Sanayi Ve Ticaret Bakanı Ergün:

Sanayi Ve Ticaret Bakanı Ergün:

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, ''Bugün seçimle ilgili Türk halkının 99'9' u kararını vermiş durumdadır. Bu saatten sonra karar değiştirecek insan olmaz. Ancak partiler ben varım diye görünürlüklerini ortaya koyarlar'' dedi. Kocaeli Ay Işığı Yetim ve Öksüz Çocuklar Eğitim ve Yardımlaşma Derneğini ziyaret eden Ergün, bir toplumda sivil toplum örgütleri, dernek ve vakıfların güçlenmesinin toplumun iyi bir istikamete doğru ilerlediğini gösterdiğini söyledi. Organize olmayan, duyarsız, bireyselleşmiş, kendisininden başka insanları düşünmeyen bir toplumun uzun ömürlü olamayacağını ifade eden Bakan Ergün, iyi bir toplumun bireysel iyilikler kadar toplumsal iyiliklere de odaklanması gerektiğini kaydetti. Ergün, bunların da sivil toplum örgütleri, dernekler ve vakıflarla gerçekleşebileceğini anlattı. Son yıllarda sivil toplum örgütlerinin çok ciddi mesafeler aldığını kaydeden Ergün, ''Sivil toplum örgütlerini güçlendirdiğimiz ölçüde kendi toplumumuzu güçlendirmiş oluruz'' dedi. -SENDİKALAR VE ODALAR- Devlet eliyle kurulan anayasal kurumların iki işlevi yerine getirdiğini vurgulayan Ergün, ''Bunlar örgütlenmeye mecbur olsunlar diye kurulmuş. Toplumumuz alışsın sivil toplum örgütlerine diyerek. Odalar, sendikalar hepsi anayasal olarak var olan sivil toplum örgütleridir'' dedi. Ergün, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Aslında mecburiyet olmadan da bu örgütlenmeler olabilmeli. İnsanlar bakıyorsunuz esnaf odasına mecburen kayıt oluyor ama bir iş adamı derneğine gidiyor gönüllü kayıt oluyor. Mecburiyetle kaydolunan yerler tam olarak esnaf sanatkara, iş adamına arzu ettiği seviyede hizmet sunamıyor. Neden? Bir mecburiyet var da ondan. Mesela bakın odaların, borsaların başkanlarının otomobilleri siyah plakalı arabalardır. Devlet memuru musun, kamu görevlisi misin niye? Çünkü sen sivil toplum örgütü değilsin. Anayasanın ve kanunların insanları üye olmaya mecbur ettiği bir kurumsun. Onun için plakan siyahtır. Plakan siyah olunca, o zaman sen sivil alanda değil resmi alanda işlev gören bir mekanizmaya dönüşüyorsun. Baktığınız zaman sivil toplum örgütü gibi algılanıyorlar. Aslında bunlar insanlar alışsın diye oluşturulmuş kurumlardır. Daha sonra da bunlar mecburi olmaya devam eden organizasyonlar olmaya dönüşmüşler. Ama toplum kendi kendine başka sivil toplum kuruluşları çıkardı ve o rolü şimdi sivil toplum kuruluşları, dernekler ve vakıflar daha iyi oynayan yerler haline geldi.'' -SEÇMENİN TERCİHİ- Nihat Ergün, seçimlerde halkın yönetimi seçerek iradesini ortaya koyabileceğini, halk iradesinin ortaya konulmadığı yerlerde büyük sıkıntılar yaşandığına dikkati çekti. Halkın yönetimi değiştirmek istediğinde bunu seçimle rahatlıkla yapabileceğini ifade eden Ergün, şöyle devam etti: ''Demokrasinin sunduğu bu imkan bu fırsat aslında işi kolay kılan bir şeydir ve herkes bu sonuca razı olacaktır. Türkiye'de seçimi kaybedip de ben gitmem diyen var mı? Yok. Halk iradesi git diyorsa gidersin, kal diyorsa kalırsın. Türkiye'de bu oturmuştur. Hükümeti devam ettirmek ona güven tazelemek istiyorsa bunun için de kimsenin şamata yapmasına gerek yok. Bugün olan biten seçim tartışmaları arasında bir kısmı aşırı şeylerdir. Bugün seçimle ilgili Türk halkının 99'9'u kararını vermiş durumdadır. Bu saatten sonra karar değiştirecek insan olmaz. Ancak partiler ben varım diye görünürlüklerini ortaya koyarlar. Kendisine oy vermeye karar vermiş insanlara yarıştan çekilmedik, devam ediyoruz ve varız demekten başka bir mana olmaz. İnsanların kanaatleri üç aşağı beş yukarı bellidir.'' -SEÇİM ÇALIŞMALARI- Seçim kampanyalarında aşırılıklara kaçınılmaması gerektiğini dile getiren Ergün, seçimden sonra siyasilerin yüz yüze bakacağını, bunun bilinerek çalışmaların yapılmasının önemli olduğunu ifade etti. Bazen siyasilerin seçim atmosferini biraz geren bir yaklaşım ve üslup içerisinde olabildiğine dikkati çeken Ergün, şunları kaydetti: ''Ama bunlar halkın tasvip ettiği şeyler değildir. Seçimler bir ülkede yönetimin halk tarafından belirlendiği zamanlardır. Ama gerçekten de bir ülkede iyi işler yapılabilmesi için özellikle Türkiye gibi ülkede siyasi istikrar temin edilmeden o ülkenin ilerleme göstermesi mümkün olmuyor. Siyasi istikrarın en büyük göstergesi bir siyasi partinin tek başına iktidara gelmesi ve seçimlerin zamanında yapılıyor olmasıdır. Bu dönemler ülkemize büyük şeyler kazandırmıştır.'' -CHP'YE ELEŞTİRİ- Bazılarının AK Parti'ye yönelik ''Siz memleketi şuraya götürmek istiyorsunuz. Karanlığa götürmek istiyorsunuz'' şeklinde eleştirileri olduğunu vurgulayan Ergün, konuşmasını şöyle tamamladı: ''AK Parti 8,5 yıldır iktidarda. Tiyatrocu muyuz biz? Bu kadar yıl kendimizi saklayacak kadar esas amaçlarımızı arka planda tutacak kadar nasıl rol yapabiliriz? Bu kadar büyük tiyatrocu nerede var? 8,5 yıldır rol yapıyoruz, kafamızın arkasında başka bir Türkiye var onu saklıyoruz di mi? Bu yapılabilir mi? Başbakanımızın bir iki sert konuşmasıyla 'Türkiye otoriterleşir', 'Otoriter bir rejim kuracaklar Türkiye'de' deniliyor. İnsanın aklı almıyor böyle şeyler konuşuluyor diye. Geçen akşam bir televizyon kanalında dinledim. Anamuhalefet lideri iş adamlarına anlatıyor ya kardeşim 'Seçimden sonra Türkiye'de bunlar otoriter rejim kuracaklar. Hukuki alt yapısını hazırladılar. Mülklerine el koyacaklar' diyor. Komünizme mi geçiyoruz ya? 'Mülklerinize el koyacaklar, servetler el değiştirecek, başkasına verecekler' diyor. Allah Allah ya nasıl bir mantık bu? Böyle bir mantıkla hareket edebilir mi? İnsanlara umut veremezsen, korku vermeye çalışırsınız o zaman. Bir ülke otoriterleşiyorsa ne olur biliyor musunuz? O ülkede insanların yurt dışına çıkma oranı azalır. Biz 47 ülkeyle vizeleri kaldırmışız, insanlar vizesiz dünyayı dolaşıyor.'' (FER-FTH-ERD)04.06.2011 15:23:00
<< Önceki Haber Sanayi Ve Ticaret Bakanı Ergün: Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER