İçişleri Bakanı Beşir
Atalay,
Çevik Kuvvet'in
toplumsal olaylarda tutumunun polisin imajında belirleyici olduğunu belirterek, oralara
genç polislerin gittiğini ve bu nedenle eğitimin önem taşıdığını söyledi. Yanlış ve keyfilik içinde olanları teşkilatta barındırmayacaklarını vurgulayan Atalay, 'kol kırılır yen içinde kalır' anlayışının asla teşkilatta olmayacağını belirtti.
İçişleri Bakanlığı Konferans Salonunda iki gün sürecek olan 'İl Emniyet Müdürleri Değerlendirme Toplantısı'nın açılış konuşmasını yapan Bakan Atalay,
asayiş, güvenlik
hizmetleri açısından çalışmaların gözden geçirileceğini söyledi.
'Korkudan beri yaşamak' özgürlüğünü güvenlik birimlerinin sağladığını dile getiren Atalay, yapılan işin herhangi bir
kamu hizmeti değil çok hayati, yaşamsal, ciddi bir iş olduğunu vurguladı.
Özgürlük-güvenlik arasındaki hassas dengenin gözetilmesi, vatandaşı merkeze alan bir güvenlik politikası ve stratejisi ile çalıştıklarını anlatan Atalay, işkenceyi sıfırladıklarını kaydetti. Hak ve
özgürlükleri kısıtlayan değil teminatı olduklarının altını çizen Atalay, polis vatandaş, hukuk ilişkisinde devrim denilecek bir dönemin getirildiğini, bundan sonrada bu hızla devam edileceğini bildirdi.
Teröre sadece güvenlik değil çok bakışlı bir anlayış getirdiklerini ifade eden Atalay, 'Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi' başlattıklarını,
Kamu Güvenliği Müsteşarlığı kurduklarını hatırlattı. Türkiye'nin çok güvenli bir
ülke olduğunu dile getiren Atalay, Avrupa'nın en güvenli ülkesi olduğunu rahatlıkla söylenebileceğini kaydetti. Her tür çeteleşmeye yönelik alınan başarılardan dolayı teşekkür eden Atalay,
mafya örgütlenmelerinin hepsinin bugün cezaevinde olduğunu ve Türkiye'de kamu otoritesi olduğunu, kimsenin kendini devletin yerine koyamadığını söyledi.
Polis sayısında ciddi bir artış olduğunu dile getiren Atalay, son üç buçuk yıl içinde 50 bin
polis alımı yapıldığını belirtti. 2 bin 540 aracın 2010 yılında alındığını hatırlatan Atalay,
emniyet güçlerinin
teknik donanımının açısından güçlendirilmeye devam edeceğini ifade etti.
"10 BİN POLİS AMİR KONUMUNA GEÇECEK"
Okul Polisi projesi ile son dört yılda ilk ve
ortaöğretim kurumlarında ciddi bir olay yaşanmadığını dile getiren Atalay, polislerden eğitimcilerle irtibatın iyi tutulmasını istedi. Okul çevresinde
sivil personelin artırılması talimatını veren Atalay, bazı büyük şehirler dışında okul çevrelerindeki uyuşturucu satışlarının sonlandırıldığını söyledi. 9 bin 900 baş polis kadrosu verildiğini açıklayan Atalay, 5
Mart 2011 tarihinde sınav yapılacağını ve 10 bin polisin daha amir konumuna geçeceğini belirtti.
Polislerin askerlik sorununun kendi döneminde çözülmesinden dolayı mutlu olduğunu ifade eden Atalay,
kanun yayınlanmasından sonra çok sayıda polisin
terhis olacağını ve sadece İstanbul'da bin 600 polisin terhis olacağını kaydetti. Polisin imajının güçlenmesinden memnuniyet duyduğunu ifade eden Atalay, vatandaş ile daha iyi ilişkinin polisten birşey kaybettirmeyeceğini söyledi. Yanlış ve keyfilik içinde olanları teşkilatta barındırmayacaklarını vurgulayan Atalay, 'kol kırılır yen içinde kalır' anlayışının asla teşkilatta olmayacağını belirtti. Atalay, "Birkaç kişiyi koruyacağız diye teşkilatın imajını yok edersiniz. İmajı kazanmak zor, yanlış bir tutum imajı kaybettirir. Çevik kuvvetin toplumsal olaylardaki tutumu, polisin imajında belirleyici oluyor. Oralara daha çok genç arkadaşlar gidiyor. Oradaki eğitim önem taşıyor, bunu hatırlatmış oluyorum." dedi.
"SEÇİM GÜVENLİĞİ ÇALIŞMALARINA ŞİMDİDEN BAŞLAYIN"
12 Haziran'da genel
seçimlerin yapılacağını ama henüz Meclis'in bir karar almadığını dile getiren Atalay,
seçim güvenliği çalışmalarına şimdiden başlanmasını istedi. Bazı
kanuni değişiklikler olduğunu hatırlatan Atalay,
referandum döneminde yapılan çalışmalardan dolayı polis teşkilatına teşekkürler geldiğini söyledi.
Trafik kazalarının önlenmesinde istenilen düzeye getirilemediğinin altını çizen Atalay, vatandaşın bilinçlendirilmesi konusunda daha fazla çalışılması gerektiğini belirtti. Cep telefonuyla konuşurken
araç sürmelerine karşı daha dikkatli olunmasını isteyen Atalay, kazanın birkaç saniyelik olduğunu belirterek son dönemde telefonla konuşurken araç kullanım sayısında artış gözlemlediklerini ve bu konuda hassasiyet istediklerini, filmler hazırlanacağını ifade etti.
Uyuşturucuyla mücadelede en başarılı ülkelerden biri olduklarını anlatan Atalay, mücadelenin kararlılıkla süreceğini vurguladı.
Erzurum ve
Atatürk üniversiteleriyle bir
protokol imzalanacağını açıklayan Atalay, iki yıllık mezunların dört yıllığa tamamlanacağını ifade etti.
"POLİS, ZİHNİYET DEĞİŞİMİ YAŞIYOR"
Emniyet Genel Müdürü
Oğuz Kağan Köksal ise toplantıda geçen yılın değerlendirilmesi, bu yıl da yapılacak hizmetlerinin koordinesini konuşacaklarını söyledi. Polisin askerlik probleminin çözülmesinden dolayı Baş
bakan Recep
Tayyip Erdoğan ile Bakan Atalay'a teşekkür eden Köksal, polisin aldığı eğitimin askeri bir eğitim olduğuna dikkat çekti. Polisin askere gitmekten kaçmadığını aksine bunu yapmaktan zevk aldığını dile getiren Köksal, zaten askeri bir görev yaptığını belirterek polisin askere gitmesinden dolayı personel açısından büyük bir zaafiyete uğrandığını ifade etti.
Emniyette bir zihniyet değişimi yaşadığının altını çizen Köksal, bunun dalga dalga yayılan bir
sistem içinde olduğunu kaydetti. Polis teşkilatının büyük bir camia olduğunu ve içinde hata yapanların da olacağını dile getiren Köksal, hata yapanların cezalandırıldığını, iyi işler yapanlara ise ödüller verildiğini belirtti.
Toplum Destekli Polis projesiyle toplumla olan ilişkinin güçlendiğini vurgulayan Köksal, polisin güçlü olması halinde vatandaşın huzur içinde olacağını söyledi. Polis devleti değil verilen hizmet ile devletin huzurlu olacağını anlatan Köksal, polisin huzur ortamı için çalıştığını kaydetti.
Hukukun içerisinde, insan haklarına saygılı, devletin emrinde vatandaşın hizmetinde olması gerektiğinin altını çizen Köksal, polisliğin zor bir meslek olduğunu ifade etti. Vatandaşların malını, canını, namusunu emanet ettiği bir kurum olması nedeniyle şerefli bir meslek olduğunu dile getiren Köksal, amacın suç olmadan önlenmesi olduğunu belirtti. Başarının sınırı olmadığını, 'iyinin de iyisi olduğu' anlayışı içinde olması gerektiğini dile getiren Köksal, yeri geldiğinde kendi kendimizi tenkit edebilmek gerektiğini söyledi.