Lüleburgaz Sağlık Grup Başkanı Dr.
Önder Porsuk, ''Yapılan çalışmalar, Türkiye'deki tularemi (tavşan ateşi veya avcı
hastalığı olarak da bilinir) salgınlarının su kaynaklı olduğunu göstermiştir'' dedi.
Porsuk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ülkemizde ilk tularemi salgınının 1936 yılında Lüleburgaz'dan bildirildiğini, sonraki yıllarda da farklı bölgelerden tek tek vakalar ve
küçük noktasal salgın ihbarları yapıldığını söyledi.
Lüleburgaz'da başlayan tularemi salgının en büyüğünün 1953 yılında Antalya'da yaşandığını belirten Porsuk, ''Bu salgından 35 yıl sonra 1988 yılında
Bursa ilinde bir salgın saptanmasıyla tularemi ülkemizde tekrar gündeme gelmiştir. 1988'den günümüze kadar
Marmara Bölgesi civarında çok sayıda olgu saptanmıştır'' şeklinde konuştu.
Tularemi'nin Francisella Tularensis adlı bakteri tarafından oluşturulduğunu kaydeden Porsuk, hastalığın insanlarda ve
hayvanlarda görüldüğünü ifade etti.
Hastalığın insanlara genel olarak fare, tavşan, gibi kemirici hayvanlarla direkt temas sonucu veya bu hayvanların dışkı ve
idrar çıktılarıyla kirlenmiş olan
gıdaların yenilmesi veya suyun içilmesi ile bulaşabildiğini dile getiren Porsuk, ''Yine vahşi kuşlar, keneler ve çeşitli böcekler de hastalığı taşıyabilir ve bulaştırabilir. Özellikle kırsal alanda kemiricilerin dışkı, idrar gibi atıklarıyla kirlenmiş saman, ot ve tahılların hasadı esnasında çıkan tozlarla bulaşabilir. Ayrıca tahıl depolarında çalışanların tozları soluması sonucu solunum yoluyla da bulaşabilir. Bugüne kadar insandan insana bulaşma tespit edilmemiştir. Bu nedenle, hasta ile temas edilmesi veya aynı ortamda bulunulması hastalık bulaşma riski oluşturmamaktadır. Yapılan çalışmalar ülkemizdeki tularemi salgınlarının su kaynaklı olduğunu göstermiştir'' dedi.
-KİMLER RİSK ALTINDADIR-
Avcılar, kasaplar, aşçılar gibi hastalık
taşıma riski olan hayvanların etiyle temas etme ihtimali yüksek olan meslek gruplarında çalışanların tularemi açısından riskli olduğunu vurgulayan Porsuk, şöyle dedi:
''Bu tip bulaşma genellikle çıplak eldeki yaralar, çatlaklardan olmaktadır.
Tahıllar, saman gibi fare dışkısıyla kirlenmiş malzemelerle çalışan köylüler ve çiftçiler gibi insanlar da risk altındadır. Bu insanlara bulaşma, havalanan tozların solunmasıyla olabilmektedir. Hastalığın bulaşması açısından riskli bir diğer grup ise kırsal alanda yaşayan ev hanımlarıdır. Bu insanlara bulaşma kirlenmiş sularla veya fare dışkıları karışmış tozlarla olabilmektedir. Son olarak hastalığın görüldüğü bölgeye
seyahat edenler ve tularemi hastalarından alınmış kanlara tahlil yapan laboratuar personelinde laboratuvar kazaları nedeniyle görülebilmektedir.''
-HASTALIĞIN BULGULARI-
Hastalığın,
baş ağrısı,
halsizlik,
kas ağrısı, ateş, boyunda şişlik,
boğaz ağrısı, titreme gibi bulgularla kendisini gösterdiğini dile getiren Porsuk, hastalık belirtileri görülen kişilerin
vakit kaybetmeden
aile hekimleri başvurmaları gerektiğini söyledi.
Aile hekiminin tularemi hastalığından şüphelendiği takdirde hastayı
enfeksiyon hastalıkları uzmanına yönlendireceğini kaydeden Porsuk, ''Tularemi, hekim kontrolüyle uygun sürede ve uygun miktarda kullanılacak antibiyotik
tedavisi ile tamamen düzelen bir hastalıktır. Tedavi edilmezse uzun süren zorlu bir hastalık süreci ve istenmeyen sonuçlar olabilir'' diye konuştu.
-HASTALIKTAN KORUNMAK-
Hastalıktan korunmak için açık su kaynaklarının kullanılmaması gerektiğine dikkat çeken Porsuk, şöyle devam etti:
''
İçme suyu depoları fare gibi hayvanların içine giremeyeceği şekilde korunmalıdır. Temizliğinden emin olunamayan sular kaynatılmadan kesinlikle içilmemeli ve dezenfekte edilmeden kullanılmamalıdır. Hayvan dışkıları bulaşan gıdalar tüketilmemelidir. Gıda saklanan yerlere fare, sıçan gibi kemiricilerin girişleri önlenmelidir. Avcılık yoluyla avlanan yabani hayvanların etlerine, yüzülmüş derilerine çıplak elle dokunulmamalı, etleri iyice pişirilmeden tüketilmemelidir. Hayvan leşlerine çıplak elle dokunulmamalı, uygun bir şekilde gömülmelidir. Sebze ve meyvelerin iyi yıkanması gerekir. Ölü hayvanlarla temas gerekiyorsa,
eldiven,
maske ve
gözlük kullanılmalıdır. Su kaynakları düzenli olarak usulüne uygun klorlanmalıdır.''
(TLG-NA-DÜR)01.06.2011 16:55:42