Kültür ve
Turizm Bakanı
Ertuğrul Günay, parlamentoda bir parti grubu, bir parti başkanlığı çerçevesinde dikte ettirilen yeni bir anayasa değil, doğrudan doğruya milli iradeden çıkan yeni bir anayasa yapılması gerektiğini bildirdi.
Hasan Sağlam Öğretmenevi'nde muhtarlarla bir araya gelen Günay, hayatı boyunca
demokrasiye inandığını belirterek, muhtarların statüsünün daha saygın konuma getirilmesini demokrasinin gereği saydığını söyledi.
Günay, Türkiye'de demokrasi yukarıdan aşağıya kurulduğu için bir
takım sıkıntılar yaşandığını ifade ederek, şöyle konuştu:
''Türkiye'de 1950 yılında
halk oyuyla
iktidar değişti. Araya gece yarısı kuvveti girdi, demokrasiye son verdi. 27 Mayıs'ta sadece DP'ye, halkın seçtiği meclise değil, cumhuriyete de son verildi. Ardından bir anayasa dikte edildi. Halk üzerinde, halkın iradesini kısıtlayan
vesayet kurumlarını da bir biçimde o anayasa getirdi.''
Geçen yıl yapılan referandumda, 1961
Anayasası'ndan itibaren var olan
darbe yapanların yargılanmasını engelleyen geçici maddenin kaldırıldığına dikkati çeken Günay, şunları kaydetti:
''1921 ve 1924 anayasalarından sonra meclis eliyle anayasa yapmadık. Bizim millet meclisi eliyle anayasa yapıp, onu millete sunmamız lazım. Yeni dönemde inşallah yeni bir anayasa yapacağız. Ben istiyorum ki parlamentoda çoklu temsil olsun, muhalefet partileri de mecliste temsil edilsin, birisi barajın altında kaldı, onun görüşü temsil edilmiyor olmasın. Mümkün olduğu kadar her siyasi görüş, az veya çok, biz 300'ün üzerinde o da 30'un altında milletvekiliyle girer ama neyse parlamentoda her siyasi görüş olsun.''
Günay, 1982 Anayasası'nın bireyi potansiyel suçlu gören anlayışla hazırlandığına değinerek, şöyle devam etti:
''Biz parlamentoda bir parti grubu, bir parti başkanlığı çerçevesinde dikte ettirilen yeni bir anayasa değil, doğrudan doğruya milli iradeden çıkan yeni bir anayasa yapmalıyız. Anayasa meclisten hangi çoğunlukla geçerse geçsin, onu mutlaka halk oyuna sunmalıyız. Halktan aldığı destekle de hepimizin anayasası olmalı. Ayrıntılı, talimatname gibi, hayatın her alanına karışan bir anayasa olmamalı. Bu anayasa, bizim bir arada özgürce yaşamamızı
tarif eden, özgürlüğü ve örgütlenmeyi kolaylaştıran, örgütlü toplumun kendisini ifade etmesini sağlayan, herkesin kimliği neyse etnik ve mezhep kimliğine
yasak getirmeyen, bunların ifadesini kolaylaştıran,
gönüllü yurttaşlık temelinde yurttaşlarımızı birleştiren bir
özgürlük metni, milli uzlaşma, milli mutabakat metni olmalı. Bir tarafın öteki tarafa dayattığı metin olmamalı. Demokrasi mekanizmalarını kuvvetlendirmeli.''
Günay,
yetki ve sorumluluğun paylaştırıldığı oranda, ülkeyi yönetmek ve yerinden çözümler üretmenin kolaylaştığını ifade ederek, ''İl genel meclisleri, belediyeler ve muhtarlara da yeniden bakılması gerektiğini düşünüyorum'' dedi.
(EUB-MV-ERD)28.05.2011 12:09:09