Halil İbrahim Başer - İbadet veya başka bir gaye için bir yerde kendini tutmak, kalmak; insanlardan tenha bir yerde kalmak, bir şeye bağlanmak... Ya da
ibadet niyetiyle ve kurallarına uyarak inzivaya çekilmek anlamına gelen, Peygamber Efendimiz'in ''unutulmaya yüz tutan''
sünneti
itikaf, az sayıda kişi tarafından da olsa yaşatılmaya çalışılıyor.
Ramazan'ın son 10 gününde camiye kapanan vatandaşlar, bayramın ilk gününe kadar 24 saatlerini ibadete tahsis ediyor.
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre,
Bursa merkezde itikafa girmek isteyenlere tahsis edilen İkizler Camisinin 24 saat müdavimi olan 5 vatandaş bulunuyor. 5 namazlarını burada kılıyor, Kur'an-ı Kerim okuyup, tesbihatta bulunuyor; yeme-içme, uyuma ve istirahat ihtiyaçlarını camide karşılıyor. Dünya ile tüm ilişkilerini kesen vatandaşlardan bazıları cep telefonlarını da kapalı tutuyor. Beraberlerinde getirdikleri yataklarda yatan vatandaşlar, zaruri ihtiyaçları dışında camiden çıkamıyor. Sayıları 4-5 arasında değişen vatandaş ise, iş yerinden çıkıp
akşam itikafa girmek için caminin yolunu tutuyor. Bu vatandaşlar, sabah namazından sonra çıkıp işlerine gidiyorlar.
-''GEÇMİŞİNİ SİLDİRMEK, GELECEK RAMAZAN'A KADAR ŞARJ OLMAK...''-
Bursa'da ilçelerle beraber tam 17 camide itikaf yapılıyor.
Şehir merkezinde itikaf yapılan İkizler Camisinin imamı Mustafa Badır, bu ibadetin, ''kifâî nitelikli müekket sünnet'' olduğunu, yani bir bölgede en az birisinin bu sünneti yerine getirmesinin gerektiğini anlattı. Badır, ''Bir köyden, mahalleden, yerden ya da beldeden o ahilinin, köyün Müslümanlarından birkaçı itikaf yaparlarsa, Peygamber Efendimizin sünneti yerine gelmiş oluyor, oradaki diğer Müslümanlar bu sorumluktan kurtulmuş oluyor. Eğer hepsi terk ederse, Peygamberimizin kuvvetli bir sünnetini terk etmiş olurlar'' dedi.
İmam Badır, itikafa giren Müslümanların ibadet ederek, zikir yaparak, Kur'an okuyarak
Allah'tan günahlarının affını istediklerini belirterek, ''İtikaf, geçmişini sildirmek, önümüzdeki Ramazan'a kadar
şarj olmak, enerji depolamaktır. Normal hayatımızda ileri gitmeler, yanlışlar oluyor. İtikaf, bir nevi bunlardan arınmaktır, temizlenmektir. Hem temizleniyoruz, hem de manen gönlümüzü bu
mübarek günlerin feyziyle, bereketi ile dolduruyoruz'' diye konuştu.
-''İTİKAF UNUTULMUŞ DURUMDA''-
İtikafın
toplum tarafından fazla bilinmemesine dikkat çeken Badır, şunları söyledi:
''İtikaf, duyurulmuyor, yaşanmıyor, yapılmıyor. Böyle bir zamanda bu sünneti icra eden çok az. Azın azı yani devede kıl misali... Terk edilmiş, unutulmuş durumda neredeyse. Fıkıh kitaplarında var, buralarda teferruatı ile açıklanmış bu.
Sünnet olan, vacip, müstehap olan itikaf var. Vacip olan itikafta kişi 'Allah şu hastalığıma
şifa verirse, evladım sağ salim askerden gelirse 10 gün Allah için itikafa gireceğim' der. Bu kişi adak adamış oldu. İstedikleri olduğu zaman bu onun üzerinde borçtur. Eğer yerine getirmezse günahkardır. Vacip olan itikafta oruç tutmak şarttır.
Oruçlu geçecek.
Felaket, deprem, caminin yanması gibi durumlar haricinde kesinlikle dışarı çıkılmaz.
İtikaf yapan vatandaşlar ise, Ramazan'ın son 10 gününü
Kadir Gecesi'ni yakalamak ümidiyle dışarı çıkmadan camide geçirdiklerini ifade ederek, ''Yememiz içmemiz, yatmamız da dahil hepsi bunun içinde. İtikaftan zevk alıyoruz. Zevktir itikaf. Allah bu zevki almamızı bize nasip ediyor. Bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesi en iyi şekilde bir camide aranır'' diye konuşuyor.
-İTİKAF NEDİR?-
''İbadet veya başka bir gaye için bir yerde kendini tutmak, kalmak; insanlardan tenha bir yerde kalmak, bir şeye bağlanmak'' gibi anlamlara gelen itikaf, dini bir kavram olarak, ibadet niyetiyle ve kurallarına uyarak inzivaya çekilmek demektir
Hz. Peygamber, Medine'ye hicret ettikten sonra her yıl Ramazan ayının son 10 gününde itikafa girmiştir. Bundan hareketle Hanefîler, Ramazan'ın son on gününde itikafı, ''kifâî nitelikli müekket sünnet'' kabul etmişlerdir. Cemaatten biri itikafa girince bu görev diğerlerinden düşer. Hanefîlere göre itikâfın makbul olması için, itikâfa girenin niyet etmesi, oruçlu olması, itikâfı beş
vakit namaz kılınan camide yapması gerekir. Kadınlar, camide değil, evlerinde, namaz kıldıkları odada itikafa girerler; ancak ay halinde ve loğusa olmamaları gerekir. İtikâfa giren kimse, camide yer içer, uyur. Bunlar için camiden dışarı çıkamaz; çıkarsa itikaf bozulur. Tuvalete gitmek,
abdest almak ve gerektiğinde gusletmek için camiden dışarı çıkabilir. İtikâfa giren kimse, bu süre içinde kendisini dünya işlerinden ayırarak Allâh'a yönelir; ibadetle meşgul olur, tefekkür eder, zikir yapar. İtikafta iken cinsî münasebette bulunmak itikafı bozar. Fakat, rüyada ihtilam olmak itikafa mani değildir.
(HİB-KAK-OSM)23.08.2011 12:25:46