Şanlıurfa'nın
Halfeti ilçesinde bu yıl ilki düzenlenen ''1.
Ulusal Taş ve Heykel Sempozyumu''nda
heykeltraşlar, 1 haftada yöreye has Şabut balığı ve
Fırat kaplumbağası gibi canlıların yaklaşık 2 tonluk heykellerini yaptılar.
Halfeti Kaymakamlığınca, Türkiye'nin değişik kentlerinden davet edilen
genç heykeltraşlar, geçen hafta başlayan sempozyumda,
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Başkanı Doç. Dr. Mustafa Bulat öncülüğünde bölgenin simgesi ürünlerle ilgili heykel çalışması yaptı.
İlçedeki maden ocaklarından getirtilen her biri 10 ton civarındaki taşı yontarak, bölgenin endemik türleri arasında yer alan Şabut balığı ve Fırat kaplumbağası ile güneş saati ve
Osmanlı dönemi çeşmelerinden örneklere şekil veren heykeltraşların eserleri,
Birecik Barajı kıyısındaki meydanda sanatseverlerin beğenisine sunuldu.
Her biri 1 - 2 ton olan dev heykeller, eski yerleşim yerinin bir kısmı
baraj suyu altında kalan ve su ile eski taş yapıların ahenk içerisinde bir arada bulunduğu tarihi ilçe Halfeti'de büyük ilgi gördü.
-''HALFETİ, AÇIK HAVA MÜZESİ''-
Halfeti Kaymakamı İsmail Çiçek, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
doğal gazellikleriyle açık hava müzesini andıran ilçede bu yıl ulusal boyutta düzenlenen sempozyumda ortaya çıkartılan eserlerin nitelik bakımından uluslararası düzeyde olduğunu söyledi.
Asıl amaçlarının gelecek yıl uluslararası bir sempozyuma ev sahipliği yapmak olduğunu ifade eden Çiçek, özellikle Şanlıurfa ve Halfeti'nin doğal dokusu ve
mimari yapısını canlandıran eserlerin oluşturulduğunu dile getirdi.
Yoğun bir çalışmanın ardından 9 eserin ortaya çıkarıldığını ifade eden Çiçek, ''Arkadaşlarımız, Urfa'nın en sıcak olduğu dönemde geldiler. Gerçekten yoğun bir çalışmanın ardından bu eserleri oluşturdular. Ortaya konulan bu ürünleri, ilçemizin farklı noktalarında sergileyeceğiz'' dedi.
Bu arada bölgede etkili olan sıcak hava nedeniyle heykeltraşlar, gündüzleri dinlenip, geceleri çalıştı.
Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Başkanı Doç. Dr. Mustafa Bulat, yaklaşık 1 haftalık sürede yalnızca geceleri çalışarak eserleri oluşturduklarını söyledi.
Çalışmaların yoğun ve hayli zevkli geçtiğini ifade eden Doç. Dr. Bulat, ''Gündüz sıcaklıklar bu iş için uygun değildi. Makinelerimiz ısınıyor, sıcak olduğu için verimli bir çalışma ortamı sağlanamıyordu. Onun için gece çalıştık'' diye konuştu.
(DAŞ-SNR-İSM-ÇAL)23.07.2011 15:22:43