Şırnak Barosu Başkanı
Nuşirevan Elçi, 16 baro adına yaptığı açıklamada, "YSK kararı, ülkeyi kaosa sürüklemeyi amaçlıyor." dedi.
Yüksek Seçim Kurulu(YSK)'nun 12 bağımsız milletvekili
adayının adaylığını iptal etmesi ile ilgili bir
basın açıklaması düzenledi. Aralarında BDP'nin desteklediği 7
milletvekili adayının bulunduğu 12 bağımsız milletvekili adayının adaylığının YSK tarafından iptal edilmesine tepki gösteren Şırnak Barosu, bu kararın Ülkeyi kaosa sürüklemeyi amaçladığını açıkladı. 16 Baronun ortak basın açıklamasını okuyan Şırnak
Baro Başkanı Nuşirevan Elçi, "YSK'nın Barış ve Demokrasi platformunun desteklemiş olduğu yedi adayın
seçimlere katılamayacağı kararı hukuki bir fiyaskodur." dedi. Bu kararın hukuken değil siyaseten verildiği genel kabul gördüklerini söyleyen Baro Başkanı Elçi, "YSK'nın kararını aday listelerinin açıklanacağı son güne bırakmış olması, milletvekillerinin YSK'da sürekli eksiklikler konusunda bilgi alış verişinde bulunmasına rağmen kendilerine adaylıkları iptal edilenler konusunda sorun olmadığının söylenmesi YSK'nın kararının ülkeyi kaosa sürüklemeyi amaçladığını göstermektedir. YSK
Anayasanın 76. maddesi gereği eski mahkûmiyetleri gerekçe olarak göstermiştir. Ancak bu gerekçeyi kabul etmek mümkün değil." değerlendirmesinde bulundu. Elçi,
Gültan Kışanak ve Sabahat Tuncel'in halen milletvekilliklerinin devam ettiğinin altını çizdi.
"BELEDİYE BAŞKANLIĞI YETERLİLİK ŞARTLARI İLE MİLLETVEKİLİ YETERLİLİK ŞARTLARI AYNIDIR"
"Daha önceki başvurularda sehven cezalarının görülmemiş olduğuna inanmak gerçekçi değildir." diyen Nuşirevan Elçi sözlerini şöyle sürdürdü: "Kaldı ki Sabahat Tuncel'in redde gerekçe edilen cezası mazbatasını almadan önce kesinleşmiş olup buna rağmen mazbatası kendisine teslim edilmiştir. Aynı şekilde
Leyla Zana ve Hatip
Dicle'nin başvurularının kabul edilmemesi gerekçesi
akıl ve mantık dışıdır. Kamuoyunun da bildiği gibi
Selim Sadak, Leyla Zana ve
Hatip Dicle aynı davadan yargılanıp ceza almışlardır. Selim Sadak 2009 belediye başkanlığı seçimlerinde
Siirt Belediye Başkanı olarak seçilmiş, YSK Selim Sadak'ın adaylığı için herhangi bir eksiklik görmemiştir. Oysa Belediye Başkanlığı yeterlilik şartları ile milletvekili yeterlilik şartları aynıdır. Bu durumda Leyla Zana ve Hatip Dicle'nin adaylıklarının kabul edilmemesinin hiçbir geçerli açıklaması bulunmamaktadır.
Ertuğrul Kürkçü 1986'da
infaz yasasında yapılan değişiklikle cezasını tamamlayarak özgürlüğüne kavuşmuştur. TCK'da yapılan değişiklikle memnu hakların iadesi kurumu kaldırılmış, Avrupa'ya bu değişiklik
Türkiye'nin
insan haklarına duyarlılığı olarak lanse edilmiştir. Bu durumda 25 yıl önce infazını tamamlamış bir kişinin milletvekili adayı olamaması hangi insan hakları ilkesi ile açıklanacaktır? Tüm bunlar adaylıkları iptal edilen başvurucuların iptal gerekçelerinin hukuki değil, ülkeyi kaosa sürüklemeyi amaçlayan siyasi bir karar olduğu anlaşılmaktadır."
"YA ENGEL KALKSIN YA DA YERİNE YENİDEN ADAY GÖSTERİLMESİNİN YOLU AÇILSIN"
Yüzde 10 seçim barajının bu ülkenin
demokrasisinin önünde büyük bir engel olduğunu savunan Elçi, "Bugüne kadar barajın kaldırılmaması veya indirilmemesi demokrasi ayıbımızdır. Demokrasi çevreleri bu engeli aşabilmek ve geniş
halk kitlelerini meclise taşıyabilmek için
bağımsız aday formülünü bulmuş, ancak demokrasi karşıtları devreye girerek buna da engel koymuşlardır. Bu kararı sadece
Kürt halkına değil, Türkiye halklarına ve Avrupa'ya açıklamanın hiçbir yolu bulunmamaktadır. Yeni meclisin
sivil anayasa yapacak ve Kürt sorununu çözecek bir meclis olduğuna inandığımıza göre, içinde Kürtlerin ve demokrasi güçlerinin bulunmadığı bir meclis bu sorunları nasıl çözecek ve toplumsal meşruiyet nasıl sağlanacaktır?
Meclis ve Türkiye halkı seçimlerle oynayan, halkın tercihlerini yok sayan bu
bürokrasi ve yargı despotizmine bir son vermelidir. Meclis toplanarak seçimlere girilmeden her yol denenmeli, yasal değişiklik yapılmalı ve adaylıkları iptal edilen adayların engellerinin kaldırılması veya yerine yeniden aday gösterilmesinin yolu açılmalıdır. Ve bu karar siyasilere
ders olmalıdır." ifadelerini kullandı.
"ASKERİ VESAYETİN HER KURUMA İŞLEDİĞİNE EN GÜZEL KANIT"
Elçi, "Askeri vesayetin ülkedeki her kuruma işlediğine en güzel kanıt bu karar olmuştur. Bu vesayetin kalkması ancak 1980
darbesinin tüm izlerinin ülkeden silinmesi ile ve darbe ürünü anayasanın, seçim yasasının,
siyasi partiler kanununun değiştirilmesi ile mümkün olacaktır." diye konuştu.