Yarın 27 yıllık tek parti dönemini sona erdiren 14
Mayıs 1950 seçimlerinin yıl dönümü. 1923'ten beri ülkeyi tek başına idare eden
Cumhuriyet Halk Partisi, bu seçimle iktidarı Demokrat Parti'ye devretti, ülkede bayram havası esti. Tek parti döneminde yaşanan sıkıntılar ise hala zihinlerde tazeliğini koruyor. Denizli'de Milli Şef İsmet İnönü'nü dönemini yaşayan 85 yaşındaki Mehmet
Necip Işık, vatandaşların kendisinin insan olduğunu Adnan
Menderes döneminde gördüğünü söyledi. Sena Kablo Yönetim Kurulu Başkanı olan Işık,
Babadağ ilçesinde
arazi az olduğu için tarlalarının olmadığını ve çok ekmek bulma sıkıntısı çektiklerini ifade etti.
Ekmek, gaz ve şekerin
karneyle verildiği dönemde şehirden şehre un getirip götürmenin
yasak olduğunu hatırlatan Işık, "Herkes memleketinde ne varsa onu
yiyecek. Geceleri Uzunpınar köylüleri hayvanlarla un getirir Babadağ'da handa sabaha karşı satarlardı. 20 kilo un 1 liraydı." dedi.
YOLDA EKMEĞİN YARISINI YER EVDE DÖVÜLÜRDÜK
Çarşıdan karneyle aldıkları ekmekle doymadıklarını belirten Işık, şöyle devam etti: "Yetmezdi. (Kendi yaptıkları ekmekle) takviye eder, öyle idare ederdik. Ekmek önemliydi. Biz üç kardeş karne ekmeği almak için çarşıya giderdik. Karnenin arkasına
mühür vurulurdu. Gelirken acıktığımız için yarısını yerdik. Babam evde 'neden ekmeği yediniz?' diye döverdi. Günde kişi başına bir ekmek verilirdi."
"YOL VERGİSİNİ ÖDEYEMEYEN YOLDA ÇALIŞTIRILDI"
İnsanların
Adnan Menderes döneminde rahatladığını ifade eden Işık, "Menderes geldikten sonra insanlar insan olduğunu gördü. Değer verildiğini gördü. Halk rahat yaşamaya başladı." diye konuştu. Tek parti döneminde her aileden alınan 6 liralık yol parası vergisini ödeyemediği için angarya olarak yollarda çalıştırıldığını anlatan Işık, "Yol parası isterlerdi. Halk ödeyemezdi. Bekçi veya
jandarma gelirdi. Yol parasını isterdi, vermezlerse yola götürürlerdi. 6 gün çalıştırırlardı. Günlük bir liraya. 6 lira büyük paraydı. Herkes veremezdi." ifadelerini kullandı
"MEMURLAR MAAŞLARINI ALIYOR ŞAHANE YAŞIYORDU"
Babasının 18 yaşında askere gidip 30 yaşında askerden geldiğini, bir çok cephede çarpıştıktan sonra 12 yıl sonra askerden geldiğini anlatan Necip Işık, dedesinin maddi durumu o zamanın şartlarına göre iyi olmasına rağmen yılda ancak bir kez
baklava yiyebildiğini söyledi. Işık, "Dedemin durumu iyiydi.
Bayram namazından çıkınca komşularını, cami cemaatini yemeğe davet ederdi. Biz dahi çok kişi baklavayı orada yerdik, senede bir defa. Çok kıtlık vardı. Memurla
halkın durumu ayrıydı. Memurlar maaşlarını alıyorlar şahane yaşıyorlardı. Vatandaşlar bu ayrımı 'Atam kalkta bak İsmet'ine, ikiye ayırdı milletine' derlerdi." dedi.
"HOCALARIN EVLERİNİ BASARLARDI"
Tek parti döneminde Kur'an'ı Kerim öğreten ve öğrenenlere yapılan baskılardan da söz eden Işık, şunları kaydetti: "Jandarma Kur'an kurslarını, şikayet olmasa bile bilhassa hocaların evlerini basarlardı. Çocukları dağıtırlardı. 'Neden okutuyorsun, yasak olduğunu bilmiyor musun?' Ben Kuran'ı Kerim'i 50 yaşından sonra öğrendim. Bizim küçükler, sonra rahatladığı için onlar öğrendiler. Bizim zamanımızda çok sıkıydı."