Dünya
Sağlık Örgütü ve
Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan rapora göre,
Türkiye'nin sağlık sistemi, afet ve acil durumlarda
krize müdahale noktasında başka
ülkelere örnek nitelikte.
Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü Bölge Ofisi tarafından yayımlanan, 'Sağlık Sistemlerinin Krize Hazırlık Değerlendirmesi-Türkiye' adlı raporun
tanıtım toplantısı, Etlik İhtisas Eğitim ve
Araştırma Hastanesi'nde gerçekleştirildi.
Toplantıda konuşan
Sağlık Bakanı Recep
Akdağ, tüm ülkelerde sağlık sistemlerinin krize
hazırlıklı olmasının büyük önem taşıdığını söyledi.
Marmara depremini hatırlatan Akdağ, "Yaşanan tecrübe bizi ne kadar aciz kılmıştı, rahatsız olmuştuk, müdahalede ne kadar geciktik." diye konuştu.
Japonya ve ABD gibi en gelişmiş ülkelerde bile büyük depremler, kasırgalar ve tusunami gibi olayların ardan büyük sıkıntılar yaşandığını hatırlatan Akdağ, "
Allah kriz vermesin ama krize de hazırlıksız yakalanmayalım. Hazırlıksız olmak, felaketin boyutunu büyütüyor." dedi.
Akdağ, hazırlanan raporun yapısal dönüşümünü iyi tamamlayan bir ülke ile uluslar arası örgütlerin işbirliğinin ne kadar önemli olduğunu; Türkiye'nin bu anlamda dünyanın en gelişmiş ülkelerinden olduğunu ortaya koyduğunu kaydetti. Türkiye'nin bu noktada çok iyi bir alt yapıya sahip olduğunu belirten Akdağ,
Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE)'de görev alan 4 binin üzerindeki sağlık
personeline de dikkat çekti. Akdağ, "Bu ekipler amatör ruhla ama profesyonel eğitim ile bu işi devam ettiriyorlar." şeklinde konuştu.
Dünyanın herhangi bir
bölgesinde meydana gelebilecek bir krize müdahale noktasında Uluslar arası Sağlık Tüzüğü'nün hazırlanması gerektiğini söyleyen Akdağ, bu konuda Dünya Sağlık Örgütü'nün başat bir rol üstlenmesi gerektiğini ifade etti. Akdağ, şöyle devam etti: "Bir ülkede ciddi bir kriz olduğunda biz 2 saat içinde hazır olabiliyoruz, ancak saatlerce ya da günlerce, o ülkeden formel
yardım talebinin gelmesini beklemek zorundayız.
Pasaport ve vize bile önümüze engel olabiliyor."
Dünya Sağlık Örgütü'nün krizlere uluslar arası yardım konusunda, hızlı müdahale için pratik bir yöntem geliştirmesi gerektiğinin altını çizdi.
Ekonomik kriz gibi durumlarda sağlığa ayrılan payın kısıtlanmaması gerektiğini vurgulayan Akdağ, "Bütçe kısıntısı olacaksa en son bahsedilecek konu sağlık konusudur." diye konuştu.
Küresel ölçekte yaşanan en son
ekonomik krizde, birçok ülkenin sağlığa ayrılan payı azalttığını dile getiren Akdağ, Türkiye'nin ise bu durumdan etkilenmediğini ifade etti.
AB üyeliğine
aday Türkiye'nin, birçok çalışma yapmasına rağmen siyasi sebeplerle önünün tıkandığını da söyleyen Akdağ, "Siyasi sebeplerle Türkiye'nin birliğe girişi engellenmemeli." dedi.
"AFET VE ACİL DURUMLARLA İLGİLİ ÖNEMLİ ADIMLAR ATILDI, BÜYÜK BAŞARI SAĞLANDI"
Toplantıya katılan Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Ülke Ofisi Başkanı Cristina Profili, raporda Türkiye'nin krize hazırlık seviyesinin değerlendirildiğini aktardı. Türkiye'nin afet ve acil durumlara hazırlıkta, siyasi kararlılığın avantajını çok iyi kullandığını belirten Profili, bu alanda hem ulusal hem de uluslar arası noktada ciddi bir kapasite geliştirildiğini dile getirdi. Profili, Türkiye'nin bu anlamda örnek bir ülke olduğunu ifade etti.
AB Türkiye Delegasyonu, Ekonomik ve Sosyal Kalıknam Bölümü Başkanı Javier Menendez Bonilla, tüm dünyada afet
yönetiminin birinci öncelikler arasında yer aldığını belirtti. 1999'daki Marmara depremi ile Türkiye'nin bu konudaki farkındalığının yeni bir boyut kazandığını kaydeden Bonilla, "Türkiye'de son dönemde afet ve acil durumlarla alakalı çok önemli adımlar atılmış, büyük başarı sağlanmıştır." şeklinde konuştu.
DSÖ
Avrupa Bölge Ofisi
Afetlere Hazırlık ve
Müdahale Direktörü Gerald Rockenschaub, Türkiye'nin coğrafi konumu itibariyle,
doğal afetler ve diğer krizlerde riskli bir bölgede bulunduğuna dikkat çekti. Rockenshaub, "Türkiye sahip olduğu ciddi kapasite sayesinde uluslar arası krizlerin yönetilmesinde Dünya Sağlık Örgütü'nün vazgeçilmez bir ortağı haline geldi." diye konuştu.
SAĞLIK SİSTEMLERİNİN KRİZE HAZIRLIK DEĞERLENDİRMESİ
Raporda öne çıkan bazı bulgular ise şöyle: "-Türkiye'de krize hazırlık alanında politik kararlılık üst düzeydedir ve ulusal ve uluslar arası afetlere müdahale kapasitesi kanıtlanmıştır.
Acil durum müdahale sistemi güçlü bir yasal çerçeveye sahip olup, personel sayısı yeterli ve donanım açısından iyi durumdadır.
-Yatak sayısı, eğitimli personel mevcudiyeti, ekipmanların erişilebilirliği, acil durum tedarik malzemeleri ve
modern tıp teknolojisi açısından hastaneler büyük bir kapasiteye sahiptir. Acil Durum Yönetim Sistemi personeli, ambulansları, acil durum ve sevk malzemeleri vb. ile iyi kaynaklara sahiptir. Her hastanenin acil duruma hazırlık için özel bir odak kişisi ve bir acil durum müdahale planı bulunması şart koşuldu.
-Türkiye, çok sayıda uluslar arası ve ulusal operasyonu ile afet hallerinde tıbbi yardım sağlamak açısından devasa bir deneyim geliştirmiştir. Ülke, ileri düzeyde afet ve acil yönetimi deneyimlerini acil durum hazırlık ve afet risklerini hafifletme alanındaki eğitim ve araştırma çalışmalarına katkıda bulunarak tüm dünya ile paylaşabilir. Bu deneyim, DSÖ Avrupa bölgesinde paylaşılmalı ve müşterek kapasite artırma faaliyetleri için kullanılmalıdır."