Nuray Özger - Canda
Özür Olmaz Derneği Başkanı Mustafa
Öztürk, engelli çocuk sahibi
ailelerde boşanma oranının yüzde 78 civarında olduğunu, engelli annelerinin yüzde 74'ünün ise depresyon yaşadığını bildirdi.
Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
toplumda
özürlü bilincini oluşturmak, engellilerin üreten bireyler olarak toplum içinde saygın bir yer edinmelerini sağlamak amacıyla uzun yıllar çalışma yaptıklarını söyledi. Çalışmalar sırasında engelli
derneklerinin kendilerini ifade etme ve proje üretme gibi konularda yetersiz olduğunu fark ettiklerini bildiren Öztürk, bir grup
gönüllüyle 26 Haziran'da ''Canda Özür Olmaz Derneği''ni kurduklarını anlattı.
Özürlülerle insani ve İslami nedenlerle tanıştığını ve ilgilendiğini belirten Öztürk, engellilerle Kur'an-ı Kerim'de tanıştığını, Abese Suresi'nde de Kur'an-ı Kerim ve Allah'ın insanların özürlülerle nasıl
iletişim kurması gerektiğinin anlatıldığını vurguladı.
-''HZ. MUHAMMED ENGELİLERİ TOPLUMSAL HAYATA KATTI''-
Hz.
Muhammed'in de engellilerle iletişim kurma ve onları topluma kazandırma konusunda örnek birçok uygulamalar yaptığını dile getiren Öztürk, şunları kaydetti:
''
Hz. Muhammed, yüzündeki fiziksel bozukluk nedeniyle dağda yaşayan, toplum içine karışmayan bir engelliyi topluma kazandırmak için dağda yetişen bazı bitkileri getirip, Medine'de pazarda birlikte satmayı
teklif ediyor. Böylece yüzündeki özrü nedeniyle dağa çıkan bu
sahabe,
ortaklık sayesinde şehre iniyor. Önceleri sıkılan, bunalan sahabeyi Hz. Peygamber, sözleri ve iltifatları ile içinde bulunduğu sıkıntıdan kurtarıyor. Hz. Muhammed'in bu davranışı, engellinin topluma kazandırılması için yapılan iyi bir örnektir.''
Özürlülerin
Türkiye'de ve dünyada hakları en çok
gasp edilen ve hakları anlatılmayan grup olduğunu söyleyen Öztürk, Türkiye nüfusunun yüzde 12,29'unun yani yaklaşık 8,5 milyon kişinin özürlü olduğunu anımsattı. Öztürk, engelli nüfusunun yüzde 64'ünün
okuma bilmediğini, yüzde 26'sının lise ve dengi okuldan ve sadece yüzde 0,2'sinin üniversiteden
mezun olduğunu belirtti.
Engellilerin eğitimsiz, işsiz,
yoksul ve toplum tarafından kabul görmediğini savunan Öztürk, eski zamanlarda şehir dışlarında
yaşamaya mecbur edilen engellilerin şimdi ise evlerinde gönüllü
mahkumlar olduğunu söyledi.
-''ENGELLİLERİN HAYATLARINI KOLAYLAŞTIRMAK BİZİM İMTİHANIMIZDIR''-
''Türkiye'de Engelli Gerçeği'' başlığıyla hazırladığı ve
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (
MÜSİAD) tarafından yayımlanan raporun
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sunulduğunu hatırlatan
Mustafa Öztürk, toplumun özürlüyle bütünleşmesinin önündeki sorunun, engelli kavramını bilmemesi ile başladığını anlattı.
''Engellilik nedir ve engelli kime denir?'' konusunda tanımın tam olarak yapılmadığını ve bu konuda resmi bir söylemin de bulunmadığını kaydeden Öztürk, bu konu açıkça ortaya konulmayınca da engellilere yönelik geliştirilecek politikaların, yasaların ve hizmetlerin de kapsamının belirsizleştiğini söyledi.
Engellilerin toplumla bütünleşmesinin önündeki sorunları, fiziksel engeller, eğitim, rehabilitasyon, istihdam, sosyal güvenlik,
yoksulluk, aile ve özel yaşam olarak sıralayan Öztürk, ''Engellilerin sorunları şimdiye kadar ciddi bir şekilde ele alınmadı. Sorunlar doğru teşhis edilerek çözüm üretilemedi'' dedi.
Engelliler ve engellilik konusunda kısa, orta ve uzun vadeli projelerle kalıcı çözümler yerine, popülist yaklaşımlarla günü
kurtarma yoluna gidildiğini de anlatan Öztürk, ''Bu aşamada yapılması gereken, engelliler, engelsizler ve devlet birlikte sorunun üstüne gitmeli ve sorunun çözümünü birlikte ortaya koymalıdır. Sorunların çözümünde, engelliler ve engelli çocuk sahibi ailelerin görüş ve önerileri de mutlaka alınmalıdır. Engelli sorununun çözümü için bir tür seferberlik ilan etmeliyiz'' şeklinde konuştu.
Mustafa Öztürk, engelliler konusunda toplumdaki ön yargıları ortadan kaldırmanın önemine de işaret ederek, ''Ben Kur'an-ı Kerim ve Peygamberin uygulamalarından şunu anlıyorum; engelli olmak onların imtihanıdır ama engellilerin hayatlarını kolaylaştırmak da bizim imtihanımızdır. Özürlüleri gönüllü mahkum olmaktan kurtarmak ve sosyal hayata katmak gerekir'' dedi.
-ÖZÜRLÜLER YASASI'NIN ÖNEMİ-
''Özürlüler Yasası'nın bir devrim olduğunu'' dile getiren Öztürk, yasanın sosyal devlet ilkesiyle örtüşen düzenlemeler getirdiğini, ancak bu yasanın uygulanabilmesi için yönetmeliklerin tam olarak çıkmadığını savundu.
Yasanın tam olarak bilinmediğini ve anlatılmadığını da ifade eden Öztürk, engellilerin toplumda yaşamalarını kolaylaştıracak bilincin toplumda oluşmadığını kaydetti.
Yılda 1200 özel öğretmenin üniversitelerden mezun olduğunu dile getiren Öztürk, engellilerin eğitimi için yeterli eğitmenin bulunmadığına dikkati çekti. Öztürk, 50 bin özel öğretmen açığı olduğunu da belirterek, yeterli okulun da olmadığını söyledi.
-ENGELLİ GERÇEĞİNİ ORTAYA KOYAN RAKAMLAR-
''Sadece İstanbul'da 4 bin 200 otistik çocuk okula gidebilmek için 5 yıldır sıra bekliyor'' diyen Öztürk, bunun çok acı bir tablo olduğunu, engellileri eğitmek için okul ve öğretmen olmadığı gibi, eğitim aldıkları zaman onları istihdam edecek toplumun da olmadığını söyledi.
Engellilerin toplumla bütünleşmesinde ailenin önemine de işaret eden Öztürk, ''Ancak engelli çocuk sahibi ailelerde boşanma oranı yüzde 78 civarında.
Boşanmanın ardından çocukların tüm sorumluluğu annelerin sırtına kalıyor'' dedi.
Engelli çocuk sahibi annelerin yüzde 74'ünün depresyonda olduğuna dikkati çeken Öztürk, engelli ailelerine yönelik çalışmalar yapılmasının önemine işaret etti.
Görme özürlülerin de camiye gitmek,
ibadet yapmak istediğini dile getiren Öztürk, dernek olarak
görme engelliler için Braille alfabesi ile ''Elif Cüzü'' bastırdıklarını ve dağıttıklarını, ayrıca 500 tane de Sudan'a gönderdiklerini dile getirdi. Öztürk, yine Braille alfabesi ile Kur'an-ı Kerim bastırdıklarını da sözlerine ekledi.
(NU-KÖS-EAY-JM)11.08.2011 12:26:08