Kırklareli
Sağlık Müdür Vekili Dr. Çiğdem Cerit, ''
Sahura kalkılmaması ve sahurda sadece su içilmesinin zararlı olduğu unutulmamalı'' dedi.
Cerit, yaptığı yazılı açıklamada, bu yıl ramazan ayının sıcak yaz günlerine rastlaması nedeniyle oruç tutanların sağlıklarına daha fazla önem vermeleri,
iftar ve sahur menüleri konusunda daha dikkatli olmaları gerektiği uyarısında bulundu.
Sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak
vücut ısısının artabileceğini,
metabolizmanın bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışacağını belirten Cerit, şunları kaydetti:
''Sıcaklıkların etkisiyle artan terlemeyle birlikte yeterince sıvı alınmazsa su ve mineral kaybı sonucu
bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri yaşanabilmektedir. Su, yaşamamız için elzemdir. Vücuttaki su oranın yeterli düzeyde tutulması hayati önem taşıdığından vücuttan kaybolan miktarda suyun mutlaka alınması zorunludur. Günde ortalama en az 2-2,5 litre su içmeye, bununla birlikte ramazan ayında sıvı ihtiyacını da karşılayacak
ayran, taze sıkılmış
meyve suları,
soda,
sebze sularını sık sık tüketmeye özen gösterilmelidir. Çok sıcak havalarda aşırı beden hareketi yapılması durumunda vücuttan su ve tuz kaybı daha da artar. Bu gibi durumlarda tuzlu ayran içilmesi önerilir. Çocuklar sıvı elektrolit dengesine daha duyarlı oldukları için çok daha dikkatli ve tedbirli davranılmalıdır. Çocuklar su ihtiyaçlarını fark etmeyecekleri ve ifade edemeyecekleri için sık sık kaynatılmış ve soğutulmuş su içirmekte fayda vardır.''
Yeterli ve dengeli beslenmenin ramazan ayında da sürdürülebilmesi için günün oruç tutulmayan bölümünde en az 3 öğünü tamamlamak ve sahur öğününü atlamamak gerektiğini bildiren Cerit, şöyle devam etti:
''Sahura kalkılmaması ve sahurda sadece su içilmesinin zararlı olduğu unutulmamalı. Çünkü bu beslenme tarzı yaklaşık 15-16 saat olan açlığı, ortalama 20 saate çıkarmaktadır. Bu da
açlık kan şekerinin daha
erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine neden olmaktadır. Bu durumun aksine eğer sahur öğünü, ağır yemeklerden oluşursa gece metabolizma hızı düştüğü için yemeklerin yağa dönüşme hızı ve kilo alma riski artmaktadır. Bu nedenle sahura mutlaka kalkılmalı ve sahur yemeğinde süt, yoğurt,
peynir, yumurta gibi
besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı yapılmalı ya da çorba, sebze ve
zeytinyağlı yemeklerden oluşan bir öğün
tercih edilmelidir. Ancak gün içerisinde aşırı acıkma problemi olanların midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktiren kuru fasulye, nohut,
mercimek,
bulgur pilavı gibi yemekleri tüketmesi, aşırı yağlı, tuzlu ve ağır yemekler ile unlu gıdalardan uzak durulması uygundur.''
-RAMAZAN SOFRALARI-
Ramazanın yemek kültürü açısından en bilinen özelliği iftar sofralarındaki çeşitlilik ve bolluk olduğunu ifade eden Cerit, ''İftar sofralarında bir insana yetecek yemeğin 2-3 kat fazlası bulunabilmektedir. İftarda kan şekeri çok düşük olduğundan kısa sürede çok miktarda besin tüketme isteği doğmaktadır. Yapılan en büyük hatalardan birisi de çok hızlı bir şekilde, çok yüksek miktarda besin tüketmektir. Beyin doyma emrini yemekten 15-20 dakika sonra verir. Çok hızlı yemek yendiğinde bu süre zarfında yüksek miktarda, enerjisi yüksek besinler yenilebilir ve bu durum ilerleyen günlerde kilo alımına da zemin hazırlar'' dedi.
-BESLENME ÖNERİLERİ-
Ramazan ayı süresince yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmesi gerektiğine dikkat çeken Cerit, önerilerini şöyle sıraladı:
''Ramazan ayında öğünler, sahur ve iftarda 2 ana öğün ile iftardan sonra 1-1,5 saat arayla olacak şekilde 2 ara öğün şeklinde düzenlenmelidir.
Oruç tutanların mutlaka sahur yapmaları sağlığın korunması açısından önemlidir.
Kafein içeren içecekler yerine de süt, meyve suyu,
ıhlamur ve
kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmelidir. Susama hissi duyulmasa bile iftar ve sahur arasında sık sık su içilmelidir. İftara peynir, domates, zeytin gibi kahvaltılıklar veya çorba gibi hafif yemeklerle başlanılması, 10-15 dakika sonra az yağlı et yemeği, sebze yemeği veya salatayla devam edilmesi uygundur. Yine enerji veren ancak kan şekerini dengeli bir biçimde yükselten besinler,
beyaz ekmek, pirinç pilavı gibi glisemik indeksi yüksek olan gıdalar yerine bulgur pilavı, kepekli ekmek veya kepekli
makarna gibi posalı besinler tercih edilmelidir.
İftarda aşırı şerbetli, yağlı
tatlılar yerine sütlü tatlılar veya meyve tatlıları tercih edilmelidir.
Yemekleri hızlı yemekten kaçınmalı, yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek yenilmelidir. Tek seferde büyük porsiyonlar yerine, iftardan sonra birer saat ara ile her seferinde azar azar
küçük porsiyonlar şeklinde beslenilmelidir. İftar yemeğinden hemen sonra televizyon veya bilgisayar karşısına geçmek, koltukta dinlenmek yerine biraz hareket etmek, kısa mesafeli yürüyüşler yapmak sindirime yardımcı olması açısından yararlı olmaktadır. Ramazan ayında yemeklerin pişirme yöntemleri de çok önemlidir. Özellikle ızgara, haşlama ve fırında yapılan yemekler tercih edilmeli, kavrulmuş, tütsülenmiş ve kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır.
Beslenme düzenindeki değişikliklere bağlı olarak oluşabilecek kabızlığı önlemek için yemeklerde lif oranı yüksek gıdalar kuru baklagiller, kepekli tahıllar, sebzeler ve ara öğünlerde de taze ve kuru meyveler,
ceviz, fındık, badem gibi kuru yemişler tercih edilmelidir.''
(NA-KÖS)26.07.2011 12:50:32