Muş
Baro Başkanı Avukat Sabahattin
Göçmen,
Türkiye'de yaşayan
Kürtlerin,
Kuzey Irak'taki
Kürtler gibi çok ayrıksı bir durum arz etmediğini, Türkiye'deki Kürt ve Türklerin içselleştiğini söyledi.
Muş Küçük
Millet Meclisi (KMM) tarafından düzenlenen panelde '
demokratik özerklik' tartışıldı.
Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeynep Gambetti ve Muş
Baro Başkanı Avukat Sabahattin Göçmen Zümrüt Otel'de düzenlenen panele konuşmacı olarak katıldı. BDP İl Başkanı Nimet Sezgin ve çok sayıda
sivil toplum kuruluşu temsilcisi ise paneli takip etti.
'Merkezi ve Yerel Yönetim İlişkisi' üzerine konuşan Av. Sabahattin Göçmen,
Kürt sorununun herkesi ilgilendiren bir sorun olduğunu belirtti. Göçmen, "Bu sorun sadece bizlerin değil Türkiye'nin sorunudur. Türkiye
Cumhuriyeti ilk kuruluş aşamasında iki sorunu kapattı. Bunlardan birisi din sorunu, diğeri ise Kürt sorunuydu. Türkiye bu iki temel sorunu niçin ıskaladı? Oysa biz Türkiye'yi çok uluslu bir devletten
miras aldık. İnsanlar kendi inançlarını özgürce yaşayamadıkları için sorunlar ortaya çaktı. Devlet hep bunu ıskaladı ama zamanla farklı yöntemlerle insanlar kendi inançlarını yaşamaya başladı, cemaatleştiler ve kendilerini ifade etmeye çalıştılar." dedi.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (
AK Parti) Türkiye'de birinci parti olarak çıkmasını taşranın merkeze akması olarak gördüğünü dile getiren Göçmen, sözlerini şöyle sürdürdü: "AK Parti, var olan düzenle barışmayı gerçekleştirdi. Yani AK Parti bu
sistem içerisinde büyüyerek hükümet olmayı ve barışmayı sağladı. AK Parti bunu yaparken de İslami ritüelleri kimliği ile birlikte yaşadı. Biliyorsunuz bugün
Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül'ün eşi türbanlıdır. Cumhuriyet dönemine baktığınız zaman eşi türbanlı bir kişinin
Çankaya köşküne çıkması mümkün değildi. Ama
halk adeta ortak bir konsensüsle 'ben seni Çankaya'ya taşıyacağım' dedi ve taşıdı."
'KÜRT SORUNU HALA DEVAM EDİYOR'
Göçmen şöyle konuştu: "Kürt sorunu hala devam ediyor ve biz hala tartışıyoruz. Biz Kuzey Irak'taki Kürtler gibi çok ayrıksı bir durum arz etmiyoruz. Biz daha içselleşmişiz. Dolayısıyla Kürt siyasal aktörlerinin çoğu Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte yaşamayı deklare etti. Bunu Dünyaya ve Türkiye kamuoyuna deklare ettiler. Biz
bölge insanı olarak tekrar bu trajedileri yaşamamak için uyum içerisinde
modern, çağdaş ve daha ileri evrensel hukuk ölçüleriyle bezenmiş bir devlette varız. Kürtler çok büyük bir kolektif yekuna sahipler, dilleri var. Dolayısıyla çok ciddi
ekonomik sorunları var. Devletin merkezi sistemi içerisindeki hantallığı ile buradaki yerel sorunlarımız çok ciddi bir çatışma yaşıyor."
GAMBETTİ: DÜNYADA 190 ÜLKEDE ÖZERK BÖLGE VAR
Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeynep Gambetti ise demokratik özerkliğin farklı bir
siyaset inşa etmek olduğunu, başka bir demokrasiye geçmenin kolay olmadığını vurguladı. Dünyada 190
ülkede özerk bölge olduğunu anımsatan Gambetti, şunları söyledi: "Çin,
Sudan, Latin
Amerika ve Avrupa'nın bazı ülkelerinde özerk olarak yönetilen bölgeler var. Özerkliğin hukuki
açılımı sadece bazı yetkilerin merkezi
yönetimden alınıp özerk olan bölgeye devredilmesi demektir. Ama özerk olan bölgede alınacak olan kararların daha demokratik olacağının garantisi yoktur. Demokratik özerklik dediğimiz zaman başka bir şey anlamamız gerekiyor. Demokratik özerklik benim anladığım kadarıyla farklı bir siyaset inşa etmektir. Farklı bir siyaset ise alışa geldiğimiz devlet anlayışından, yönetimden ve halk adına vekillerin konuştuğu demokrasiden başka bir demokrasiye geçmektir. Başka bir demokrasiye geçmek dile kolay çünkü çok fazla alanı birden dönüştürmeyi gerektiriyor. Türkiye'nin federasyon ve özerk bölge meselesinin bölünme düşüncelerinden ötürü olduğunu düşünmüyorum.
Özerklik meselesi Türkiye'de çok yeni bir meseledir. Şimdi federasyonun hukuksal yapısı ayrıdır, özerk bölgenin hukuksal yapısı ayrıdır. Biz Türkiye olarak federasyonu birtakım düşünceler ve bölünme sorunlarından dolayı düşünmüyoruz. İlk elden o opsiyonu elimizin tersi ile itiyoruz. Tabii ki dünyada federasyonla yönetilen ülke sayısı daha fazladır. Federal ülke sayısı merkezi hükümet ile yönetilen ülke sayısından daha fazladır. Özerlik meselesi Türkiye'de çok yeni bir mesele ama
yerel yönetimler bu konuyu epeydir konuşuyor. Dikkat ederseniz bu işin ilkesi hep halkın yönetime nasıl katarız olmuştur. Yani yöneticiler ile yönetilenler arasındaki mesafe kapatılmak istenilmektedir."
Panel soru
cevap bölümünün ardından sona erdi.