Senem Yazıcı -
Ufuk Kırabalı -
TBMM Başkanı
Cemil Çiçek tarafından yeni anayasa çalışmaları kapsamında 19 Eylül'de Ankara'da yapılacak toplantıya davet edilen 24 anayasa hukukçusu arasında Ege Bölgesi'nin tek temsilcisi olan
İzmir Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Merdan
Hekimoğlu, TBMM'nin yeni bir anayasa yapmasının önünde hukuki, siyasi ve anayasa hukuku açısından bir engel olmadığı şeklinde görüş bildireceğini belirtti.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Hekimoğlu, ilk toplantıda usul ve yöntem konularının ele alınmasının beklendiğini, demokratik bir
ülkede anayasanın nasıl yapılacağı konusunun görüşüleceğini kaydetti.
Bir
iktidarın anayasa yapma gücü konusunda iki farklı görüş bulunduğunu, bu konuda bir grup anayasa hukukçusunun ancak ve ancak yeni bir devlet kurulurken ya da savaş,
darbe gibi olağanüstü durumlarda oluşturulacak asli kurucu iktidar tarafından anayasa yapılabileceğini savunduğunu anlatan Prof. Dr. Hekimoğlu, bir grup anayasa hukukçusunun ise gerekli temsil koşullarının oluşması ve anayasanın ''asli iktidar'' olan
halk iradesinin onayına sunulması şartıyla parlamentonun ''asli kurucu iktidar'' olarak anayasa yapabileceğini savunduklarını kaydetti.
Parlamentoların ''tali iktidar'' olarak anayasalarda
revizyon yapabilmelerine karşın, sıfırdan bir anayasa hazırlayacak ''asli kurucu iktidar'' rolü üstlenemeyeceklerini savunan ilk görüşe sıcak bakmadığını söyleyen Hekimoğlu, şunları kaydetti:
''Demokrasilerde en önemli güç halk iradesidir. Asli iktidara sahip olan halk
referandum yoluyla bir uzlaşma metni olarak anayasayı kabul ediyorsa, hiçbir güç 'yeni bir anayasa yapamazsınız' diyemez. Bu nedenle, ilk görüşe mesafeli yaklaşıyorum. Yeni bir anayasa yapılması için ille de savaş, ihtilal, darbe beklemek absürt olacaktır. Pekala halk, iradesini ortaya koyarak, 'yeni bir anayasa istiyorum' diyebilir. Referandumun ardından, yeni bir anayasanın meşruiyetinin kabulü zorunludur. Bu nedenle mevcut Parlamentonun kurucu meclis gibi çalışarak yeni bir anayasa yapabileceği kanaatini taşıyorum. Parlamentonun yeni bir anayasa yapması için ne hukuki, ne siyasi, ne de anayasal ölçekte bir engel görüyorum.''
-''MEVCUT ANAYASA TÜRKİYE'YE BÜYÜK HAKSIZLIKTIR''-
Hekimoğlu, genel
seçim sonucunda TBMM'de güçlü bir temsil oranı tablosunun oluştuğunu, oy kullanan seçmenin yüzde 95.5'inin iradesinin TBMM'de karşılık bulduğunu, ayrıca seçim öncesinde hemen her siyasi partinin yeni bir anayasa yapılması gerekliliğine işaret ettiğini belirterek, yeni bir anayasa hazırlanması için uygun bir ortam oluştuğunu kaydetti.
Türkiye'nin sosyo
ekonomik bakımdan çok geliştiğini, askeri darbe neticesinde ortaya çıkmış bir anayasanın ülkenin ihtiyaçlarını karşılamasının mümkün olmayacağını ifade eden Hekimoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''2011'de, modernleşen Türkiye'nin artık sosyo-ekonomik bakımdan geldiği noktaya bakıldığında, Türkiye'nin kendi anayasasını kotarabilecek bir ülke olduğu görülmektedir. Mevcut anayasa Türkiye'ye büyük haksızlıktır. 1982
Anayasası, Milli
Güvenlik Kurulu üyeleri tarafından seçilen, temsil niteliği olmayan kişiler tarafından kaleme alınan bir metindir. Referandumda yüzde 90 ile onaylandığını, dolayısıyla halk tarafından benimsendiğini savunmak da doğru değildir, çünkü yapılan bir referandum değil plebisittir ve plebisitler genellikle yüzde 90 oylarla sonuçlanır. 1961 Anayasasının aksine, 1982'de metni hazırlayanlar, reddedilmesi durumunda nasıl bir yöntem uygulanacağını belirtmemişlerdir. 1982 Anayasası, demokratik ve siyasi bakımdan meşruiyeti olmadığı için de halk tarafından onca revizyona karşın bir türlü benimsenememiştir.''
Mevcut anayasanın 1987 yılından bu yana 16 kez revize edildiğini, yapılan değişiklikleri anayasa hukukçularının dahi takip etmekte zorlandıklarını, 2001 yılında anayasanın 34 maddesinin değiştiğini ifade eden Prof. Dr. Hekimoğlu, tüm değişikliklere rağmen Anayasanın ''devletçi ve otoriter'' karakterinin ortadan kaldırılamadığını söyledi.
1982 Anayasası'nın
özgürlük-otorite dengesinde otoriteye, birey-
toplum-devlet dengesinde is
e devlete ağırlık veren, ''vesayetçi'' bir yapısı olduğunu, temel hak ve özgürlüklere, siyasi temsilcilere şüpheyle yaklaştığını ifade eden Hekimoğlu, devleti toplumun karşısında değil, toplumu devletin karşısında koruyan yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Hekimoğlu, çok sayıda
düzenleme ve değişikliğin, anayasa gibi son derece önemli metinlerin kendi iç tutarlığını ve yapısını da zedelediğine, bu nedenle 1982 anayasasında revizyona gitmenin zaman kaybına neden olacağına işaret ederek, şunları kaydetti:
''82 Anayasası, Türkiye'nin
sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasa modeline ulaşmasını öteliyor. Kısmi değişiklikler anayasanın ruhu karşısında büyük dönüşümler sağlayamıyor. 1987'den bu yana yapılan 16 değişikliğe rağmen, 82 Anayasası'nın ruhunda mevcut olan otoriter ruh, hala hükmünü sürdürmektedir, bu anayasa artık ara düzenlemelerle
ıslah edilemez. Türkiye artık kendi anayasasını geliştirebilecek olgunluğa ulaşmış, artık bürokrat eliyle modernleştirilebilecek bir toplum olmaktan çıkmıştır.''
(SY-UFK-BAH-BŞK-HMD)26.08.2011 10:48:55