Önder Felek -
Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubad'ın
Beyşehir kıyısında bulunan yazlık sarayı Kubadabad'da yürütülen kazılar, daha fazla
ödenek ve ilgi bekliyor.
Kubadabad'da 31 yıldır arkelojik kazı gerçekleştiren ekibin başkanlığını yürüten 18
Mart Üniversitesi Fen-
Edebiyat Fakültesi
Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rüçhan Arık, AA muhabirine, tarihi kaynaklara göre Kubadabad'ı,
Anadolu Selçuklu Sultanı 1. Alaeddin Keykubad'ın 1230'lu yıllarda yaptırdığını, araştırmalar ve kaynakların, zamanla bu yörede aynı adla bir kentin geliştiğini gösterdiğini de söyledi.
Kubadabad'ın günümüzde, planı ve
mimari özellikleri anlaşılıp araştırılabilen tek Selçuklu Saray Sitesi olduğunu ifade eden Arık, 31 yıldır süren araştırma ve kazıların bu yapı topluluğunun niteliklerini önemli ölçüde aydınlığa çıkardığını bildirdi.
Arık, sitenin geniş araziye dağınık biçimde oturtulmuş 20'den fazla yapıdan oluştuğunu dile getirerek, ''Bunların en büyük ve sağlam kalabilmiş iki tanesine şimdilik 'büyük saray' ve '
küçük saray' denilmektedir. Büyük sarayın bitişiğinde bir de hamam vardır. Çalışmalar ilerledikçe ortaya çıkmakta olan diğer yapıların da özellikleri epeyce belirlenebilmiştir. Bunlar çeşitli köşk,
atölye,
şantiye ve depolardır'' dedi.
Kubadabad'ın uluslararası kültür çevrelerinde en çok çinileriyle ün kazandığını belirten Arık, şöyle konuştu:
''Bu çiniler, çoğunlukla sekiz köşeli
yıldız şeklinde levhalardır. Yüzlerinde şeffaf sır altına minyatür tarzında çok ilginç resimler işlenmiştir. Sultanın portresi, saraylılar ve av hayvanlarının yanı sıra, ejder, sfenks gibi
masal yaratıkları ve çift başlı kartal gibi arma figürleri de bu çok çeşitli tasvirler arasındadır. Bunların çoğu,
İslam dünyasında yalnız Selçuklularda rastlanan özelliklerdir. Gerek bu süslemeler, gerek yapısal özellikleri ile Kubadabad aynı zamanda sonraki
Osmanlı saraylarının da öncüsüdür.''
-50 BİN LİRALIK ÖDENEK BİTİNCE-
Prof. Dr. Arık, böylesine önemli ve zengin bir tarihi barındıran Kubadabad'da 2011 yılı kazı çalışmalarının çok kısa sürdüğüne işaret ederek, ''15 Haziran'da başlayan kazı çalışmalarını 50 bin liralık ödenek bittiği için temmuz sonunda sonlandırdık. Bilinen tek Selçuklu Saray Sitesi Kubadabad'a daha fazla ödenek ayrılması ve ilgi gösterilmesi gerekiyor. Bu sitenin bunu fazlasıyla hak ettiğini düşünüyorum'' dedi.
Bu yılki kazı çalışmasının ardından 30 yıl depoda birikmiş parçaların yeniden belgelendirilip sınıflandırılarak,
Konya Karatay Müzesine teslim edildiğine değinen Arık, bunlardan özellikle 190 figürlü çini parçasının benzersiz olduğunu bildirdi.
Kazılar sırasında, geniş bir alana yayılan, bazıları Selçuklu yapıları altında kalan Kalkolitik ile Erken Tunç çağlarına ait çeşitli yapı,
mezar ve seramik buluntularının da ortaya çıktığını belirten Arık, bunların, Kubadabad'ın tarih öncesi dönemlerde de yerleşim merkezi olduğunu gösteren önemli belgeler olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Rüçhan Arık, Kubadabad'ın ortaya çıkarılıp hak ettiği düzeyde değerlendirilmesinin önemine dikkati çekerek, ''Beyşehir havzasındaki tek Türk-İslam kazısı olan Kubadabad'ın, bugün kazısı yapılabilen tek Selçuklu Saray Sitesi olarak, şu anda 'Milli saray' deyimine layık elimizdeki en eski
miras olduğu unutulmamalıdır'' dedi.
(ÖND-MRS-MUR)23.08.2011 13:02:55