TBMM Başkanvekili ve
AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün öğrenci olaylarını değerlendirmek üzere
Çankaya Köşkü'ne çağırdığı
Ortadoğu Teknik Üniversitesi (
ODTÜ) öğrencisi Ahmet
Kerem Güler'e yapılan
baskıyı kınadı. Yapılan davranışın çirkin olduğunu belirten Pakdil, "Bütün bu insanları aklı selime çağırmak gerekir." dedi.
Kahramanmaraş'ta çeşitli ziyaretlerde bulunan Pakdil, gündemle ilgili çeşitli değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Gül'ün, Köşk'e davet ettiği konsey başkanları arasında yer alan ODTÜ'lü Ahmet Kerem Güler'in, okulunda bazı gruplarca tehdit edilmesi ve
darp edilmek istenmesini çirkin bir davranış olarak niteleyen Pakdil, "
Türkiye demokratik bir hukuk devleti olma yolunda ciddi adımlar atıyor. Bu hususta her kesimden duyarlı olan insanlar, bu ortamın oluşması için bir gayretin içerisinde bulunuyor. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu öğrenci temsilcilerini Çankaya Köşkü'nde
misafir etti. Onlarla görüş alışverişinde bulundu. Daha sonra da YÖK başkanına bu öğrenci temsilcileriyle ilgili olarak bir kısım imkânların verilmesi, onlarla görüşme imkânının sağlanmasını, gerekirse yer tahsis edilmesini talep etti. Burada bir kısım öğrencilerin yapmış olduğu davranışları bütün bir camiaya mal etmemek gerekir. Türkiye'de ciddi anlamda hazımsız bazı gruplar vardır. Bütün insanların kendileri gibi düşünmesini, yaşamasını, tepki vermesini istiyorlar. Bunun dışında bir olay geliştiği zaman da o insanların üzerine gidiyorlar. Baskı kurmaya gayret ediyorlar." diye konuştu.
ODTÜ'deki öğrencilerin büyük çoğunluğunun da bu işlere karşı olduğuna inandığını aktaran Pakdil, çok ciddi anlamda organize olmuş bir kısım grupların bu öğrencilerin veya diğer bir kısım insanların üzerinde baskı oluşturmaya çalıştığının altını çizdi.
Mahalle baskısının olumlu bir davranış biçimi olmadığını vurgulayan Pakdil, şöyle devam etti: "Türkiye'nin en güzide üniversitelerinden birisinde, bir devlet başkanının çağrısı üzerine Köşk'e gitmiş bir insana baskı yapıp, onu istifaya zorlama veya başka bir kısım darp edici fiziki müdahalelerde bulunmaya teşebbüs etmek son derece çirkin bir davranıştır. Basından okuduğumuz kadarıyla da oradaki yöneticilerin,
emniyet güçlerinin gerekli tedbirleri almasıyla nahoş olabilecek bir olay önlenmiş olmaktadır. Bütün bu insanları aklı selime çağırmak gerekir. İnanıyoruz ki bu insanların sayısı Türkiye'de son derece sınırlıdır. Ama değişik yerlerde, bu insanları görmek mümkündür.
Fotoğraf karelerine değişik yerlerde yansıyorlar ve ülkenin bu anlamda huzurunu bozacak davranışlara, ilgili kişilerin ve yetkili kurumların da müsaade etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Böyle bir olayı kınıyorum. Bu davranış hiç şık olmamıştır." şeklinde konuştu.
"YARGIDAKİ KAOSU HÜKÜMETİN SORUMLULUĞU NOKTASINA YIKMAK SAĞLIKLI BİR DAVRANIŞ OLMAZ"
Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 102'nci maddesinden dolayı gerçekleştirilen
tahliyeler ve bu tahliyeler sonrasında yaşanan krizle ilgili açıklamada bulunan Pakdil, "2010 yılının sonu itibariyle bu CMK'nın yürürlüğe gireceğini herkes biliyordu. Bu hususta görüşülmekte olan,
Yargıtay'ın önüne gelen şeyler var. Yerel mahkemelerin, birinci derece mahkemelerin vermiş olduğu kararlar var. Nihayetinde hukuk herkese uygulanacaktır. Böyle bir yapı vardır. Şu anda mesela bir kısım ağır ceza mahkemelerinin yapmış olduğu yorumlar ve kararlar var. Bu kararlar, daha öncesinde de aynı şekilde gündeme geldiğinde alınabilirdi veya bu çok acil olan, Türkiye'nin çok önemli olan bir kısım meseleleri ihtiva eden bu dosyaları öne alma, değerlendirme imkânı olabilirdi. Her birimiz ister ilk derece mahkemelerinin, ister
Yargıtay'ın bu hususta bir an önce karar vermesi gerekir. Çünkü bunlar, toplumda çok büyük yankı yapan dosyalar. Çeşitli suçlarla suçlanan, yerel mahkemelerin karar verdiği ama Yargıtay'ın karar vereceği dosyalar bunlar. Yargıtay bunları bozabilir, tekrar görüşülmesi için iade edebilir. Onayabilir. Başka bir şekilde
beraat ettirebilir. Ama bu tamamen Yargıtay'ın verebileceği bir karardır. Bu husustaki kararlarda
ümit ediyoruz ki bundan sonra
ders alarak,
seri bir şekilde davranılır. Davranılması da uygun olur." ifadelerini kullandı.
Toplumun bu husustaki hassasiyetlerine dikkat çeken Pakdil, süreç uzadıkça, toplumun bu husustaki tepkisinin de arttığını ifade etti. Pakdil, şöyle konuştu: "Ben ümit ediyorum ki bu olaylarla ilgili Yargıtayımız, diğer bütün kurumlarımız gerekli dersi o anlam içerisinde almışlardır.
Hükümetin sorumluluğu noktasına yıkmak çok sağlıklı bir davranış olmaz. Nihayetinde bu kararı verenler de yargı mensuplarının kendisidir.
Bağımsız yargı karar veriyor. İster ilk derece mahkemelerindekiler olsun, ister Yargıtay'da görevli olanlar olsun. Onlar bu kararı veriyorlar ve kendi kararları uygulanıyor."
"AK PARTİ OYLARINI DÜZENLİ OLARAK ARTIRIYOR"
Haziran ayında gerçekleştirilecek seçimlerle ilgili görüşlerini de açıklayan Pakdil, AK Parti'nin oylarını düzenli olarak artırdığını söyledi. Seçimlerin sonunda, güçlü bir şekilde tek parti iktidarının ortaya çıkacağını kaydeden Pakdil, "Türk millerinin bu hususta istikrara, güvene ve yapılan hizmetlerin karşılığında oy vereceğine, değerlendirmesini o yönde yapacağını ümit ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu. AK Parti'nin kendi yaptıklarını ve yapacaklarını bugüne kadar topluma iyi bir şekilde anlattığını belirten Pakdil, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugünden sonra da anlatırsa milletimizin buna cevabı sandıkta
evet olacaktır. Başka insanların, kendilerince kusur kabul ettikleri davranışları üzerinden veya olmayan bir
takım şeyler üzerinden
siyaset yapmaya bu milletin
prim vereceğini zannetmiyorum. 2011 seçimlerinde Türkiye için istikrarlı ve güvenli bir hükümetin çıkacağına inanıyorum. Bu hükümet de AK Parti hükümeti olacaktır."