Harran Üniversitesi
Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana
Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Recep Demirbağ, aşırı sıcakların kanı tüm
vücutta dolaştıran bir pompa görevi gören
kalp için yük olduğunu bildirdi.
Doç. Dr. Demirbağ, yaptığı yazılı açıklamada, insan vücudunun yüzde 50-65'inin su olduğunu, günlük sıvı gereksiniminin yaş,
cinsiyet, vücut ağırlığı ve
fiziksel aktivite gibi değişik faktörlere bağlı olduğunu belirtti.
Özellikle sıcak yaz aylarında sıvı kaybı ve tüketimi arasındaki dengeyi koruyabilmek için günde en az 2-2,5 litre sıvı tüketilmesi gerektiğini dile getiren Doç. Dr. Demirbağ, şunları kaydetti:
''Vücudun sıvı ihtiyacının giderilmesinde en önemli kaynağın daima su olması gerekir. Suyun yerini süt ve diğer meşrubatlar alamaz. Susuzluğun giderilmesi için içilen bu şekerli sıvılar bir süre sonra susuzluğu tetikler. Kalorisiz, kolesterolsüz, kafeinsiz tek içecek sudur. Özellikle yaz aylarında sıvı kaybı, kalbin görevini yaparken çok daha zorlanmasına neden oluyor. Aşırı sıcaklar, kanı tüm vücutta dolaştıran bir pompa görevi gören kalp için yüktür. Kalp yetersizliği olanlarda yetersizliğin derecesi artabilir. Vücuttaki su kaybı, kalp
kapak hastaları,
inme, varis, diyabet ve kronik böbrek rahatsızlığı olanlarda daha fazla sağlık sorunlarına yol açar. Aşırı sıcak havalarda özellikle 65 yaş ve üzerinde olanlarında gündüz
tansiyonlarının düşme, gece tansiyonlarında ise artış olmaktadır. Bu nedenle sıcak havalarda tansiyon ilaçlarının kullanımına ara vermemek gerekir.
Kalp hastalarının kullandığı bazı ilaçlar da vücudun ısı ayarlama sistemini bozuyor ve sıcağa dayanma eşiğini düşürüyor. İdrar söktürücüler ile sıcağın su kaybettirme etkisi daha da artar, kan koyulaşır. Tuzsuz diyet rejiminde olanların da sıcağa dayanma eşiği düşer. Bu hastalarda sıcaklık daha da fazla hissedilir. Böylece sıcak çarpması gibi tablolar daha kolay ortaya çıkar.''
Doç. Dr. Demirbağ,
kalp hastalarının özellikle sıcak saatlerde soğutulmuş ortamlarda kalmayı
tercih etmesi, serin ve gölge yerlerde
vakit geçirmesi gerektiğini vurguladı. Sıcaklığın etkisini azaltmak için sık sık kişilerin el bilekleri ve ensesinin ıslatılması, yüz ve ayaklarının yıkanması, şartlar uygunsa fazla
terleme olduğunda duş alınması gerektiğini bildiren Doç. Dr. Demirbağ, şöyle devam etti:
''Dışarıya çıkılacaksa sabah
erken veya akşamüstü tercih edilmelidir. Doktor kontrollerini sıklaştırmalı, sıvı kaybını önleyebilmek için günde en az 8-10
bardak su içmeyi
ihmal etmemeli. Aşırı sıcak havalar ayrıca inmeyi arttırabilir. Beyin damarlarında yırtılma sonucu kanama ve tıkanma sonucu gelişir. Beyin damarlarında oluşabilecek iki durum da sıcak hava ile tetiklenebilir. Dolayısıyla aşırı sıcak havalar özellikle riskli kişilerde
felç veya ölümle sonuçlanabilen inmeye yol açabilir.''
Doç. Dr. Demirbağ, yazın vücudun kendisini
soğuk tutabilmesini kolaylaştırabilmek için keten gibi gevşek dokumalı, hafif kumaşlarla üretilmiş bol ve açık
renk giysiler tercih edilmesi, açık havada bulunanların mutlaka
şapka ve
gözlük kullanması, yaz aylarında, güneşin en tepede olduğu saatlerde açıkta dolaşılmaması gerektiğini anlattı.
Güneşten korunabilmek için yüksek koruma faktörlü kremlerin dışarıya çıkmadan 20-30 dakika önce sürülmesi, denize güneşin en eğik olduğu saatlerde girilmesinin önemli olduğunu dile getiren Doç. Dr. Demirbağ, kumda güneş banyosunun özellikle kalp hastaları için uygun olmadığını kaydetti.
Yazın yağlı, bol kalorili yiyeceklerden kaçınılması, taze
sebze ve
meyve özellikle de
karpuz tüketilmeye çalışılması gerektiğine dikkati çeken Doç. Dr. Demirbağ, karpuzun büyük bir kısmının su olması nedeniyle yaz aylarında su kaybını önlediğini, karpuzun bu özellikleri ile böbrekleri çalıştırdığını,
idrarı düzenlediğini, lif yönünden zengin olduğu için kilo vermeyi kolaylaştırdığını sözlerine ekledi.
(ALO-SEÇ-ÜNS)09.07.2011 12:37:55