Madde bağımlılığı tedavisine gelen her 2 kişiden 1'i eroin kullanıcısı (Özel)

Madde bağımlılığı tedavisine gelen her 2 kişiden 1'i eroin kullanıcısı (Özel)

Türkiye'de uyuşturucu madde kullanım yaşı her yıl düşerken eroin kullanımında da artış olduğu belirlendi. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi'nin (TUBİM) 'Türkiye Uyuşturucu 2010 Raporu'na göre madde bağımlılığı tedavisine gelen her 2 kişiden 1'i eroin kullanıyor. Tedavi görenlerin yaş ortalamasında en küçük kişinin yaşı 11, en büyük kişinin yaşı 65 olarak belirlendi. Tedavi gören şahısların ilk kullanım yaşı ortalaması 21,56 olarak bulundu. Rapora göre 2009 yılında tedavi merkezlerinde yatarak 2 bin 594 kişi; ayakta tedavi görenlerin sayısı 107 bin 178 kişi. En fazla tedavi İstanbul ve İzmir'de, en az tedavi Kayseri ve Diyarbakır'da gerçekleşti. 2008 yılında ayakta 65 bin 148, yatarak 2 bin 145 kişi; 2009 yılında ayakta 107 bin 178; yatarak 2 bin 549 kişi tedavi gördü. 2009 yılında tüm tedavi merkezlerinde ayakta tedavi edilen hasta temas sayısı 107 bin 178. Hastaların yüzde 55,75'i Bakırköy AMATEM ve ÇEMATEM'e başvurdu. Yine Özel Balıklı Rum Hastanesi'ne de 5 bin 733 kişi müracaat etti. Bu sayı, tüm ayakta tedavi merkezlerine gelen başvuruların yüzde 5,35'ini oluşturuyor. İLK KEZ BAŞVURANLARIN SAYISINDA ARTIŞ OLDU 2008-2009 yıllarında AMATEM Polikliniğine ayakta tedavi olmak için ilk kez başvuran hasta sayısı 2008'de 2 bin 164 hasta kişi iken, 2009'da bu sayı 2 bin 652'ye çıktı. Bir yıl öncesine göre 488 kişinin daha fazla başvuruda bulunmasıyla yüzde 22,55'lik bir artış görüldü. Yine aynı şekilde 2008-2009 yılları arasında denetimli serbestlik polikliniğine ayakta tedavi olmak için ilk kez başvuran hasta sayısı 2008'de 2 bin 310 kişi iken, 2009'da yüzde 62,72'lik bir artışla 3 bin 759 kişiye çıktı. AMATEM ve denetimli serbestlik polikliniğinden her ikisine 2008 yılında 4 bin 474 kişi başvururken 2009 yılında bu sayı yüzde 43,29'luk bir artışla 6 bin 411 kişiye ulaştı. Tedavi merkezlerine başvuranların yüzde 57,05'i önceden tedavi gördüğünü, yüzde 41,79'u daha önce hiç tedavi görmediğini belirtirken; yüzde 1,16'sının ise durumu bilinmiyor. İlk tedavi için başvuranların yüzde 91,89'u erkek yüzde 6,48'ini kadınlar oluşturuyor. Geri kalanların cinsiyeti konusunda bilgi mevcut değil. Önceden tedavi görmüş olanların cinsiyet dağılımında da yine erkekler birinci sırada yer alıyor. 2008 yılında daha önce tedavi alan kişilerin oranı yüzde 45,78 iken, hiç tedavi görmemiş kişilerin oranı ise yüde 52,54. 2008-2009 yıllarındaki oranları karşılaştırıldığında yüzde 4,51 oranında bir artış yaşandı. Önceden tedavi gören (eski) hastaların oranında ise bir yıl öncesi ile karşılaştırıldığında bu oranda yüzde 3,99'luk bir düşüş gösterdi. DENETİM SERBESTLİK İLK BAŞVURANLARIN SAYISINI ARTIRDI 2004-2005 yıllarında elde edilen verilere bakıldığında önceden tedavi gören hastaların oranları fazla iken 2006 yılında denetimli serbestlik uygulamalarına başlanması nedeniyle tedaviye ilk başvuranların sayısında ciddi bir artış oldu. Daha sonraki yıllarda da bu artışın aynı şekilde devam ettiği görüldü. Son yıllardaki hasta profi li bu açıdan değerlendirildiğinde ilk kez tedavi alan hastaların (yeni hastalar), daha önce tedavi alanlara göre (eski hastalar) yeni hasta oranında belirgin bir artış oldu. Raporda bu artışın 'tedavi olma konusunda toplumdaki bilinç düzeyinin artmasından ve denetimli serbestlik uygulamalarından kaynaklandığı' olarak belirtiliyor. EN KÜÇÜK KİŞİNİN YAŞI 11 2009 yılında tedavi görenlerin yaş ortalaması 28,61 olarak bulundu. En küçük kişinin yaşı 11, en büyük kişinin yaşı 65 olarak belirlendi. Yaş gruplarına göre sınıflandırma yapıldığında sırasıyla 25-29 yaş aralığında yüzde 22,90 ilk sırada, 20-24 yaş aralığındaki yüzde 18,93 ikinci sırada, 30-34 yaş aralığındaki yüzde 17,77 de üçüncü sırada bulunuyor. 15-19 yaş aralığında yüzde 16,77 tedavi sıralamasında dördüncü sırada yer alıyor. Yaş grupları açısından 20-34 yaş aralığındaki kişiler, tüm tedavi görenlerin yüzde 58,60'ını oluşturuyor. 15 yaş altında tedavi olan hastalara bakıldığında ise yüzde 1,04 tedavi alıyor. 2009 yılı verilerine göre tedavi gören şahısların yüzde 65,2 oranında ilk ve ortaokul mezunu, hiç okula gitmemiş kişi sayısı ise 51'dir ve bu oran tedaviye başvuranların yüzde 2'sini oluşturuyor. Sırasıyla yüzde 23,97 lise mezunu, yüzde 5,28 yüksek okul mezunu, yüzde 3,54'ünün ise eğitim durumları hakkında bilgi yok. Tedaviye alınan şahısların eğitim durumunun yıllara göre profiline bakıldığında, ilkokul mezunları arasında madde kullanımı birinci sırayı alıyor. İŞSİZLER İLK SIRADA Kişilerin iş durumlarına göre ilk sırayı yüzde 66,31 ile işsizler alıyor. Bu kişilerin kaçının madde kullanımı nedeniyle iş gücünü kaybettiği ve kaçının işsiz olmaları nedeniyle madde kullanımına başladıkları bilinmiyor. Düzenli geliri olan yüzde 24,98, öğrenci yüzde 2,89 ve emekli yüzde 0,93 olarak sıralanıyor. Son üç yıl içinde tedavi alan hastaların iş durumu açısından yıllara göre profilleri değerlendirildiğinde ise işsiz kişilerin oranının ilk sırada yer aldığı ve her yıl artarak (2007 yüzde 60,07, 2008 yüzde 63,45 ve 2009 yüzde 66,31) yükseldiği görülüyor. Yaşam biçimine göre de yüzde 86'sı ebeveyn-ailesi ile yalnız yüzde 8 ve yüzde 1,1 ise arkadaşı ile yaşıyor. Yüzde 0,8 bir kurumda, yüzde 0,3 evsiz olduğu ve sokakta yaşadığı belirlendi. Tedaviye gönderen birimlere göre bakıldığında başvuranların yüzde 64,14'ü kendi isteği ile yüzde 21,93'ü aile-arkadaş tavsiyesi ile gelirken; yüzde 9,14'ü diğer nedenlerle geliyor. Yüzde 3,04'ü mahkeme, denetimli serbestlik ve savcılıklardan gönderiliyor. 2009 yılında tedavi gören şahısların gönderildiği birimlere göre 2008'de kendi isteği ile tedaviye başvuranların oranı yüzde 56,9, 2009 yılı için kendi isteği ile tedaviye başvuranların oranı yüzde 64,1 oldu. Artış oranı yüzde 7,2 olarak gerçekleşti. Yine aile-arkadaş tavsiyesi ile gelenlerin oranı 2008 yılı verilerine göre yüzde 31 iken bu oran 2009'da yüzde 21,93'e gerilediği ve yüzde 9,27'lik bir azalma oldu. EROİN KULLANICISI ARTIYOR 2009 yılında yatarak tedavi olan kişilerin kullandıkları madde türüne göre profillerine bakıldığında ise yüzde 58,21'nin en çok opiat kullandığı; bunun da yüzde 56,67'sinin eroin kullanımı olduğu görüldü. Bunu yüzde 25,64 oran ile esrar izledi. Üçüncü sırada yüzde 10,1 oranında uçucu madde kullananlar geliyor. Sırasıyla yüzde 2,27 kokain, yüzde 1,73 benzodiazepin, yüzde 1,27 ecstasy ve yüzde 0,77 ile diğer maddelerin kullanıldığı görüldü. 2008 yılı verileri ile karşılaştırıldığında eroin kullanımındaki artış devam ediyor. Yine 2008 yılında olduğu gibi tedaviye gelen her 2 kişiden 1'inin eroin kullanıcısı olduğu ortaya çıktı. Sıklık sırasına göre yüzde 36,93 koklama, yüzde 28,1 sigara gibi, yüzde 24,59 enjeksiyon, yüzde 6,39 yeme-içme yöntemini kullandığını belirtirken, yüzde 3,97 ise kullanım yöntemi bilinmiyor. Tedavi gören şahısların ilk kullanım yaşı ortalaması 21,56 olarak bulundu. 2004-2009 yılları arasında bu aralığın 21-22 yaşları arasında seyrettiği ve büyük bir değişiklik göstermediği tespit edildi. TEDAVİ MERKEZLERİNDEKİ EN ÖNEMLİ SORUN, YETERLİ PERSONELİN OLMAMASI Türkiye'de madde bağımlılığı tedavisi, Sağlık Bakanlığı bünyesinde hizmet veren devlet hastanelerinin AMATEM ve psikiyatri kliniklerinde ya da üniversitelere bağlı olarak hizmet sunan tıp fakültesi hastanelerinin tedavi birimlerinde, kamu-üniversite ortaklığında ve ayrıca özel sektörde yapılıyor. Madde bağımlılığı tedavisi ayaktan ya da yatarak yapılıyor. Tedavi giderleri ise genel sağlık sigortası kapsamında. Bünyesinde Uzmanlaşmış tedavi merkezi bulunan Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastaneler AMATEM 13; üniversite hastaneleri 6; uzmanlaşmış tedavi uygulayan Kamu-Üniversite-STK ortaklığındaki merkezler 2 ve tedavi merkezi bulunan özel hastane 1. Bu merkezlerin yatak kapasitesi 2008 yılında 495, 2009 yılında 509 oldu. Tedavi merkezleri ile ilgili en önemli sorun, bu merkezlerde çalışabilecek yeterli personelin (hekim, psikolog ve hemşire gibi) sağlanamaması. Türkiye genelinde psikiyatri uzmanının sayıca istenilen düzeyde olmamasının yanında, sorunlu alan olarak kabul edilen bağımlılık tedavisi alanı da psikiyatri uzmanlarınca tercih edilmediğinden, bağımlılık alanında çalışan sağlık personeli sayısında yetersizlik ortaya çıkıyor. Sağlık Bakanlığı, merkezlerde çalışan personelin özlük haklarında düzenleme yaparak bu merkezlerde çalışabilecek gönüllü personel bulunması konusunda çalışmalarına devam ediyor.
<< Önceki Haber Madde bağımlılığı tedavisine gelen her 2 kişiden... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER