Bursa Barosu
Kadın Hukuk Komisyonu, 8
Mart Dünya kadınlar günü dolayısıyla düzenlediği basın toplantısında kadınlara yönelik şiddeti kınadı. Bayan
avukatlar, toplantıda bir dizi istekte bulundu.
Bursa Barosu kadın hukuku komisyonu üyeleri adına basın açıklamasını okuyan Avukat Sibel Özbudak, Hükumet'ten yeni yasal
düzenlemeler istedi. Kadınların Dünya nüfusunun yüzde 50'sini, yeryüzündeki toplam işgücünün üçte ikisini oluşturduğunu anlatan Özbudak, "Ancak kadınlar dünya gelirinin yüzde l0'unu alıp, dünyanın tüm mal varlığının yüzde 1'ine sahip." dedi.
Avukat Özbudak, Dünya
Ekonomi Forumu'nun, 134 ülkede yaptığı araştırma
Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2010 yılı raporuna göre, Türkiye'nin
endeks sıralamasında son sıralarda yer aldığını belirtti. Özbudak, sağlık alanında 61, siyasette 99,
ekonomik katılım ve fırsat eşitliğinde 131, eğitim konusunda ise 109. sıralarda yer alan Türkiye'nin toplamda
İran,
Suriye ve Etiyopya'nın da gerisinde kalarak 126. sırada yer aldığını söyledi.
Türkiye'nin 1985 yılında
Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesini (CEDAW) imzalayıp, 2000 yılında da
Pekin Ek İhtiyari Protokolünü kabul ettiğini hatırlatan Sibel Özbudak, şunları söyledi: "2002 yılında Türk Medeni Kanunu, 2005 yılında da
Ceza Kanunu ile de pek çok yeni düzenlemeler getirildi. Fakat hala yasalardaki hükümlerin ve uluslar arası sözleşmelerin uygulanması, yorumlanarak kararlara gerekçe yapılması,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarının iç hukukta göz önüne alınmasının mücadelesini veriyoruz."
Yeryüzünde her 3 kadından birinin şiddete maruz kaldığını aktaran Özbudak, "Ev veya kamusal alanda kadına karşı şiddet devam ediyor. Ne yazık ki ülkemizde de kadına yönelik şiddet,
taciz,
tecavüz ve kadın
cinayetleri oranı yüzde 1400 artmış bulunmakta. Neredeyse her gün bir kadın cinayeti, taciz ve tecavüz haberleri ile sarsılmaktayız." şeklinde konuştu. Sibel Özbudak, Türkiye'de kadına yönelik şiddetle ilgili istatistiksel çalışmaları ise şöyle anlattı: "Kadınların yüzde 25'i fiziksel şiddete uğruyor.
Şiddete uğrayan kadınların yüzde 75'i eşi tarafından şiddete uğruyor. Cinayet sonucu ölen kadınların yüzde 40-70'i eşi tarafında öldürülüyor. Tecavüze uğrayanların yüzde 50'si
18 yaş altı. Her 4 kız çocuktan biri cinsel şiddete uğruyor. 2010'da eşleri veya sevgilileri gibi yakın erkekler tarafından 388 kadın ve çocuk öldürülmüş, ya da yaralanmış. Şiddet olaylarında en az 42'sinin tehdit altında olduğu çevrelerince biliniyor. Bunların çoğu
Cumhuriyet başsavcısına daha önce başvurmuş. 2010'dan
ders alınmadığı için 2011 Ocak ayında 17 kadın öldürülmüş, 9 kadın ve bir çocuk yaralanmış. 34 kadın ve 7 çocuk tacize, 4 kadın ve 15 çocuk tecavüze uğramış."
"TÜRKİYE'DE 3 BİN 800 KADIN SIĞINMA EVİ OLMASI GEREKİYOR"
AB Standartlarının her 7 bin 500 kadın için 1 sığınma evi öngördüğünü bildiren Özbudak, "Belediye yasası ise nüfusu 50 bin'i geçen belediyeler için sığınma evi açmak yükümlülüğü getirmektedir. Ancak sığınma evi sayısı yok denecek kadar azdır. Türkiye'de kadın sığınma evi sayısı 65'tir. Olması gereken sayı ise 3 bin 800'dür." şeklinde konuştu.
Bütün bunların siyasi iktidarın sorumluluğunda olduğuna dikkat çeken Sibel Özbudak, sözlerini şöyle tamamladı: "Devletin kadınlara yönelik her türlü şiddet eylemini açık bir şekilde kınaması, Demokrasinin kuralları sağlanarak,
12 Haziran 2011'de yapılacak seçimlerde tüm partilerin
aday listelerinin
cinsiyet eşitliğine göre düzenlenmesini; Medyanın, kadın ve çocuklara yönelik şiddeti
teşvik edici yayınların engellenmesi ve Evde, sokakta, işyerinde, gözaltında, cezaevinde yaşanan kadına yönelik şiddetin sorumlularının yargılanmasını ve caydırıcı yasal tedbirler alınmasını istiyoruz."