Çukurova Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Babaarslan, her kademede araştırma geliştirme (
Ar-Ge) çalışmalarına ağırlık verip, yeterli kaynak ayırmaları ve teknoloji üretme yolunu
tercih etmeleri gerektiğini söyledi. Babaarslan, "Her şeyin çok çabuk değerini yitirdiği,
ülke gündeminin çok çabuk değiştiği bir ortamda bilim ve teknolojiyle ayakta kalmak istiyorsak, en zor şartlarda dahi bunu önemsemeliyiz." dedi.
Babaarslan,
Anadolu Girişimci İşadamları Derneği (
AGİD) üyelerine "21. Yüzyılda
Sanayi İçin
Bilim,
Teknoloji ve Ar-Ge'nin Önemi" konulu bir
seminer verdi. AGİD toplantı salonunda gerçekleştirilen seminerde konuşan Babaarslan,
2. Dünya Savaşı sonrasında tüketime olan talep patlamasıyla birlikte
firmaların
rekabette öne çıkardıkları unsurun
üretim olduğunu söyledi. Babaarslan, "1960'lar, 'ne üretirsen üret satılır' dönemiydi. Daha sonra artan üretim miktarı ve firma sayılarıyla birlikte rekabet unsuru, 1970'li yıllarda '
maliyet' ile yer değiştirdi. 1980'li yıllara gelindiğinde ise, firmalar ürettikleri mallarda 'kalite' ile rekabet üstünlüğü elde etmenin yollarını aramışlardır. 1990'lı yıllarda ise kalitenin yanında 'hız' ve 'müşteri memnuniyeti' ile rekabet üstünlüğü elde edilmeye çalışılmıştır. Günümüzde katma değeri yüksek ve bilgi içeriği artan
ürünlere doğru bir yönelme olduğunu görüyoruz. 2000'li yıllarda artık 'bilgi' ve 'teknoloji' üstünlüğü ile rekabet dünya genelindeki kalite politikalarını ve firmaların geleceğini belirlemektedir. Günümüzde artık her alanda yenilikçi yaklaşımlar hedeflenmekte ve bilgi yoğun ürün ve teknolojilere ağırlık verilmektedir." şeklinde konuştu.
"TEKNOLOJİ ÜRETEN ÜLKE OLMALIYIZ"
Prof. Dr. Babaarslan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün gelişmiş ülkelerle durumumuzu mukayese ettiğimizde, bizim teknoloji
transfer eden bir ülke, gelişmiş teknoloji ülkelerinin ise teknoloji üreten bir ülke konumunda olduklarını görürüz. Bu bakımdan hazır teknolojiyi alıp kullanma döngüsü sanayimize ve ülkemize pahalıya mal olmaktadır. Bunun için bir an önce teknoloji transfer eden ülke konumundan teknoloji üreten ülke konumuna transfer olmamız gerekmektedir. Bunun için de her kademede Ar-Ge çalışmalarına ağırlık vererek ve yeterli kaynak ayırarak teknoloji üretme yolunu tercih etmemiz zorunlu hale gelmiştir. Artık değişen
tüketici istekleri ve sınırsız bir ürün çeşitliliğine sahip dünya piyasalarında ayakta kalabilmek ve rekabet gücünü koruyabilmek için, çağı yakalamak ve yeni teknolojik ürünler sunmak gereklidir. Bu nedenle bilim, teknoloji ve Ar-Ge çalışmaları hayati önemde bir zorunluluk olarak algılamak ve zaman kaybetmeden ülke gündemine sokmak gerekmektedir."