Diyanet İşleri Başkanlığı,
Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin ana başlığını 'Hz. Peygamber ve Merhamet Eğitimi' olarak belirledi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr.
Mehmet Görmez, Mevlid
Kandili mesajı yayınladı. Prof. Görmez, 14
Şubat Pazartesi'yi Salı'ya bağlayan gece, bütün alemlere gönderilen en son rahmet elçisi Peygamber
Efendimiz Muhammed Mustafa'nın (sav), hicri takvimle
Mevlid Kandilinin idrak edileceğini dile getirdi. Görmez, kandilin bütün insanlığın yüreğinde muhtaç olunan manevi ışığa dönüşmesini Allah'tan niyaz etti. Kandilin, ülkeye, millete ve bütün insanlığa huzur ve bereket getirmesini temenni eden Görmez, Peygamberimiz'i (sav) anlatan en güzel kavramın rahmet olduğunu vurguladı.
Kur'an-ı Kerim'de, Resul-i Ekrem'e (sav) hitaben: "Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." ayetini hatırlatan Görmez, Peygamberimiz'in (sav) de kendisinin rahmet
peygamberi olduğunu ve bu rahmeti yeryüzünde
egemen kılmak için her türlü sıkıntı ve meşakkate katlanmaya razı olduğunu vurguladı.
Bugün Hz.Peygamber'in (sav), merhamet etmeye ve müsamaha göstermeye yönelik insanlığa sunduğu zengin mirastan yararlanmak ve sosyal yapıda aksayan unsurların çözümünde bu dinamik değeri harekete geçirmek gerektiğini ifade eden Görmez, "Bu hareket,
küçük yaşta minik omuzlarına hayatın tüm yükünün yüklendiği ve istismara açık çocukların gözetilmesini, her yaşta ve sosyal tabakada
mağdur insanların insanlık onuruna yakışan bir şekilde saygınlıklarını yeniden kazanmasını ya da son zamanlarda artış gösteren ve hepimizi insanlığımızdan utandıran töre, şiddet,
rant ve değişik gerekçelerle suiistimal edilen kadınların korunmasını ve çeşitli sıkıntılara maruz kalmış tüm insanların durumlarının iyileştirilmesini içine alacak bir merhamet seferberliğine dönüşebilir. Bu çerçevede, bir merhamet eğitimi ve merhamet kültürü seferberliğine muhtacız." dedi.
"BENCİLLİK VE ŞİDDET İNSANLARI MUTSUZLUĞA MAHKUM EDİYOR"
Prof. Görmez,
Peygamber Efendimiz'in (sav), bize öğrettiği merhametin içimizde bir yerlerde sönmeye yüz tutmuş insanlık kandilini yeniden tutuşturan ve bizi en temel halinde insanlığımıza geri çağıran bir duygu, düşünce, tutum ve davranışlar manzumesi olduğuna dikkat çekti. Görmez, insanın iç güzelliğini yansıtan ve merhamet duygusunun en somut tezahürlerinden olan hasbilik, isar ve diğergamlık gibi
toplum dayanışmasının temel dinamiklerinin adlarının bile unutulduğu, bunların yerini, daha çok kazanmanın, daha çok tüketmenin, bencilliğin ve öğretilmiş bir şiddetin aldığı sosyal yapıların insanları mutsuzluğa mahkûm ettiğini belirtti.
Toplumsal yapının, ilke ve normların ruh ve maneviyattan uzak şekilde alelusul uygulandığı ve ahlaki değerlerin ancak müeyyidelere bağlı olarak sergilendiği bir vitrin olmadığını kaydeden Görmez, şöyle devam etti: "Aksine, sevgi ve muhabbet hislerinin, merhamet ve hürmet tezahürleriyle insani ilişkilere yansıdığı bir yerdir. O (sav) bize öğretmiştir ki hiçbir insan yaşadığı topluma kayıtsız kalamaz, inanan insan için ise yanı başında acı çeken bir insana,
gözyaşı döken bir ihtiyaç sahibine, geleceğe dönük ümitlerini daha hayatının baharında kaybetmek üzere olan bir yetime sırt dönmek, Allah'ın rızasına, Rabbin
vaat ettiği sonsuz güzellikteki
cennet nimetlerine ve insanın yeryüzüne gönderiliş misyonuna yüz çevirmektir. Kur'an, kendine has üslubu ile 'Rabbimiz kendi üzerine merhameti yazdı' diyerek (En'am, 6/54) insanların aynı şekilde birbirlerine ve çevrelerinde bulunan tüm varlıklara acıma hissiyle yaklaşmalarını istemiştir.
Sevgili Peygamberimiz'in (sav) tebliğinde yer alan merhamet vurgusu yeniden okunmayı, üzerinde düşünülmeyi ve şiddetin açtığı yaralara merhem olarak sunulmayı beklemektedir. 'Merhametlilerin en merhametlisi' tarafından insanlığın son ümidi olarak gönderilen Hz. Peygamber (sav), birbirlerini sevme, birbirlerine merhamet ve
şefkat göstererek bütünleşme konusunda 'bir vücudun organlarından farksız olan' bir toplum oluşturmakla görevlendirilmiştir. Dolayısıyla barbarlığın
yaşam tarzı haline geldiği Câhiliye toplumunu şefkat, insaf ve
adalet ile tanıştıran Rahmet Elçisi'nin (sav) izlediği yöntemler, belirlediği ilkeler, benimsediği tavırlar, aldığı kararlar, kısacası merhameti öğretirken harcadığı çabalar
modern zamanların insanı ile bir kez daha buluşturulmalıdır."
"PEYGAMBERİN (SAV) İZİNDE FİİLİ BİR MERHAMET SEFERBERLİĞİ BAŞLATILACAK"
Prof. Görmez, 2011 yılı
Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin ana başlığının ise 'Hz. Peygamber ve Merhamet Eğitimi' olarak belirlendiğini açıkladı. Görmez, "Hafta boyunca gerçekleştirilecek etkinliklerde merhameti toplumumuzun gündemine taşımak, şefkati duygu dünyasından
eylem boyutuna geçirebilmenin yollarını konuşmak, 'ancak yeryüzündekilerle merhamete dayalı bir ilişki tarzı geliştiren kimsenin Rahmân'ın merhametine kavuşabileceği' konusunda bilinç oluşturmak, kısacası Hz. Peygamber'in (sav) izinde fiilî bir merhamet seferberliğinin başlatılması hedeflenmektedir. Böylelikle televizyon ekranlarından bilgisayar oyunlarına, anne-
baba-evlat üçgeninden eşler arası iletişime, siyasetten sanata, spordan eğitime hayatın her alanında şiddetin en acı örnekleriyle yüzleşmek durumunda kalan insanımız için nübüvvetin merhamet pınarına başvurulacak; kirlenen gönüller arınacak, merhameti okulda, evde, iş yerinde, çarşıda, sokakta kısacası hayat nerede devam ediyorsa orada hakim kılacak şekilde eğitim sürecine dâhil etmenin gereği ve imkânı tartışılacak ve bu çerçevede çabalara zemin hazırlanacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle Mevlid Kandilinizi terbi ediyor, Sevgili Peygamberimiz'in (sav)
doğum günü münasebetiyle, başta ülkemiz ve
İslam dünyası olmak üzere tüm insanlığın Rahmet Peygamberi'nin (sav) rahmet yüklü mesajlarından nasibdar olmasını Cenab-ı Mevlâ'dan niyaz ediyorum." diye konuştu.