''Türk Yerel Medyası Ab Yolunda'' Projesi

''Türk Yerel Medyası Ab Yolunda'' Projesi

Avrupa Birliği (AB) Bakanlığı tarafından yürütülen ve İngiltere Büyükelçiliği tarafından desteklenen ''Türk Yerel Medyası AB Yolunda'' projesi kapsamında, 4. bölgesel bilgilendirme semineri Elazığ'da başladı. AB Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Burak Erdenir, seminerin açılışında, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin üç temel ayağı olduğunu belirtti. Bunlardan birinin siyasi reform süreci olduğunu ifade eden Erdenir, ''Bu tabii kolay bir süreç değil. Türkiye bir sosyoekonomik dönüşümden geçiyor. Milyonlarca insan orta sınıfa geçiş yapıyor. Öyle olunca Türkiye'deki talepler farklılaşıyor. Türkiye kendi kimliğini belki keşfediyor diyebiliriz'' dedi. Son dönemlerde atılan demokratikleşme adımlarının Türkiye'nin çok ciddi anlamda saydamlaşması, şeffaflaşması, demokratikleşme anlamında önemli bir noktaya gelmesini sağladığını belirten Erdenir, ''Biz burada AB sürecini bir aracı olarak görüyoruz. AB sürecinin bir amacı var ama sonuçta bunu bir yardımcı itici güç, bir kaldıraç olarak görüyoruz. Onun ötesinde başka bir şey değil. Yani Türkiye AB'yi Türkiye'nin iç işlerine karışan bir uluslararası aktör olarak değil, Türkiye'nin üye olmaya çalıştığı bir değerler birliğinin getirdiği kurallar birliği olarak görmek lazım'' diye konuştu. Erdenir, ikinci ayak olan müzakere sürecinin 2005 yılında başlayan teknik bir süreç olduğunu, 35 fasılla devam ettiğini, ancak siyasi nedenler gibi çok farklı nedenlerden dolayı fasılların yarısının kilitlenmiş durumda olduğunu aktardı. Erdenir, ''Fransa'nın vetosu sadece Fransa Cumhurbaşkanı'nın kendi inisiyatifiyle almış olduğu bir karar. Komisyon veya konsey kararı olmayan tek taraflı bir karar var fakat Fransa ve Almanya bu sürecin lokomotifi olduğu için böyle bir şey yapabiliyorlar. Onun ötesinde Kıbrıs sorunu var. Maalesef öylesi teknik bir sürece dahil olmaması gereken siyasi sorunlarla uğraşıyor Türkiye'' dedi. -''ANADOLU'YU BU SÜRECE DAHİL ETMEK İSTİYORUZ''- Bu sürecin üçüncü sac ayağının iletişim olduğunu ifade eden Erdenir, projede de bahsedildiği gibi bu konuda yerel ve medya kavramlarının önem taşıdığını belirtti. Erdenir, şunları söyledi: ''Bu süreç 52 yıl sürmüş ama Ankara'da, İstanbul'da elitlerin, akademisyenlerin, bürokratların güdümünde gitmiş bir süreç maalesef. Tabii bizim üyeliğimiz Polonya'nın, İngiltere'nin üyeliğinden farklı. Bunu toplumsal bir dönüşüm projesi gördüğümüz için toplum dahil edilmeden AB sürecinin başarıya ulaşması zor. Nitekim de bir bakıma bu işin bu kadar uzamasında Türk insanının sürece dahil edilmemesi yatıyor. Sevindirici bir şey ki son yıllarda bu konuya çok önem gösteriliyor. Ve Anadolu'da kentlerimizin, ilçelerimizin bir şekilde sürece dahil edilmesi için yoğun bir çaba içindeyiz. 81 ilimizde bir vali yardımcımız bir daimi temas noktası olarak belirlendi. Belediyeler için proje hazırladık, tüm belediyelerimizde çalışmalara devam ediyoruz. Bunun dışında projelerle de Anadolu'yu bu sürece dahil etmek istiyoruz. Anadolu olmadan AB süreci olmaz. Bizin inancımız bu. Her zaman dediğimiz gibi AB süreci de yerelde başlar.'' Erdenir, medyanın olanı biteni kamuoyuna doğru bir şekilde aktarmakla görevli olduğunu belirterek, ''Bu salondaki medya temsilcilerinin belki bir kısmı AB sürecine karşı olabilir. Ama bu sürece karşı olmaları yanlış bilgi aktarmalarına sebep olamaz. Mesleki olarak etik de değil. Dolayısıyla doğru bilgilerin aktarılması hakkında bu çok önem arz ediyor. Bizim de sorumluluklarımız var. Bir kamu kurumu olarak sizlerle bağlantıya geçme... Sizler de bizimle bağlantıya geçeceksiniz ki doğru bilgiye ulaşabilesiniz'' dedi. -''NİHAİ HEDEFİMİZ TAM ÜYELİK''- AB sürecini bir yolculuk olarak gördüklerini, bu süreçte Türkiye'nin nasıl dönüştüğünün, geliştiğinini görüldüğünü ifade eden Erdenir, şöyle devam etti: ''Tabii bu bir süreç. Biz bunu bir reform süreci olarak görüyoruz. Türkiye'nin yararına atılmış her adım, yapılmış her türlü mevzuat uygulaması çok önemli ama bizim nihai hedefimiz tam üyelik. Biz ondan hiçbir zaman tereddüt etmedik. Türkiye'nin üye olacağına inanıyoruz. Bunun takvimini, sürecini sizlerle beraber izliyoruz. Elimizden geldiğince bunu kısa vadede yapmak istiyoruz. Çünkü Türkiye'nin yeri AB'dir. Türkiye'nin daha çok uluslararası aktör olabilmesi, bölgesinde karar alma süreçlerinde daha güçlü olabilmesi için kesinlikle AB'de yeri vardı. Bu demek değildir doğusu, batısı, kuzeyi, diğer ülkelerle ilişkileri kötüye gitsin. Kesinlikle doğru değil. Hep köprü metaforu yapılır. Köprünün her iki ayağının da güçlü olması lazım. Sadece doğu veya batı ayağı değil. Dolayısıyla bizim hedefimiz tam üyeliktir ve inanıyoruz tam üye olacaktır. Tabii AB'de bundan çok rahatsız olan kesimler de var ama bizim hedefimiz bu.'' İngiltere Ankara Büyükelçiliği Politik Bölüm Başkanı Başkatip Stuart Adam ise tercüman aracılığıyla yaptığı konuşmada, Brintanya hükümetinin Türkiye'nin AB'ye nihai üyeliğini eksiksiz olarak desteklediğini söyledi. Avrupada'ki Türk girişimcilerin 45 milyar avro değerinde iş hacmi ve 700 bin kişiye iş imkanı sağladığını, ayrıca Türkiye'nin toplam dolaysız yabancı yatırımının üçte ikisinin AB'den geldiğini ifade eden Adam, ''Ekonominin sıkıntıda olduğu şu dönemlerde ticaret üzerindeki bariyer kaldırılmalı ve Türkiye'nin dinamizmlerinden en iyi şekilde yararlanarak Türkiye'nin daha da büyümesine yardımcı olmalıyız'' dedi. Adam, şunları söyledi: ''Türkiye ile AB birbirine bağımlıdır ki bu da sadece artmakta olan bir karşılıklı güvendir. Türkiye'nin AB üyeliği, ekonomik bütünlüğü daha da derinleştirecek ve AB'nin ekonomik ayak izlerini arttıracaktır. Bizlere Orta Doğu'da ve ötesinde stratejik konularda daha yakın çalışma imkanı verecek ve tüm Türk vatandaşlarının fayda sağlayacağı bir biçimde Türkiye'deki yönetişim ve hesap verilirliği daha da iyileştirecektir.'' Adam, Türk halkının büyük bir çoğunluğunun AB üyeliği olunmasını istediğini işaret eden son anketlerin kendilerini yüreklendirdiğini belirterek, ''Fakat Türk halkının aynı zamanda Türkiye'nin AB'ye gerçekten katılıp katılmayacağı konusunda şüpheci bir yaklaşımı da var. İşte bu noktada sizler, medya mensupları devreye giriyorsunuz. Tüm Türkiye genelinde özgür ve iyi bilgilendirilmiş bir medya, hükümetler ve diğer çıkar sahipleri açısından hayati önem taşıyan bir denge, fren sistemidir. Tüm Türkiye'ye yaygın bir medya herkesin kabul edeceği gibi zor olan bu süreçte genel kamuoyu bilgilendirilmesi açısından kritik rol oynamaktadır'' dedi. (FNS-İSA-SA)08.09.2011 12:54:22
<< Önceki Haber ''Türk Yerel Medyası Ab Yolunda'' Projesi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER