İnegöl Eğitim Severler Derneği (İNESDER), edebiyat öğretmenlerine yönelik 'İnsan ve
Edebiyat' konulu bir panel düzenledi. Bursa'nın İnegöl ilçesinde iki yıldır
hizmet veren derneğin Oylat
Çağlayan Otel'de gerçekleştirdiği panel büyük ilgi gördü. İNESDER'in çalışmalarını yakından takip ettiğini ifade eden İlçe
Milli Eğitim Müdürü Mehmet Baştürk, "Barkovizyonda izlediğimiz İNESDER'in çalışmaları sanki 10 yıllık bir
dernek gibi. Öğretmenlerimize yönelik eğitici ve yetiştirici programların hazırlanmasında emeği geçen meslektaşlarımı kutluyorum." diye konuştu.
İNESDER'in düzenlediği paneli yöneten edebiyatçı-yazar
Mehmet Doğan, 'insanı tanımanın edebiyatı tanımak' olduğunu söyledi. Doğan, şunları kaydetti: "İnsanın biyolojik yönü vardır. O bize verilir. Bunun tezgahı ana rahmidir. Bunun ruhi yanı bize aittir. Biyolojik olarak insan
erken doğuyor. Tam
doğum olabilmesi için iki sene anne karnında olması gerekiyor. Yani insan erken doğumla yani düşük yapılarak dünyaya geliyor. Geriye kalan süreyi çocuk anne kucağında tamamlıyor. Eğer insana siz üç yıl süresince sadece yedirip içirseniz biyologlar hayvandan fakının olamayacağını söylüyor."
'İsimlendirmediğiniz dünya sizin değildir' görüşünü dile getiren Doğan, şöyle devam etti: "Dünyayı, bizi anlatan dil bilimine edebiyat diyoruz. Edebiyatı zengin toplumların dilleri de zengindir. Ruh dünyası geniştir. En köklü
medeniyet Yunanlılara ve Romalılara aittir.
Alman, Rus,
Fransız,
İngiliz edebiyatının temelini Yunanlıların Homerosu, İlyada'sı teşkil eder. Bütün dünya masallarının ortak dilleri vardır. Mensup olduğunuz medeniyetten kaçamazsınız. Siz Amerikanın, Rusya'nın nazarında Müslümansınız, Osmanlısınız. Okullarımızda bugün Fuzuli'nin divanını okutuyorsak hangi edebiyattan söz edeceksiniz. Fuzuli'nin divanı
Türkçe,
Arapça ve Farsçadır."
EDEBİYAT AKLI DOYURUR
Edebiyatçı-yazar Şükrü
Güngör ise 'edebiyat karın doyurur mu?' sorusuyla konuşmasına başladı. Edebiyat karnı doyurmadığını ancak aklı doyurduğunu anlatan yazar Güngör, "Edebiyatın temelini kitaplar oluşturur.
Kitap boş vakitlerde değil, dolu vakitlerde okunur. Edebiyat insanı hayata tutundurur. Edebiyatın insana
teklif ettiği bir dünya var.
Necip Fazıl'ın, Peyami Safa'nın, Sait Faik'in, Rasim Özden Ören gibi edebiyatçıların önerdiği hayat tarzı vardır. Edebiyatçılar yazılarında okuyucuya bir hayat modeli sunar.
Halit Ziya gibi isimler bunda başarılı oldu. Bizim önerdiğimiz hayat tarz Asım'ın Nesli'dir." diye konuştu.
Dilimizle olan bağımızın koparılmasından yakınan edebiyatçı-yazar Said
Türkoğlu da, "Bugün safahatı bile anlamakta zorlanıyoruz. Onu tam Türkçeye çevirsek anlam kaymalarına sebebiyet veriyor." şeklinde konuştu.