Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal
Öztürk, siyasal
iletişim danışmanlarının kendisini sihirbaz sanmaması gerektiğini belirterek, ''Danışman
terzi gibidir. Bizler borazanlık yapmayız, berberlik de yapmamalıyız'' dedi.
Öztürk,
İstanbul Bilgi Üniversitesi ile Bersay İletişim Enstitüsü tarafından ortaklaşa düzenlenen ''Siyasal İletişim Danışmanlığı Sertifika
Programı'' kapsamında ''Siyasal İletişim Danışmanlığı''
dersi verdi.
''Danışman yetiştirme
sertifika programı''nın
yurt dışındaki üniversitelerde bir çalışma alanı olduğunu belirten Öztürk,
Türkiye'deki siyasal danışmanlık müessesesinin de önümüzdeki yıllarda akademik
kariyer olarak yerini bulacağını umduğunu söyledi.
Siyasal iletişim danışmanlığının, iletişimin alt dalı olduğunu, bu kavramın Türkiye'ye 1980'lerin sonunda Oya Tokgöz'ün tercümeleri ile kazandırıldığını anlatan Öztürk, siyasal iletişimin çıkış kaynağı konusunda farklı teoriler bulunduğunu kaydetti.
Öztürk, siyasi iletişim kavramının ABD'de ortaya çıktığına ilişkin genel kanaatin aksine bunun bir savaş enstrümanı olduğunu düşündüğünü ifade ederek, ''Kullanılan kavram ve yöntemler, savaştaki
propaganda yöntemlerine benzer. İkna, kabul ettirme, yönlendirme önemlidir'' dedi.
Halkla ilişkilerin doğuşunu anlatan Öztürk, ''Halkla ilişkilerin siyasetle ilişkisi 2. Dünya
Savaşı'ndan sonra başlamıştır. Savaştan sonra rehabilitasyon süreci başlamıştır. Halkla ilişkiler, vatandaşların ve ilişkide olduğu ülkelerdeki vatandaşların rehabilitasyonu olarak kullanılmaya başlanmıştır'' dedi.
Avrupa'nın yaşadığı modernizm bunalımının, bütün bilimleri ayrıştırdığı gibi iletişimi de liflerine ayırdığını, bugün kişisel, kurumsal, siyasal, pazarlama iletişim türleri olduğunu anlatan Öztürk, siyasetin de iletişime ihtiyacı olduğunu, bunun yöntemi, anlamı ve kavramlarının Türkiye şartlarına ve kültürüne uygun olarak belirlenmesi gerektiğini söyledi.
İletişimle ilgili kitapların büyük çoğunluğunun tercüme olduğunu dile getiren Öztürk, ''Kavramları kendimizin üretmesi gerekir. Kendimize ait bir modelimiz olmalı. Bu modeli, bu alana ilgi duyan insanlar üretecek. Yeni bir siyasal iletişim danışmanı modeli oluşmasına şahit olacağınıza inanıyorum'' diye konuştu.
-''İLETİŞİM DANIŞMANI, SİHİRBAZ DEĞİLDİR''-
Siyasal iletişim danışmanlarının kendisini sihirbaz sanmaması gerektiğini belirten Öztürk, ''Danışman terzi gibidir, bir
elbise diker,
kumaş kötüyse üreteceği elbise bir yıl giyilir, eskir. Kumaş kaliteliyse diktiği elbise uzun yıllar giyilir. Türk siyasetinde çok örneği var. Bizler borazanlık yapmayız, berberlik de yapmamalıyız. Biz terziyiz. Her şeyi değiştireceğinizi düşünmeyin, danışman mevcut güzelliğin tanınırlığını artırır'' dedi.
''Taşıyıcı, sürücü, makasçı, katip, kalfa, tulumbacı,
elma şekeri, gölge, baston, kalemtraş ve
fener''in danışmanların sembolik türleri olduğunu ifade eden Öztürk, katılımcılara ''Hangi tür danışman olduğunuza kendiniz karar verin'' önerisinde bulundu.
Siyasetçinin kurşun kalemle sürekli bir şeyler yazdığını kaydeden Öztürk, ''Gerçek danışman kalemtraş gibi siyasetçinin biten kaleminin ucunu açar, tekrar tekrar yazmasını sağlar. Bir danışmanın kalemtraş gibi olması gerekir'' diye konuştu.
Öztürk, danışmanın fener gibi siyasetçinin önünü aydınlatması gerektiğini vurgulayarak, danışmanın ''Bir siyasetçi benden ne ister?'' yerine ''Benden ne istemez?'' diye düşünmesinin önemine işaret etti.
Bir siyasetçinin danışmandan ''Her işe burnunu sokmasını, unutkan olmasını,
aile işlerine karışmasını, saygıda kusur etmesini, daha fazla öne çıkmasını, mazeret üretmesini, bir işin nasıl olmayacağını anlatmasını istemez'' şeklinde konuştu.
-''DANIŞMAN NASIL OLMALI?''-
AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü
Kemal Öztürk, siyasette satrancın çok önemli olduğunu vurgulayarak, siyasetçinin danışmandan ''Artı değer, öngörü, erdem, alternatif fikir üretimi, hamle çeşitliliği, uyum, sadakat, huzur'' isteyeceğini söyledi.
''İlişki
yönetimi kuran'' ve ''iş üreten'' iki tür insan bulunduğunu belirten Öztürk, şöyle konuştu:
''Kıymetli olduğunuzu nasıl hissettirirsiniz? Kıymetliliğiniz ilişkilerinizle kurulduysa o ilişki bittiğinde güç aldığınız varlık sebebiniz ortadan kalkmış oluyor. Hayatımızın varlığını, ilişki yönetimi ile sürdürmüyoruz, iş üretimi ile sürdürüyoruz. Adamın hiç kimseye eyvallahı yoktur, çünkü işini çok iyi yapıyordur, fikir ve iş üretiyordur, organizasyonu çok başarılıdır. Öngörü, bir danışmanın en büyük gücü olmalıdır. Öngörünüz yoksa zorlamayın, bu,
Allah vergisi bir şeydir, geliştirilebilir ama doğmaz. Metin yazarlığı olan danışman vazgeçilmezdir. Metin yazarlığı da doğuştan olan bir yetenektir. Doğuştan bir şeyler varsa onu geliştirebilirsiniz.
Erdem de çok az bulunan bir şey.
Erdemli olmak, 'Yangını söndürebilmek fırsatı çıktığında onu söndürebilmek için ceketi
yakmak' demektir. Erdem, yatağa başınızı koyduğunuzda duyduğunuz vicdanınızın sesidir. Güzel bir şey yaptığınızda o ses ninni gibi gelir. Erdemli olmak, bir siyasetçinin danışmanında aradığı bir özelliktir. Alternatif fikir üretimi aynı satranç gibidir. Siyasetçiyi çoklu düşünme fırsatı verirsiniz, 'şu şekilde yaparız sonuçları şöyle, bu şekilde yaparız sonuçları böyle olur.' Bu siyasetçinin istediği bir şeydir.''
-''KAFİYE UYDU''-
O dönemde
TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın basın danışmanlığı görevini yürüten Kemal Öztürk, Arınç'ın 2004 yılında düzenlediği bir basın toplantısında, bir gazetecinin sorusuna verdiği ''Şeyini şey ettiğimin şeyi!'' yanıtına yıllar sonra açıklık getirdi.
Kemal Öztürk, ''Yıllar sonra Bülent Bey, bunu bana anlattı. Bir gazeteci 'Efendim bu sene 23
Nisan resepsiyonuna eşli davet yapmadınız? Nedeni nedir?' diye sormuş. O da 'Şeyini şey ettiğimin şeyi...' dedi. Bülent Bey'e, 'Neden böyle bir cümle sarf ettiniz?' diye sordum. Bülent Bey de 'Soruyu defalarca sordular, bu seferkinde kafiye uydu' dedi'' diye konuştu.
-''İLETİŞİMDE KRİZ YÖNETİMİ''-
AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk ile Bersay İletişim Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Saydam program kapsamında öğleden sonra da ''İletişimde Kriz Yönetimi'' konulu ders verdi.
Ali Saydam, firmaların ve şirketlerin yaşadığı iletişim
krizleri hakkında bilgi vererek, ''İş yapan insan kriz yaratır. Krizi yönetme konusunda dikkat edilmesi gereken kurallar var. Birinci elden ve sık sık, hatta saatte bir bilgilendirme yapacaksın, hızlı bir şekilde medyayı bilgilendireceksin, sorulabilecek her soruyu sorulmadan yanıtlayacaksın. Bir tek ve en üst düzeyde sözcünün konuşması sağlanacak. Hasarı tespit ve tanzim etmek lazım. Krizde, haklı olduğun halde özür dileyebilmelisin'' dedi.
(SBE-ZG)17.09.2011 15:45:40