Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (
AİHM)'nin Geleceğine İlişkin Yüksek Düzeyli
Konferans İzmir'de başladı. Konferansın açılışında konuşan
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri
Thorbjorn Jagland, önlerinde tarihi bir fırsat olduğunu, Avrupa'nın artık tek bir hukuk alanı içine girmesi gerektiğini belirtti.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığı sıfatıyla
Türkiye'nin ev sahipliğinde yapılan ve iki gün sürecek konferans Swissôtel
Grand Efes Otel'de başladı. 47
ülkenin bakanları ve üst düzey yöneticilerinin katıldığı konferansın açılışında Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland ve
Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu konuştu.
İlk sözü alan Jagland, AİHM'in son 50 yılda
insan hakları konusunda dünyanın en etkili
mahkemesi olduğunu söyledi. Mahkemenin önemli zorluklarla karşı karşıya olduğunu ifade eden Jagland, AİHM'in başarısız olmasının, insan hakları sözleşmesinin başarısız olması anlamına geleceğini ileri sürdü. AİHM'e yapılan her 10 başvurudan 9'unun geçersiz olduğunu aktaran Jagland, "Bu başvuruların hiç yapılmaması gerekirdi. Mahkeme 2010'da 282 davada ihlal kararı verdi. Bunlara gerek olmamalıydı. Çünkü bunlar mahkemenin daha önce karar verdiği konulara ilişkindi. Yani bunlar mükerrer başvurular. AİHM, kaynaklarının çok büyük bölümünü kendi görevi olmayan konulara ayırıyor. Önceliğimiz mükerrer başvuruları önlemek." dedi.
Az sayıda hakimin filtre görevi görerek bu mükerrerliğin önüne geçebileceğini vurgulayan Jagland bunun için bazı önerilerde de bulundu: "Mükerrer başvurulara karşılık AB üye ülkeler mevzuat değişikliği konusunda bize
destek olmalı. AİHM'in başvuruları geri çevirme mekanizmasını artırmalı. Başvurularda
harç sisteminin getirilmesi gibi yeni prosedürler getirilebilir. Yerindelik önemlidir, mahkemeler kararlarını hızlı ve etkin bir biçimde vermelidir. Bunlar tam olarak uygulanırsa başvuru azalır. İzmir Konferansı bu konuda çok önemlidir."
Önlerinde tarihi bir fırsat olduğunu, Avrupa'nın artık tek bir hukuk alanı içine girmesi gerektiğini belirten Jagland sözlerini ortak hukuk sistemine geçme talebiyle tamamladı: "Bizim tek bir hukuk alanı oluşturmamız söz konusu. AB de kurum olarak buna dahil olacaktır. Bizleri bir arada tutan Avrupa değerleridir. Bu yaşamsal öneme sahiptir."
Konferansın açılışında konuşan
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, AİHM'in daha etkin çalışması için ülkelerin iç hukuk yollarının etkin bir şekilde çalışması gerektiğini söyledi. AİHM'in kararlarının daha iyi anlaşılması ve mükerrer davaların önüne geçilmesi gerektiğinin altını çizen Davutoğlu, AİHM'de yaşanan yoğunluğun önüne geçilmesi için, başvuruların reddi konusunda yeni
uygulama yöntemleri geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
Yerindelik ilkesi gereği AİHM'in kabul edilebilirlik kriterlerini uygulamasının beklendiğini aktaran Davutoğlu, "Kabul edilebilirlik üzerinde düşünülmeli. Bunlara yeni kriterler eklenmesi gerekli olup olmadığını masaya yatırmalıyız. İnsan haklarının korunması konusunda birlikte çalıştığımız sürece ortak irademiz gelişecektir. Sonuç olumlu olacaktır. Bu konferansta bir konsensüse ulaşmanın güçlüğünü biliyorduk ama yine de taraf devletlerin süreci devam ettirmek için bazı adımlar atması gerekir. Atılan adımlar dikkate alınmalı yoksa reform süreci belirsiz geleceği girer. İzmir Konferansı çok önemli. Burada uzlaşmak için adımlar atacağız." dedi.
Üye 47 ülkenin de kabul edebileceği adımlar atmayı hedeflediklerini kaydeden Davutoğlu, "Herkes aynı görüşte olmayabilir ama 47 devlet tarafından kabul edilebilecek adımlar atmaya çalışacağız. Mevcut sorunlara kalıcı çözümler konusunda ortak çalışmalar yapılıyor. Konferansımızda bu pekişecektir. Konferansın AİHM'in geleceği için çok önemli olacağını düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
"AİHM'NİN YÜKÜNÜN AZALMASI İÇİN İÇ HUKUK ETKİN OLMALI
Davutoğlu'nun ardından konuşan
Adalet Bakanı Ahmet
Kahraman, AİHM'in bireysel hakların korunması bakımından önemli olduğunu belirterek, AİHM'in etkinliğinin artırılmasının olumlu olacağını, mahkemeye yapılan başvuruların azalması için ülkelerin iç hukuk yollarının daha etkin hale gelmesi gerektiğini söyledi. Türkiye'de son dönemde yargıda birçok reform yapıldığını aktaran Kahraman, 'Türkiye olarak son 10 yılda hak ihlallerinin önüne geçilecek reformlar yaptık. 10 yılda ceza ve ticari yasalarda yapılan reform değişiklikleri buna örnektir. Bu reformları yeni anayasa ile de pekiştireceğimize inanıyorum. Özlük haklarında Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu (
HSYK)'nun yapısında, yargının işleyişini daha da hızlandırmak ve
Ulusal Yargı Ağı ülke olarak reformlarımız arasındadır. Hak ihlallerini AİHM'e
taşıma gerektirmeden
Anayasa Mahkemesi'ne bireysel olarak başvuru hakkı sağladık. AİHM'nin kararlarını
rehber edindiğimizi ve sistemi da refaha eriştirmek konusunda bu kararları şiar edinmiş bulunuyoruz. Gelecek yıllarda Türkiye'nin AİHM'de de haklarının en iyi şekilde korunacağından eminiz." dedi.