekirdağ Defterdarı 'size teşekkür ediyorum, duyarlılığınız için kutluyorum' demesi için. Ben, 4 yıl üst üste vergi beyannamesinde birincilik aldım ve sonunda Tekirdağ Defterdarı bana vergi dairesinin 'onur belgesini' verdi.'' Kırcı, yılın ahisi seçilmesinin nedenini yıllardır yapmış olduğu hizmetlerin sonucuna bağladığını söyledi. (ERA-MEK-OSM)30.09.2011 11:59:54
<< Önceki Haber Unutulmaya Yüz Tutmuş Sanatlar: ''Ahşap Doğramacılık'' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER