Organik bal üreticileri
Kaçkar dağlarının dünyaca meşhur balını üretmek için adeta
Survivor hayatı yaşıyor. Tamamen organik balı üretmek için adeta
modern hayattan kopan balcılar, hayatlarını şehirden kilometrelerce uzak, dağlarda geçiriyor.
Cep telefonun dahi çekmediği bölgelerde
üretim yapan organik bal üreticileri, arıları
egzoz gazından etkilenmesin diye üretim yerine at ya da
eşek sırtında geliyor. Üretim için Kaçkar dağlarının en zorlu
yaşam şartlarına direnen balcıların en büyük şikayeti ise
sahte bal üreticileri. Zor
doğa şartlarına rağmen üretilen sertifikalı organik balın piyasada çok sayıda taklidi bulunmasından yakınan arıcılar, bakanlığın sıkı denetim yapmasını istiyor.
Bin bir derde
şifa olarak kabul edilen organik bala ilgi her geçen gün artıyor. Kaçkar dağlarında 10 yıldır organik bal üretimi yapan Remzi Özbay,
doğal diyerek piyasada satılan balların dikkatli incelenmesi uyarısı yapıyor. Piyasada bilgi kirliliği ve haksız
rekabet bulunduğunu ifade eden Özbay, ''Gerçek bal üretmek için adeta Survivor hayatı yaşıyoruz. Bal üretirken koordinatlarımıza kadar
kontrol ediliyoruz. Denetim elemanları dağlarda bizi bulmak için GPS cihazı kullanıyor.
Kovanlarımız, yerleşim yerlerine en az 40 km uzaklıkta bulunuyor. Arılar egzozdan etkilenmesin diye
araba yerine at eşek sırtında
ulaşım sağlıyoruz. Kovanların olduğu yerde cep telefonu bile çekmiyor. Amerika'dan, Avusturya'ya, Japonya'dar Rusya'ya kadar dünyanın her yerinden talep aldıklarını belirten Özbay, "Fakat şehrin en işlek caddelerinde Kaçkar balı diye sahte ballar satılıyor. Kaçkarlardaki kovan sayısı ortada. Bu arıdan o kadar bal çıkması imkansız.'' şeklinde konuştu.
Sahte bal üreticilerinden yakınan Özbay, "Gözümüzün içine baka baka Kaçkar Bal diye
şeker şurubundan üretilen bal veya toplama balları satıyorlar. 10 liraya aldıkları balı organik diye 100 liraya satanlar var. Bazı sezonlar daha kovandan çıkmadan satılmasına rağmen piyasada üretimin 5-10 katı fazla bal var. Maalesef yasalar üreticiyi korumak yerine sahteciliği
teşvik ediyor. Düzgün iş yapan üreticiler haksız rekabete uğruyor. Her
ürüne doğal, organik deyip rahatça satabiliyorlar. Vatandaş bal alırken sertifikasını, üretim coğrafyasını öğrensin. Şifa ararken sağlığınızdan olmayın." dedi.
ÜNÜ SINIRLARI AŞTI SAHTECİLERİ AŞAMADI
Gerçek doğal balı üretmek için geleneksel kara kovanları
ağaç dallarına,
kaya kovuklarına, dere kenarlarına yerleştirdiklerini anlatan Özbay, "Dünyanın ender zengin bitki örtüsüne sahip bir bölgede
arıcılık yapıyoruz. Biz doğaya en
küçük müdahalede bulunmadan arıların bal üretmesini bekliyoruz. Asla arıların işlerine karışmıyoruz. Bu yüzden yıllık en fazla 5 ile 7 ton arasında bal alabiliyoruz. Eğer arılara şeker şurubu verirseniz daha çok üretim olur fakat bu doğaya aykırı." şeklinde konuştu.
Bal üretiminde iki tür
sahtekarlık bulunduğunu vurgulayan Özbay şöyle konuştu: "Birincisi; ilk baharda, daha fazla bal elde etmek için arılara şekerli
şurup verilir. Bu şurubu arılar emerek sindirim sisteminden geçirir ve petek gözlerine doldurur. Elde edilen bal
teknik olarak bir arı ürünüdür, fakat gerçek bal değildir. İkinci sahtekarlık ise; piyasada çok fazla bal benzeri ürün olmakla birlikte fabrikalarda mısır ya da şeker pancarından üretilen ticari glikozun içine polen, renklendirici ve esanslar katılarak bal diye etiketlenip satılmaktadır. Bu tür bal, piyasada oldukça yaygın ve gerçek bala göre fiyatı neredeyse yarı yarıyadır.'' ifadelerini kullandı.
Yurt dışında çok sayıda ülkeye bal gönderdiklerini fakat üretimleri sınırlı olduğu için taleplere yetişemediklerini anlatan Özbay sözlerini şöyle tamamladı: "Türkiye'nin ve dünyanın sayılı perakende mağazalarında organik ürün köşelerinde Kaçkar Bal satılıyor. İç talebe
cevap vermek adına ihracatı sınırlı tutuyoruz. ABD ve Japonya'dan yıllık 15 ton bal talebi var, fakat en fazla 100 kilo verebiliriz dedik."