Çoğu zaman dokunmaya korktuğumuz ama
yaşam alanlarımızın tamamında var olan o saydam madde cam. Kırıldığında bin parçaya ayrılan cam hünerli ellerde 1536 santigrat sıcaklıkta eriyor aslında.
Tarihçilere göre cama ait ilk kalıntılar 1500'lü yıllarda Afrika'da bulunmuş. Ama camın kesin
keşif tarihi bilinmiyor.
Cama hayat veren ustalara göre ise camın ilk keşfedildiği yer
Antakya'dır. Tarih kitaplarına göre camın tesadüfler sonucunda ilk olarak ilk olarak Doğu Akdeniz'de Antakya ve güneyindeki
Kuzey Suriye,
Beyrut, Sayda sahillerinde bulunduğunu, yaklaşık aynı tarihlerde veya daha sonraları ve
Mısır, Mezopotamya da camın keşfedildiğini anlatırlar.
Camın anavatanı arasında yer alan Antakya'da 1940'lı yıllarda babasının açtığı
fabrika ile camla tanışan
Diş Hekimi Şadi Asfuroğlu cama gönül veren kültür elçilerinden biri.
Takı, rölyef ve
heykel yapma merakı
Kültür Bakanlığının Kültürel Hediyelik Eşya Tasarım yarışmasıyla başlayan Şadi Asfuroğlu Üfleme Antik Cam Sanatçısı Sami
Coşkun ile tanışınca çocukluğundan aşina olduğu cama yönelir.
1940'lı yıllarda Babası ve Amcasının açtığı ve o dönemlerde Antakya camından üretilen bir çok ürüne aşına olan Asfuroğlu, Sami Coşkun'dan öğrendiği yöntemle Antik Üfleme Camlardan örnekler yapmaya başlar.
Ürettiği ve zamanla temin ettiği eski cam
eşyaları sergileme noktasında
aile bireylerine ait ve tarihi geçmişi 140 yıla dayanan eski bir ev satın alan Asfuroğlu burada "Antakya Cam Müzesi" açmaya karar verir.
Bir yandan eski dönemlere ait cam eşyaları sergileyen ve bir yandan da Roma-
Bizans dönemine ait
gözyaşı şişeleri ve
parfüm şişelerinin imitasyonlarını yapmaya başlar. Tarihi evde üfleme camların yanı sıra Rölyef Cam
üretimi için mükemmel bir cam eritme fırını ve
atölye alt yapısı kuran Asfuroğlu kurduğu atölyeye bir fırında ekleyerek çökertme [slumping], hamur camı [pate de vere], fusing ve yüksek ısıda cam boyası fixasyonu yapmaya başladı.
Geçtiğimiz günlerde açılışı yapılan "Antakya Cam Müzesi" ve "Asfuroğlu Antik Camevi" de 100 ile 150 yıllık cam eserler sergilenmeye başladı.
Pek çok
medeniyete ev sahipliği yapan Antakya'da yaşam bulan medeniyetlerin
kentte pek çok iz bıraktığına inandığını aktaran Asfuroğlu şunları söyledi :"Bu kent aslında camın anavatanıdır. Burada yaşayan birçok medeniyet sonrası da kalan izlerin en önemlisi camla ilgili olanlarıdır. Çünkü bu kadar medeniyetin yaşadığı bir yerde 4000 ile 5000 yıl önce Antakya'da cam tesadüfen bulunmuştur. Bir diğer bilgiye göre aynı tarihlerde Mısırda Mezopotamya'da bulunduğuna dair söylentiler var. Ama Hatay'da cama dair o kadar çok iz var ki. Yapılan kazılarda pek çok örnekler görebiliyoruz. Bizler binlerce yıldır biriktirdiğimiz camla ilgili çalışmaların bir özetini burada vermeye çalışıyoruz. Çünkü bu bizim geçmişimiz Antakya'nın geçmişi. En Son Romalılar ve Finikeliler döneminde üflemeli cam geliştirilmiştir. O güne kadar hep kalıplı çalışmalar yapılmıştır. Milattan önce 300-400 yıllarda üfleme keşfedilmiş ve şuanda bizim çokça kullandığımız cam objenin üretim şansı ortaya çıkmıştır. Bizler burada Antakya camına dair örnekler sergiliyoruz ki bu örneklerin çoğu benim aile geçmişimi anlatır. Rahmetli Babam 1940'larda doğdu ve amcamla beraber kurduğu fabrika ile sanayi haline getirdiler ama daha önce yüzlerce yıl Antakya civarında bu camlar yapılmıştır. Dolayısı ile burada gördüğünüz camların çoğu 100 ile 150 yıllıktır fakat incelediğinizde binlerce yılın birikimidir."
1996 yılından bu yana Kültür ve
Turizm Bakanlığı'na üfleme antik cam ürünler veren El Sanatçısı Şadi Asfuroğlu, halkın hizmetine sunduğu Antik Camevi ve Cam Müzesinde yüzlerce eseri halkla buluşturuyor.
Konuklarına zaman zaman tarihi evde kurduğu atölyesinde cam sanatının icrasını gösteren Asfuroğlu hem de tarihi Antakya evlerinin tanıtımına katkı vermeye devam ediyor.