Sanayi ve
Ticaret Bakanı Nihat
Ergün, '' Biz sulama yapmasını bilmiyoruz, hortumla bostanları suluyoruz'' dedi.
Kocaeli İli Damızlık
Sığır Yetiştiricileri Birliği üyeleriyle bir restoranda düzenlenen toplantıda konuşan Ergün, insanlığın vazgeçemeyeceği en önemli konunun
gıda olduğunu söyledi.
21. yüzyılın 3 önemli konusu olduğunu ifade eden Bakan Ergün, bu konuların başında da enerji, su ve gıda geldiğini vurguladı. Bu konularda ülkelerin kendilerine yeterli olmak istediğini belirten Ergün, şöyle konuştu:
''
Enerji, su ve gıda kaynakları üzerinde söz sahibi olmak istiyorlar. Bu da zaman zaman büyük çatışmalara yol açıyor. Biz de
Türkiye olarak enerji, su ve gıda konusunda ciddi çalışmalar yapıyoruz ve yapmaya devam ediyoruz. Bugün itibariyle enerjide ihtiyacımızı kendimiz karşılayacak durumda değiliz.
Petrol ve
doğalgaz olarak
ithalat yapan ülkeyiz. Elektriğimizin yarısına yakını doğalgazdan üretiyoruz.
Doğalgazın da hemen hemen tamamını başka ülkelerden temin ediyoruz. Kendi gazımız olmadığı için. Petrolümüzün yüzde 92'sini ithal ediyoruz. Enerjide özellikle elektrik
üretiminde su kaynaklarımızın tamamını
hidroelektrik santrali yaparak bunu enerjiye dönüştürme çalışmasını yapıyoruz. Rüzgar santrallerinden, sıcak su kaynaklarından, kömür rezervlerinden ve güneş enerjisinden elektrik elde etmeye çalışıyoruz.''
Sulama ve elektrik üretme amaçlı su kaynaklarının tutulduğunu vurgulayan
Nihat Ergün, tutulan su kaynaklarından istifade edilmesinin ardından suyun serbest bırakıldığını, suyu kullanırken tasarruflu kullanılmasının icap ettiğini bildirdi. Ergün şöyle dedi:
''
Sanayici çok elektrik tüketen bir motorla üretim yaparsa pahalı oluyor ürettiği mallar. Az elektrik üreten motorlar üretmek için çalışıyoruz. Enerji ihtiyacımızı karşılayacağız kullanırken çok tasarruflu kullanmamız lazım. Su kaynaklarımızı tutacağız hemde kullanırken tasarruflu kullanacağız. Biz sulama yapmasını bilmiyoruz, hortumla bostanları suluyoruz. Kovayla sulama yapıyoruz.
Bunların sonradan öğrendik ki zararlı sulama yöntemiymiş. Yağmurlama ve damlama yöntemi en iyi sulama şekli olduğunu öğrendik. Su göletlerinden tarlalara açık kanallarla su götürdük ama şimdi kapalı yöntemle tarlalara su getiriyoruz. Şimdi yeni teknolojilerle sulama gerçekleştiriyoruz. Çünkü su çok değerli bir şeydir. Biz suyu bol bir memleket değiliz.''
Harran Ovasına,
Atatürk Barajı'ndan su götürüldüğünü anlatan Bakan Ergün, '' Harran Ovasına sulu tarım yapılması için su getirdik, fakat bilgisizlikten ve nasıl sulama yapacağımızı bilmediğimizden suyla boğduk orayı'' diye konuştu.
Harran Ovası'nın bir bölümünün suya boğulduğuna dikkati çeken Ergün, ''Biz orada yağmurlama ve damlama sulama yöntemi yapsaydık, Harran Ovasından 50 kat, 100 kat verim alırdık. Aşırı sulamadan perişan olmuş, yeni sistemlerle bozulan bölümü kurtarmaya çalışıyoruz yeni yatırımlar yaparak. Bilinçsizlik demek ki bize çok zarar veriyor. İmkan ortaya koysak bile onu bilinçli kullanmazsak teknolojisine uygun yapmazsak bu sefer zarar ediyoruz'' şeklinde konuştu.
Bakan Ergün, tarımcılık ve
hayvancılıkta
ürünlerin çeşitlendirilmesi ve teknolojiye uygun çalışmalar yapılarak kaliteli ürünler yapılması gerektiğini vurguladı. Bir çeşit ürünle ve bir iki baş hayvanla işlerin yapılamayacağına dikkati çeken Ergün, sözlerine şöyle sürdürdü:
''Geçtiğimiz günlerde
Trakya'daydım. Bu
bölge hayvancılık için son derece elverişli iklime ve coğrafyaya sahip. Trakya bölgesi hayvan hastalıklarının ender görülen yerlerinden biridir. Ama buna rağmen hayvancılık konusunda arzu edilen adımı
köylü ve
çiftçi de atmamış. Niye? Ayçiçeği yetiyor. Fiyatlar da iyi,
ayçiçeği bize yeter. Köylümüz ve çiftçimiz 'ayçiçeğinin yanına yeni bir şey daha yapalım daha iyi işler gerçekleştirelim' demeyince hayvancılığı Trakya'da geliştiremedik. Ayçiçeğinin yanına ikinci ürün yanına birde hayvancılık yapmamız lazım.''
-DOGALGAZDAN GÜBRE ÜRETİMİ-
Bakan Ergün,
gübre ve yem
fiyatlarının dünyadaki fiyatlara paralel olarak arttığını ifade etti. Gübrenin
ham petrolden oluştuğuna dikkati çeken Nihat Ergün, şöyle konuştu:
''Ham petrolü ayrıştırıyorsun gübre oluyordu. Bir kısımı benzin, mazot, fuel oil ve
lastik ham maddesi olarak kullanılıyor. Bir kısmı da gübre fabrikalarına geliyor suni gübre oluyor. O da tarımda kullanılıyor. Şimdi neden oluyor gübre?. Doğalgazdan yapılıyor. Doğalgazı evde ve sanayide kullanıyoruz. Gübre fabrikalarına hat verip doğalgaz ayrıştırılarak içerisinden gübre çıkıyor. Doğalgaz ve ham petrol fiyatlarıyla, gübre fiyatları arasında çok yakın bir ilişki meydana çekiyor. O fiyatların yükselmesiyle gübre fiyatlarının yükselmesi arasında doğal bir ilişki var. Bazı fiyatları istesek de aşağı çekme imkanımız olmuyor.''
-YERLİ SÜT TOZU ÜRETİMİ-
Nihat Ergün, gübre, mazot ve süt desteğinin yanı sıra
prim teşvikleri yapılarak hayvancılığın geliştirilmesini sağladıklarını söyledi.
Süte 4 lira olan desteğin 8 liraya çıktığını belirten Ergün, şöyle devam etti:
''Türkiye'de eskiden süt tozu üretimine
destek yoktu. Bugün hayvancılıkta süt merkezi bir konuma sahip olduğu için süt üzerinden hayvancılığı geliştirmek ve korumak mümkün. Çünkü hayvancılığın merkezinde dişi hayvan var. Dişi hayvan yavrulayınca, süt verecek. Dişi yavrularsa onu besiye alarak süt besiciliğinde kullanacaksın. Sağdığın sütü bir şekilde değerlendirmen lazım. Peynir, yoğurt,
ayran olacak veya süt olarak kullanacaksın.
Süt tozu yapılarak daha uzun vadeli sanayide kullanılması sağlanacak. Süt tozu teşvikleri yeniden getirildi. Şimdi süt tozu üretimine teşvik var. Bir de dışarıdan getirilen süt tozu vergileri yükseltildi. Şimdi içeride ki süt tozu dışardan gelen süt tozundan daha avantajlı hale gelmiş oldu. Böylelikle bizim süt üreticimizin sütü, süt tozu üretimine yönelmiş oldu. Bu da süt üreticisinin içerideki korunmasını sağlayacak tedbirlerden bir tanesi oldu.''
Büyük
tüketici kitlesini düşündüklerini vurgulayan Nihat Ergün, şunları kaydetti:
''Hem üreticinin emeğini karşılığını alabilmesi lazım, tüketicinin de bunları çok pahalıya tüketmemesi lazım. Piyasadaki fiyat iki tarafı da tatmin edebilecek şekilde oluşmalıdır. Müdahalelerle oluşmaz kendiliğinden oluşur. Bazen denge kaçıyor bakıyorsunuz piyasada
et fiyatları yükseliyor. Bir yerde bir sorun var o sorun et fiyatlarını aşırı derecede yükselmesine neden oluyor. Hayvan besleyenler için ilk etapta tatmin edici olabilir.
Kesime gönderiyoruz kilosunu 25 lira kestiriyoruz ama öbür taraftan kıyma ve et alan adam da 30-40 liradan aldığı zaman diyor ki 'ne oluyor memlekette'. Canlı hayvan ithalatıyla veya kendi güvenilir bulduğumuz yerlerdeki et kesimini de
kontrol ederek et ithalatını da dengeliyorsunuz. Et ithalatının vergileri de yükseltildi. Bizim et üreticilerini de et kesimin de 1-2 lira oynama meydana geldi. Böyle bir hareketlilik ister istemez oluyor.''
Konuşmanın ardından hayvan üreticisi
Hayri Gürsel, 'İthal et konusu ne olacak'' sorusu üzerine Bakan Ergün, ''O konuyu konuştuk siz geç geldiniz sanırım'' dedi. Bunun üzerine Gürsel salonu tepki göstererek terk etti.
(FER-NEC-GZA)02.06.2011 14:22:35