Ekonomi Bakanı Zafer
Çağlayan, ''
Türkiye'nin önemli avantajlarını asla dezavantaja çeviremeyiz, böyle bir lüksümüz yok. Bütçe açığı mali
disiplin, bunlar aynen korunacak ve devam edecek'' dedi.
Bakan Çağlayan,
Kocaeli Sanayi Odası (KSO)
Meclis Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye ekonomisinin dinamik ve canlı olduğunu belirterek, Türkiye nüfusunun yaş ortalamasının ise
genç olduğunu söyledi.
Türkiye ekonomisinin ortalama her yıl yüzde 7 oranında büyümek zorunda olduğunu söyleyen Çağlayan,
2023 yılı hedeflerinin Türkiye'yi dünyanın ilk 10 ekonomisi içine sokmak istediklerini kaydetti.
Bunun için ihracatın 500 milyar dolar, kişi başına gelirin 25 bin dolar olmasını istediklerini dile getiren Çağlayan, ''Ayrıca Türkiye artık kendi otomobilini yapsın istiyoruz. Bunları yapar mıyız, bal gibi yaparız'' diye konuştu.
2002'de 36 milyar dolar ihracat yapan Türkiye'nin 6 yıl sonra 2008'de 132 milyar dolar ihracat gerçekleştirdiğini vurgulayan Çağlayan, ''Hangimizin aklına 6 yılda ihracatımızın 4'e katlayacağı gelirdi? Kişi başına milli geliri 3 bin dolardan 10 bin dolara çıkartmadık mı?'' dedi.
Bunların
ülkedeki
ekonomik ve
siyasi istikrar sayesinde gerçekleştirildiğini dile getiren Çağlayan, şöyle devam etti:
''Bunu yaparız çünkü ülkemizde siyasi istikrar var, ekonomide istikrar var. Devlet
üretim alanından çıkmış, kendi özel sektörünü haksız
rekabet yaratan ülke olmaktan çıkmış, denetleyen, düzenleyen yol gösteren özel sektörü
destekleyen konuma gelmiş. Biz bu konuda özel sektöre sizlere güveniyoruz. Türkiye'nin 2023 yılı hedeflerine ulaşması konusunda kararlıyız.''
Çağlayan, geçen yıl Türkiye'ye gelen doğrudan
yabancı sermaye yatırımının 9,3 milyar dolar olduğunu hatırlatarak, 1923-2003 yılları arasında yabancı sermaye yatırımının 14,5 milyar dolar olduğunu vurguladı.
2003-2010 yılları arasında gelen yabancı sermayenin önceki 80 yılda gelenin altı katından fazla olduğunu ve bu dönemde gelen yabancı sermaye miktarının ise 95 milyar doları bulduğunu dile getiren Çağlayan, ''Bunlar bizim kara kaşımıza kara gözümüze gelmiyor. 8 yılda gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımı 105 milyar dolar'' dedi.
Türkiye'ye gelen doğrudan yabancı yatırımın yüzde 92'sinin
Avrupa'dan olduğunu bildiren Çağlayan, çok sayıda büyük Türk firmalarının da Avrupa'da bazı yabancı şirketleri satın aldığını anlattı.
''
Avrupa Birliği komisyonunun kendi raporunda, önümüzdeki 10 yılda, Avrupa'da 1 milyon 600 bin şirketin kapanacağını söylüyor'' diyen Çağlayan, şöyle devam etti:
''Bunlar ekonomik sorunlardan kapanmayacak. Kapanmasının tek sebebi, şirketleri devredecekleri yeni nesilleri olmayışından kaynaklanıyor. Bugün Türkiye'yi en başarılı en verimli kılan etken ise 74 milyon nüfusunun yaş ortalaması 28 ve 19 milyon nüfusunun 14 yaş altı olmasından kaynaklanıyor. Tekrar ifade ediyorum. Bir milyon 600 bin şirket kapanacak ve kapanın elinde kalacak. Niye tekrar söylüyorum, devredecek ikinci nesilleri yok. Şükürler olsun her birimiz sizler, şirketlerinizi çocuklarınıza devrediyorsunuz. Böyle bir ortamda şirketlerimiz Avrupa'da kapanan bu şirketlere ya ortaklıkla ya satın alma yoluyla bu şirketlerin sahipleri olacak. Bu konuda
Ekonomi Bakanlığı olarak bir buçuk yıldır yapmış olduğumuz bir çalışma var. İnşallah o çalışmayı belli bir noktaya getirmek üzereyiz. İlgili
bakan arkadaşlarımızla görüştükten sonra bu konuda Türk şirketlerimizin bu operasyonlarını yönetebileceği bununla ilgili
vergi gibi bir çok konuda mevzuat konusunda onlara destek olacak bir
düzenleme içerisindeyiz. Evet artık Türkiye hedefini koydu. Dünyanın ilk 10 ekonomisi içine girmek.''
-EKONOMİDEKİ DEĞİŞİM-
Avrupa'daki ekonomik krize de değinen Çağlayan, Avrupa'nın bu kadar güçsüz olmasının, ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalmasının nedeninin ekonomik ve siyasi istikrarsızlık olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Belçika'da 450 gün sonra hükümet kuruldu. Avrupa Birliği başkenti Brüksel'de. Allah'a
şükür seçimlerimizi yaptık 2 saat sonra sonuçları belli oldu. Böylesine ilerlemiş
demokrasi ve 50 milyon seçmenin katıldığı yüzde 90 üzerinde
katılım yaşanan demokratik ortamdan çıktık, hemen hükümet kuruldu, program okundu ve Meclis'ten geçti, görev devam ediyor ve ekonomik istikrar devam ediyor.''
Yüksek kamu borçları ve yüksek
bütçe açığının Avrupa'yı zor durumda bıraktığını dile getiren Çağlayan, şöyle konuştu:
''AB kriterleri, iç ve dış borçların, kamu borçlarının milli gelire oranının yüzde 60'dan fazla olmamasını ifade eder. Şu anda bizim Türkiye'nin yüzde 40'dır. 2001'de Türkiye, yüzde 75'lik bir kamu borcuna sahipti. 2001'de Türkiye toplamda 100 liralık vergi üzerine 10 lira daha koyar ancak borcun faizini öderdi. Bugün Türkiye toplamış olduğu verginin 20 lirasını borcun faizine ödüyor. Artık dilimizin alışık olmadığı söylemekte bile zorlandık ama bundan sonra alışacağız. Artık bütçe fazlası veren bir ülkeyiz. 2011'in ilk sekiz ayında Türkiye 1,5 milyar dolar bütçe fazlası verdi. 2 milyar Türk lirası. Bütçe fazlası arkadaşlar. Alışık olmadığımız bir tabir. Türkiye çok önemli çok etkili bir bütçe disiplini mali disiplin, uyguluyor. Seçimlerden yeni çıkmış bir ülke bütçe fazlası verebilir mi arkadaşlar? Eğer seçim ekonomisi uygulamamışsa tabi ki verir. Biz bunu gerçekleştirdik. Geçmişte yaşananların bir daha yaşanmasını istemiyoruz.''
Zafer Çağlayan, 8-9 yılda kazanılanları kaybetmek istemediklerini bu yüzden ekonomi ve sanayi yatırımlarını baştan sona tanzim ettiklerini anlattı.
-TEKNOLOJİ İHRACATI-
Türkiye'nin mevcut yapısıyla cevher ihracatı yapmasının ülkeye çok fazla bir faydasının olmadığını ifade eden Çağlayan, şöyle devam etti:
''Kendi ülkendeki bakır,
demir cevherini mutlaka kendi ülkende hammaddeye çevirmek zorundasın. Türkiye demir çelik sektöründe en fazla
hurda ithalatı yapan ülke. Geçen yıl 9 milyar dolar ithalat yapmışız. Demir çelik sektörü çok önemli,
makine, beyaz
eşya sektörüne girdi veriyor.
Otomotiv sektörü başımızın tacı. Ama otomotiv sektöründe bugünkü yapı sürdürülebilir yapı değil. Türkiye şu anda otomobillerde kullanılan sacı kendisi üretmiyor. Kaporta sacını ithal ediyor. Sadece
motor ve aktarma aksamına yılda 5 milyar dolar ödeniyor. Ama artık teknoloji ihracatı yapan bir ülke haline gelmeliyiz.''
2023 yılına kadar Türkiye'nin kendi uçağını, otomobilini ve helikopterini yapacak duruma geleceğini bunu yapacak altyapı ve insan gücüne sahip olduğunu belirten Çağlayan, ''Türkiye 2023 hedeflerine çok rahat ulaşabilecek bir yapıya süratle gelecek. Türkiye'nin önemli avantajlarını asla dezavantaja çeviremeyiz, böyle bir lüksümüz yok.
Bütçe açığı mali disiplin, bunlar aynen korunacak ve devam edecek'' diye konuştu.
-DEMOKRASİNİN ÖNEMİ-
''Bir ülkenin çok zengin olması eğer demokratik standartları yoksa bireysel hak ve özgürlükler yoksa, eğer demokrasi iyi çalışmıyorsa bir şey ifade etmez'' diyen Çağlayan, ''İstediğiniz kadar paranız servetiniz olsun, siz bir ülkede demokrasiyi canlı tutup bireysel hak ve özgürlükleri verebiliyor musunuz? İşte Türkiye bu konuda da özelikle
Orta Doğu ve
Afrika ülkelerinde ciddi şekilde kendisine rol
model edinilen bir ülke olmuştur'' şeklinde konuştu.
(NEC-FTH-ECN)28.09.2011 17:08:28