Sibel Ertürk Kurtoğlu - ''Her kalbin derununda bir gizli sevda durur/Çarptıkça sinelere onulmaz dertler vurur/Aşıkların aklını meçhullere savurur/Bundan böyle meseldir, aşkı
şairler korur/Her kitap aşk mahsulü, her feryad aşkın sesi/Güzel görse tutulur aşıkların nefesi/Mahvolur her hayali, yarım kalır hevesi/Bundan böyle meseldir, aşkı şairler korur''...
Şiirlerini hece ve aruz vezninin ahengiyle yazmakta ısrar eden şair Ekrem Kaftan, yeni kitabı ''Aşkı Şairler Korur'' adlı kitabında yer alan eserleriyle
siyaset, ekonomi ve teknolojinin
egemen olduğu günümüz dünyasında şiirin var olma mücadelesine
destek olmaya çalışıyor.
Şiir dünyasına 1997 yılında ilk şiir kitabı ''Beyaz
Zambak Gölgesinde'' ile adım atan Ekrem Kaftan'ın, 7'nci kitabı ''Aşkı Şairler Korur'', Uyanış Yayınevinden çıktı.
Şiirlerinde önceleri ''
Hilmi Han'', şimdilerde ise ''Kafi'' mahlasını kullanan Ekrem Kaftan, kitabında
Kurban Bayramı arifesinde, Sivas'ta
bedelli askerlik yaptığı dönemde yazdığı şiirler ile annesine, babasına, yarine, sevdiklerine,
Dağlıca şehitlerine, 17
Ağustos depremine, Kudüs'e, Filistin'e yazdığı şiirlerine de de yer verdi.
-''OSMANLI HASRETİ'' ŞİİRİNİ BAŞBAKAN ERDOĞAN'A İTHAF ETTİ-
Ekrem Kaftan'ın hasret,
yalnızlık, aşk ve insanı anlattığı şiirlerinin arasında
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a da ithaf ettiği ''
Osmanlı Hasreti'' adlı şiiri dikkati çekiyor.
Kaftan'ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmalarında sık sık dile getirdiği Türkiye'nin
İslam coğrafyasına kayıtsız kalamayacağı yönündeki sözlerinden etkilenerek kaleme aldığı ''Osmanlı Hasreti'' adlı şiirde, Osmanlı'nın güç ve iktidarı üzerinden Başbakan Erdoğan'a olan hayranlık ve sevgi dile getiriliyor.
Kitabın ön sözünde günümüzde şiir yazmanın lüzumsuz bir zevk olarak kabul edildiğini, kendini şair kabul eden müteşairlerin ise şiir adına kendi iç dünyalarındaki bunalımları,
modern şiir adı altında okutmaya çalıştıklarını belirten Kaftan, şunları kaydetti.
''Bütün olumsuzluklara, şiirin eğitim hayatımızdan sessiz sedasız kovulmaya çalışılmasına inatla biz, klasik şiirden beslenerek, gelecek nesillere bugünün sesini duyurmayı düşündük. Eğer
kıyamet kopmaz ve milletimiz de yüzyıllar sonra da yaşamaya devam ederse, 21. yüzyılda şiir adına ne yazıldığını belki merak eder. Onların bu merakını boşa çıkarmamak adına inatla eski şiirimizin
rüzgarıyla yazmaya devam ediyoruz.
Kitapta yer alan şiirler, hakiki aşk, elem, keder, ıstırap, arayış gibi insana mahsus hislerin coşkusuyla dökülmüştür.''
-''AŞK YERİNİ SOSYAL MESELELERE BIRAKTI''-
Şair Ekrem Kaftan, son şiir kitabı hakkında AA muhabirine yaptığı açıklamada, şiirlerinde klasik üslubu
tercih ederek, hece ve aruzun ahengiyle yazmakta ısrar ettiğini belirterek, modern şiirin, hiçbir zaman klasik şiir seviyesine yükselemeyeceğini, okuyucunun ve özellikle şiir sevenlerin gönlünde iz bırakan eserlerin hece veya aruzla yazılmış şiirler olduğuna inandığını söyledi.
Kaftan, Türkiye'nin özellikle Osmanlı dönemine denk gelen yüzyıllarına bakıldığında; devlet ve milletin kendinden, kültüründen, hayat tarzından emin bir halde sürekli fetihlerle
ülke coğrafyasını genişlettiği dönemlerde, şairlerin sosyal meselelere temas etme ihtiyacı duymadıklarını ifade ederek şöyle konuştu:
''O dönemde şiir gibi, bütün söz sanatlarının tacı olarak kabul edilen bir sanatın ana konusu aşk olagelmiştir. Bütün Osmanlı şairleri, devletin gerileme ve yıkılma sürecine girdiği anlaşılıncaya kadar sürekli aşkı en güzel kelimelerle ve sanatlarla yazmaya çalışmışlardır. Aşk etrafında tasavvuf, din, tarih, hadis,
ayrılık, vuslat gibi soyut kavramlar üzerinde durulmuştur. Klasik dönem şairlerinin, dünyadan ve sosyal meselelerden uzak duruyor görünmesinin asıl sebebi ise milletin sürekli yükseliş süreci içinde olmasıdır. Ne zaman ki devlet ve millet, özellikle
Avrupa karşısında
ekonomik, siyasi, askeri ve
teknik alanda gerilemenin faturasını ağır yenilgilerle ödemeye başladı, o zaman şairler de farklı bir ses ve şiir anlayışıyla haykırma ihtiyacı duymuşlardır. Bu haykırma süreci belki son 10 yıla kadar devam etti. Her siyasi ve ideolojik düşünceden şair, kendi düşünce yapısına göre ülkenin kurtuluşu için yol gösterecek şiirler yazma derdinde oldu.
Ancak, dikkatinizi çekiyor mu bilemiyorum, son yıllarda şiir milletin gündeminden hemen hemen düştü. Türkiye'nin siyaset, ekonomi ve teknolojiden başka bir konu konuşmadığı günümüzde şiirin var olma mücadelesine katılmak istedim. Zira bana göre, milletin ve belki d
e devletin unuttuğu çok önemli bir husus var. Bir milletin hayatından sanatı ve
medeniyet eserleri ortaya koyma gayretini çekip alırsanız olmaz. Bir milleti sadece ekonomi ve teknoloji ile ayakta tutamazsınız.
Milletlerin dillerini yaşatan başta şiirleri olmak üzere yazılı ve sözlü sanat eserleridir. Bir millet dilinin yüzyıllar boyunca kabul ettiği kelimelerden eski, çağ dışı, anlaşılmaz, gereksiz gibi gerekçelerle uzaklaşırsa, kurduğu medeniyetten de uzaklaşması kaçınılmazdır.''
-''BİR MEDENİYETİN KAYBOLAN DİLİYLE YAZMAYA GAYRET EDİYORUM''-
Şair Ekrem Kaftan, şiirin, yüzyıllarca medeniyetin ifade aracı olduğunu vurgulayarak. şöyle devam etti:
''Bu aracı elimizden kaçırınca topyekun bir medeniyeti de elimizden kaçırdık ama bunun farkında değiliz. İşte ben şair olarak, yüzyıllar boyunca insanlığa yalnız
adalet ve iyilik dağıtan bir medeniyetin kaybolan diliyle yazmaya gayret ediyorum. Osmanlı dönemi şairlerinin dilinden çok uzağım. Ben de bu 21. yüzyılın bir insanıyım ve bu yüzyılın dilini günlük hayatımda kullanıyorum. Ancak bu yüzyılın dilindeki fakirliğin, ifade mahrumiyetinin farkında bile değiliz. Ben belki bu farkında olmamayı fark ettirmeye çalışıyorum. 'Aşkı Şairler Korur' isimli kitap benim 7'nci şiir kitabım. Bütün diğer kitaplarımda da ısrarla artık unutulmaya yüz tutmuş, hatta unutulmuş kelimeleri diriltmeye çalışıyorum. Diriltmeye çalıştığım sadece kelimeler de değil. Eskiden okuyanları heyecana gark eden, şaşırtan, hayrete düşüren söyleyişleri bugüne taşımaya çalışıyorum. İnsanların algıları, kültürel yapıları değiştikçe, heyecan duyacakları kelimeler de değişir elbette. Ancak, bugün o kadar basit konularda, basit duygularda heyecan duyuyor ki insanlık, 'Yüzyıllarca dünyaya adalet ve iyilik dağıtan bir milletin çocukları nasıl böylesine olumsuz değişiklik yaşayabilir' diye düşünmeden geçemiyoruz.''
-''BİR MİLLET KAMUSUNU ELİNİN ALTINDA BULUNDURMALI''-
Kitap ile birlikte
küçük bir
sözlük vermeyi de düşündüğünü, ancak bunun okuyucusu hazıra alıştırmak anlamına geleceği için vazgeçtiğini belirten Kaftan, ''Biz, sözlük bakma geleneğini kaybettik. Halbuki, Cemil
Meriç, 'Kamus, namustur' der. Bir millet kamusunu elinin altında bulundurmalı, her vesileyle bakmalı ve her gün yeni kelimelerle, medeniyet inşa eden tuğlalarını çoğaltmalıdır.
Sanat eseri, ölçü, ahenk,
müzik, ses, terennüm demektir. Şiirlerimde bunların olması için elimden gelen gayreti gösterdiğimi belirtmek istiyorum. Hece ve aruzla yazdığım şiirlerin, gerçekten şiire ilgi duyanlar ve anlayanlar tarafından heyecanla okunduğunu ve sevdikleriyle paylaşıldığını görmek, gelecek için ümitlerimi arttırıyor'' diye konuştu.
Kaftan'ın ''Yeryüzü Melekleri'', ''
Kızıl Rüzgar'', ''Üç Siyah Darbe'' adlı romanları, ''Beyaz Zambak Gölgesinde'', ''Gülistanbul'', ''Yaristanbul'', ''Sebebi Sensin'', ''Son
İstanbul Şiirleri'', ''Bad-ı Saba'ya'' adlı şiir kitapları da bulunuyor.
(SBE-KÖS-ZG)12.08.2011 13:00:46