Kırıkkale Üniversitesinin Akademik Yılı Açılış Töreni

Kırıkkale Üniversitesinin Akademik Yılı Açılış Töreni

Coşkun Ergül - Cumhurbaşkanı Vekili, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, geçmişte bazı üniversitelerin, halkla kaynaşma noktasında iyi bir sınav veremediğini belirterek, ''Ayrı bir galakside yaşıyor gibi, toplumdan kopuk birer eğitim kurumu olarak istenilen başarıyı elde edemediyse, oturup bunu yeni baştan düşünmemiz gerekiyor. Bu üniversiteler milletin üniversitesidir'' dedi. Çiçek, Kırıkkale Üniversitesinin akademik açılış töreninde yaptığı konuşmada, sözlerine yeni eğitim öğretim yılının hayırlı olmasını dileyerek başladı. İlk ve ortaöğretimde 16 milyon öğrencinin bulunduğunu anımsatan Çiçek, bugünlerde 165 üniversitenin yeni akademik yılı açılışlarının da yapıldığını söyledi. Cemil Çiçek'in, Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda bir üniversitenin bulunduğuna ilişkin sözleri sırasında, bir gazetecinin kürsüde bulunan ses kayıt cihazı çalışmaya başladı. Bunun üzerine konuşmasına ara veren Çiçek, sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştı. ''Benim yerime konuşuluyor, mahsuru yok benim için'' diye espri yapan Çiçek, korumasının ses kayıt cihazını almasından sonra, ''basın mensubu arkadaşların bir şakasıdır'' diyerek gülümsedi. Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda, üniversitelerdeki öğrenci sayısının 2 bin 900 olduğunu hatırlatan Çiçek, bugün üniversite sayısının 165'e, öğrenci sayısının da 3,5 milyona ulaştığını belirtti. Çiçek, bu rakamların aradan geçen 88 yılda Türkiye'nin nereden nereye geldiğini gösterdiğini söyledi. İlk ve ortaöğretim dahil toplam öğrenci sayısının 20 milyona ulaştığını ifade eden Çiçek, bu sayının bir çok devletin nüfusundan bile fazla olduğunu bildirdi. Çiçek, 24 yaş altı nüfusun genel nüfusa oranının yüzde 60 olmasının, Türkiye'nin genç bir nüfusa sahip olduğunu gösterdiğini kaydetti. Üniversitelerin, insan gücünü eğiten, bilgiyi üreten ve geliştiren en belirleyici kurumlar olduğunu ifade eden Çiçek, şöyle devam etti: ''Bu nedenle, bu açılışlar nedeniyle elbette taleplerimiz olacak, hiç şüphesiz yaptıklarımız ve yapacaklarımız var ama geriye dönük olarak da açılış günleri aynı zamanda üniversiteler açısından bir özeleştiri günleri de olmalıdır. Yapılanlara teşekkür ederiz ama geldiğimiz noktada 'daha iyiyi nasıl yapabilirdik de yapamadık...' bunun da özeleştirisini yapamadığımız takdirde, o hem üniversite kavramı ile bağdaşmaz hem de gelecek ile ilgili planlarımızı yaparken bir çok noktaları eksik bırakabiliriz. Bugün gelişmiş ülkelerdeki en belirleyici nokta, insan gücünün ne kadar eğitilip eğitilmediğidir. Ülkeler, 1.2. ve 3. lig gibi bölünmüş vaziyette. 193 ülkenin çoğu 3. dünya ülkesi. 3. dünya ülkeleri ile 1. ligde oynayan ülkeler arasında olan ülkeler var. Gelişmiş G-20 ülkeleri, yer altı yer üstü zenginliklerinden çok daha fazla beşeri gücü itibariyle öne çıkmış, insanını iyi eğitmiş toplumlar olarak karşımıza çıkıyor. Çok şükür Türkiye, belli bir süreden beri 1. lige çıkmış vaziyette, G-20'in üyesi.'' -JAPONYA ÖRNEĞİNİ VERDİ- Cumhurbaşkanı Vekili Çiçek, gelişmiş 20 ülke içerisindeki 8 ülkenin en önde olduğunu söyledi. Bu ülkelerden Japonya'nın 120 milyonluk nüfusu sahip olduğunu, tabi zenginliğinin olmadığını, hatta toprağı yeterli olmadığı için Osaka Havaalanının okyanus üzerinde kurulduğunu ifade eden Çiçek, bu ülkenin yüzde 95 oranında ithalat yaptığını, bol keseden harcayacağı hiç bir şeyinin olmadığını belirtti. Çiçek, ''Ama ben inanıyorum ki hepimizin evinde Japon markasını taşıyan bir elektronik alet veya sanayi ürünü vardır'' dedi. Çiçek, Japonya'nın insanını iyi eğittiği için bu noktada olduğunu vurguladı. Bunun yanı sıra, dünyanın en zengin yer altı ve yer üstü zenginlikliklerine sahip bir ülkenin olduğunu kaydeden Çiçek, ''Ama dünyanın en fakir ülkesi. Allah her şeyi vermiş, milyonlarca insan günde bir doların altında ekmek parasını kazanabilmek için, kanuni olan olmayan her türlü yollara tevessül ederek hayatlarını devam ettirmeye çalışıyor. Sadece petrolden bir yılda elde ettiği gelir, 60 milyar doların üzerinde. Her şey var ama hiçbir şey yok. Neden? Çünkü insanını eğitememiş'' diye konuştu. Bu iki ülke örneğinin Türkiye için önemli olduğuna işaret eden Çiçek, ''Türkiye'nin güç kaynağı olan genç nüfusu, Türkiye'nin bölgesel bir güç olmaktan çıkıp, dünya devleti olması noktasında, üniversitelere ne kadar önem vermemiz gerektiğini ortaya koyuyor'' dedi. Cemil Çiçek, Büyük Atatürk'ün ''Muasır medeniyet seviyesi'' diye ortaya koyduğu hedefin yakalanmasının, ancak ve ancak eğitim ve öğretimle olabileceğini söyledi. Cumhuriyet hükümetlerinin eğitim ve öğretim için, imkanlar içerisinde elinden geleni yaptığını belirten Çiçek, son 9 yıllık bütçe içerisinde eğitimin 1. sırayı aldığını kaydetti. -''BAŞARIYA GİDEN YOL...''- ''Başarıya gitmenin yolu, sadece kaynak ve ödenekten ibaret değildir'' diyen Çiçek, şöyle devam etti: ''Bunların etkin ve verimli kullanılması önemlidir. Üniversitelerin eğer toplumla ilişkileri iyi olursa, halkla diyaloglarını iyi sürdürebilirlerse... Bunun altını çiziyorum. Geçmişte maalesef, halkla kaynaşma noktasında üniversitelerin bir bölümü, iyi bir sınav veremedi. Ayrı bir galakside yaşıyor gibi, toplumdan, üretimden, sanayiden kopuk birer eğitim kurumu olarak istenilen başarıyı elde edemediyse, oturup bunu yeni baştan düşünmemiz gerekiyor. Bu üniversiteler milletin üniversitesidir, millete sırtını dönerek, millete yukarıdan bakarak, milletten koparak varlıklarını sürdüremez, gelişme de kaydedemez. Başarıya giden yolda kaynak önemli ama onun ötesinde de başka değerler, çabalar, gayretler önem arz etmektedir.'' -JAPONYA'DA YAŞANMIŞ GERÇEK BİR HİKAYE ANLATTI- Çiçek, geçen yıl bir arkadaşının kendisine hediye ettiği, ''kendi kutup yıldızını ara'' başlıklı kitapta dünyada yaşanmış, gerçek olayların bulunduğunu söyledi. Çiçek, kitapta okuduğu gerçek hikayeyi şöyle anlattı: ''Japon bir ailenin küçük bir çocuğu var. Bu çocuk kendisine bir hedef çiziyor, 'büyüyeceğim ve judocu olacağım' diyor. Fakat 10 yaşına geldiğinde trafik kazası geçiriyor ve sol kolu kopuyor. Buna rağmen aile, bir judo okuluna başvuruyor. Durumu anlatarak judocu olmak istediğini söylüyorlar. Okula, 'acaba en azından hayata tutunabilmesi açısından kaydını yapabilir misiniz' diye soruyorlar. Öğretmen 'getirin' diyor ve çocuğa 'şu hareketi 24 saat yap' diyor. Çocuk yapıyor geliyor, bu sefer başka başka hareketleri bir hafta, bir ay yapıyor. Aile endişeye kapılıyor, öğretmen 'bizi oyalıyor' diye düşünüyor. Ancak öğretmen çocuğun bu hareketleri 2 yıl daha yapmasını istiyor. Öğretmen 3 yılın sonunda aileden çocuğu judo şampiyonasına kaydettirmesini istiyor. Aile, önce buna karşı çıkıyor ancak sonra kaydını yaptırıyor. Çocuk da finale kadar yükseliyor ve ardından da şampiyon oluyor. Öğretmene 'bu iş nasıl oldu?' diye soruyorlar. Hoca da 'bu hareketi Japonya'da en iyi yapan bu çocuktur.' Hangi görevde olursak olalım, yaşadığımız hayatta bir sürü zorluklarımız, eksikliklerimiz, imkansızlıklarımız var ama bütün bunları aşacak, irademiz, yol ve yöntem arayışımız varsa o engelleri aşmak mümkündür. Bu hikayenin altında şöyle bir ifade var: 'Çalışın, gayret edin, sabır gösterin ve hayal kurun. Karşılaştığınız hiç bir zorluk, başarısızlığınızın mazereti olmasın. Unutmayın ki oturduğu yerden başarıya ulaşan tek bir yaratık vardır o da tavuktur. Bunun üzerine düşünmek lazım.'' Cemil Çiçek, yapılamayan bazı hususların nedeninin imkan kıtlığı olmaması gerektiğine işaret ederek, ''Çünkü imkansızlıklardan bağımsızlık mücadelesini kazanmış bir milletin yöneticilerine mazeret üretmek doğru olmuyor'' dedi. (SÜRECEK) (COŞ-KUD)20.09.2011 14:53:59
<< Önceki Haber Kırıkkale Üniversitesinin Akademik Yılı Açılış Töreni Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER