Meltem Uzun - Dünyanın en çok okunan yazarlarından Susanna Tamaro, son
romanı ''Sonsuza Kadar''ın olgunluk dönemi romanı olduğunu belirterek, ''Önceki kitaplarımdaki temaların hepsini biraraya getiriyor ve bir sonuca bağlıyor'' dedi.
''Yüreğinin Götürdüğü Yere Git'' ile dünya çapında hatırı sayılır bir okur kitlesine ulaşan İtalyan yazar Susanna Tamaro, yayımlanan son kitabı ''Sonsuza Kadar'', Türk edebiyatı ve okurlarıyla ilişkisini AA muhabirine
elektronik posta yoluyla değerlendirdi.
Son romanı ''Sonsuza Kadar''ın hayata, insanın karmaşıklığına, onun acıyı aşma yeteneğine ve varoluş konusundaki derin bilincine duyulan sevgiyi açığa vurma romanı olduğunun altını çizen Tamaro, ''Okuyan pek çok kişi, kitabı bitirdikten sonra kendilerini daha iyi hissettiğini söyledi. Sanırım böyle. İnsana huzur ve umut veren bir kitap olduğunu düşünüyorum'' dedi.
Eserlerinde tamamen özyaşamsal bir şey yazmadığını vurgulayan Tamaro, buna karşın bütün kitaplarında kendisinden ve düşüncelerinden bir şeyler olduğunu söyledi. ''Sonsuza Kadar''da anlattığı dağ hayatının da kendisinin bitkilerle ve hayvanlarla yaşadığı deneyimi yansıttığını ifade eden Tamaro, kitabın temel karakterlerinden Nora'da kendi kişiliğinin izleri olduğunu ifade etti.
-''TÜRK EDEBİYATI HAKKINDA BİLGİ SAHİBİYİM''-
Türk edebiyatından son olarak birçok eserine ilişkin bilgi sahibi olduğu Elif Şafak'ın ''Aşk'' eserini okuduğunu belirten Tamaro, Orhan Pamuk'un da neredeyse tüm kitaplarını okuduğunu anlattı. Türk yazarlarını okumak istediğini dile getiren Tamaro, ''Ama ne yazık ki Türkçeden İtalyancaya fazla kitap çevrilmiyor'' diye konuştu.
Roman yazmaya başladığı sürecin öncesinde hep büyük bir kararsızlık dönemi geçirdiğini söyleyen İtalyan yazar, uzun süre ilk cümleye takılıp kaldığını anlattı. ''Bu ilk cümlenin ne zaman çıkıp geleceği belli olmaz ve geldiği zaman da doğru olanın o olup olmadığına emin olamazsın'' diyen Tamaro, kendi eserlerini oluşturma sürecinde hangi cümlenin tam cümle olduğunu anlamak için gerçek bir aydınlanmaya ihtiyaç duyduğunu kaydetti.
Ülkesinde okurlarıyla yollarda,
trende, dükkanlarda karşılaştığını ve durup konuştuğunu dile getiren yazar, ''İnsani ilişkiye çok önem veriyorum ve kitabımı okuyanlarla konuşmaya bayılıyorum. Bazılarıyla uzun yıllar süren dostluklar kuruyorum. Eskiden ayda yüzlerce
mektup alırdım. Şimdi bunlar elektronik postaya dönüştü. Hepsini ben okuyorum ve kendim
yanıt veriyorum'' dedi.
-''EDEBİYAT BENİM HAYATIMIN TA KENDİSİDİR''-
Sanal dünyayla neredeyse yok sayılacak bir ilişkisi olduğunu vurgulayan Tamaro, tren,
uçak bileti, tatilde gidecek bir yer ya da yeni bir
bisiklet modeli ararsa internete girdiğini belirtti. Elektronik posta yerine mektup yazmayı
tercih ettiğini ifade eden Tamaro, ''Bir kere ekranda oyun oynayayım dedim, başıma ağrı girdi ve midem bulandı'' diye konuştu.
İnternetle ilişkisi çok sınırlı olsa da okurlarıyla ilişkisini sağlayan kendisine ait bir
internet sitesi olduğunu dile getiren Tamaro, sitesine okurlarından birçok elektronik posta geldiğini, bunlar arasında birçok Türk okur olduğunu da belirtti.
Edebiyatla ilişkisini de değerlendiren yazar, şunları kaydetti:
''Edebiyat aslında ender yazan bir yazar olsam da benim hayatımın ta kendisidir. Ne yaparsam yapayım, aklımın bir kısmı yazıyla meşguldür ve bu çok da yorucudur.
Hayata olan tutkum ve daima edebiyatla ilgisi olmayan şeylerle uğraşmamın beni böyle üretken kıldığını düşünüyorum.
Öykü anlatmayı da çok severim. Öykülere ve hayata karşı müthiş bir merakım vardır. Bir kitabı bitirir bitirmez bunun sonuncusu olduğunu söylüyorum kendi kendime, ama olmuyor işte. Birkaç ay sonra zihnim bir başka öykü için çalışmaya başlıyor.''
(MTM-ZVR)20.09.2011 11:35:57