Tek partili dönemde çocuk olan 82 yaşındaki araştırmacı yazar Mehmet
İhsan Gençcan, 1939 yılından sonra özellikle
ibadet yerlerine karşı bir savaş başlatıldığını söyledi.
14
Mayıs 1950'de tek parti dönemine
veda eden Türkiye'nin çileli dönemlerini bugün bile hatırlamak istemediğini belirten
astsubay emeklisi Gençcan, o dönem
Çanakkale'de bulunan bir caminin askerler için konaklama, bir diğerinin de
motor tamirhanesi yaptırıldığını kaydetti.
CAMİDE TAMİRCİLİK YAPAN KİŞİ BAŞKAN SEÇİLDİ
Tamirhaneye dönüştürülen Tıflı
Camisi'nin o dönemki imamının
mübarek bir zat ve aynı zamanda ismi medyada sıkça anılan
Tümgeneral Hıfzı Çubuk'un büyük dedesi olduğunu hatırlatan Gençcan, şöyle devam etti: "1308 yılında yapılmış olan Tıflı Camisi, çocuklara dinî eğitim verilen bir yerdi. Bugün Aynalı Çarşı'nın yanında bulunan cami, eğitime kapandıktan sonra Atatürk'ün ölümünün ardından, tek parti döneminde tamirhane olarak kullanıldı. O zamanlar orada kamyon motorları tamir edilirdi. Hattâ o dönem o tamirhaneyi işleten zat, daha sonra belediye başkanı seçildi. Tıflı Camisi, 1950 yılından sonra bugünkü halini aldı. İlk hocası da İstanbul'dan Çanakkale'ye yerleşen ailelerden, lakabı 'Pamuk Hoca' olan, bugün ismi medyada sıkça geçen
Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgenarel Hıfzı Çubuklu'nun büyük dedesidir. Yani Çubuklu'un babası Remzi, onun babası Mehmet, onun da babası Pamuk hocadır. Mübarek bir zat olan Pamuk hocanın çok büyük hizmetleri olmuştur."
CAMİYİ MATEMATİK ÖĞRETMENİNE SATTILAR
Diğer zarar verilen ibadethanenin Dizdar Camisi olduğunu belirten Mehmet İhsan Gençcan, şunları söyledi: "Çanakkale
Savaşı sırasında
hasar gören ve tadilatı yapılmayan Dizdar Camisi, tek parti döneminde
ahır olarak kullanıldı. Minaresi sağlam olan caminin yeri, 1946 yılında satıldı. En enteresan olay ise o dönemde, bugünkü Değirmenlik Sokak dediğimiz yerde çıkan büyük bir yangındı. Sokağın hemen köşesinde Molla Yakup Camisi vardı. Yangında bu caminin
küçük bir kısmında hasar oldu. Bunun üzerine cami kapatıldı. Bir süre sonra o camiyi, matematik öğretmeni Gülseren Hanım'a sattılar. Biz 1941 yılında, Kur'ân öğrenmek için camiye gidiyorduk. Daha sonra din dersi almak yasaklandı ve bizi dağıttılar. O dönem hocamız Gökköylü hocaydı. Onun sayesinde derslerde bir hayli ilerlemiştik ama kısmet olmadı. Aynı yıl eğitime son verdikleri
Fatih Camisi'ni, 2. Cihan Harbi'nde bol miktarda asker geldiği için konaklama yeri olarak kullanmaya başladılar. Öyle kullanış ki her türlü melanet, pislik yapılıyordu. Mesela cami içinde ateş yakılıp ayakkabılarla giriliyordu. Burası camilik vasfını kaybetmişti. Fatih Camisi, 1950 yılından sonra bugünkü halini aldı."