Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu (
SHÇEK)'nun geçen yılki verileri, huzurevlerinde yüzde 30'luk bir artışın meydana geldiğini gösteriyor.
Huzurevlerinde kalan vatandaşların sayısının artmasına karşın,
Pamukkale Üniversitesi'nin 2010 yılında yaptığı araştırmaya göre, huzurevlerinde kalan
yaşlıların büyük çoğunluğu kendilerini unutulmuş hissediyor.
Araştırmaya göre, yaşlıların büyük çoğunluğu
huzurevinde
yaşamak yerine
ailesi ile birlikte yaşamak istiyor.
Dünya
Sağlık Örgütü (WHO)'nün 2025-2050 yılları için yaptığı tahminlere göre nüfusun yüzde 30-40'ını yaşlıların oluşturması bekleniyor. Gelişmekte olan ülkelerde gelişmiş ülkelere göre yaşlıların daha hızlı oranda artacağı tahmin ediliyor. WHO verilerine göre Türkiye'nin nüfusu giderek yaşlanacak ve yaşam süresi daha uzun olacak.
Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) verilerinden derlenen bilgilere göre Huzurevleri, Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi'ne kayıtlı kişi sayısı geçen seneye oranla büyük artış gösterdi. 2009 Temmuz verilerine göre SHÇEK'e ait Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi'ne kayıtlı kişi sayısı 2 bin 637, huzurevlerine kayıtlı kişi sayısı 2 bin 995, huzurevleri rehabilitasyon merkezine kayıtlı kişi sayısı 231. 2010 Temmuz verilerine göre Huzurevleri ve Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi'ne kayıtlı kişi sayısı ise 7 bin 637. 2011 Ocak verilerine göre SHÇEK' ait 9 bin 260 kapasiteli 97 Huzurevi ile Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezlerinde 7 bin 831 yaşlıya
hizmet veriliyor.
Huzurevi sakinlerinin sayısı 1 yılda yüzde 30 artarken huzurevlerinin kapasitesi de geçen seneye oranla yüzde 10 artırıldı. 2000 yılında Türkiye'de özel sektöre ait yalnızca 19 huzurevi varken, şu an özel sektöre ait huzurevlerinin sayısı 119'a yükseldi. Türkiye'de, kamu kurum ve kuruluşlarına ait 6, yerel yönetimlere ait 22, azınlıklara ait ise 7 huzurevi olmak üzere toplam 154 huzurevi bulunuyor.
SHÇEK'ten yapılan bilgilendirmeye göre huzurevlerine başvuru yoğunluğu büyük şehirlerde yaşanıyor. Doğu illerinde ise, bazı huzurevleri ya kapanıyor ya da kapanma noktasına gelmiş.
Pamukkale Üniversitesi 2010 yılında Huzurevleri üzerinde yaptığı araştırmada çarpıcı sonuçlara ulaştı. Yapılan araştırmaya göre, huzurevlerinde kalan yaşlıların yüzde 32'sinin ziyaretçilerinin olmadığını, yüzde 19'u ayda bir çocuklarının ziyaret ettiğini, yüzde 17'si ayda bir kardeş,
torun, akrabalarının ziyaret ettiğini, yüzde 10'unun iki üç ayda bir kardeş torun ve akrabalarının ziyaret ettiğini belirtti. "Sevdiğiniz kişilerin burada sizinle beraber olmasını ister misiniz?" sorusuna ise, yaşlıların yüzde 72'si olumlu, yüzde 15'i olumsuz
yanıt vermiş, yüzde 11'i ise yanıt vermemiş. Huzurevi yaşlılarına kendilerini yakınlarının ziyaret edip etmediğinin sorulduğu araştırmada Yaşlıların geneli en sık ayda bir ziyaret edildiği bu durumdan da üzüntü duyduklarını ifade ettiği ortaya çıktı. Araştırmada yaşlıya saygıya dayalı geleneksel kültürün bir parçası olarak yaşlılar daha sık ziyaret edilmeyi bekliyor.
Araştırmada 'huzurevinin nasıl bir yer?' sorusuna yüzde 22'si 'Rahatız, yalnızlıktan kurtuluyoruz' , yüzde 17'si 'İmkanım olsa kalmam' derken, yüzde 26'si kimsesizler, fakirler için bir yer olduğunu, yüzde 9'u istenmeyenler için bir yer olduğunu kaydedildi. Bu verilere bakıldığında huzurevlerinde kalan yaşlıların, kendilerini bir kenara atılmış kimsesiz gibi hissettiği ortaya çıkıyor.
HUZUREVLERİNDE HUZURLU DEĞİLLER
Araştırmada yaşlılara olanakları olsa kiminle birlikte yaşamak istediklerini sorulduğunda yüzde 47'sinin kendi evinde yaşamak istediğini, yüzde 29'u eşi ve çocuklarıyla birlikte olmayı arzuladığı, yüzde 11'inin evlenip ev kurmak istediği kaydedildi. Araştırma sonucunda elde edilen verilerden yaşlıların büyük kısmının huzurevlerinde pek huzurlu olmadığı, orada kendilerini bir köşeye itilmiş gibi hissettikleri anlaşılırken, huzurevi yaşlılarının aile ve ev yaşamını 'huzurevine
tercih ettikleri kaydediliyor.
Psikolog Zümrüt Sevinç, toplumun geleneksel aile tipinden çekirdek aileye geçtiğinden dolayı huzurevlerinde artış meydana gelebileceğine işaret etti. Yaşlıların evde kalması ile üç kuşağın aynı evde bulunmasından dolayı kişiler arasında kuşak çatışması çıktığını belirten Sevinç, sorunları yaşlıların huzurevlerine gönderilmesinde bulunulduğunu söyledi. Türk toplumunun geleneksel bir yaşantısının olduğunu kaydeden Sevinç, ebeveynlerini huzur evlerine bırakan kişilerin "Bir anne 4 çocuğa bakmış ancak 4 çocuk 1 anneye bakmıyor" şeklinde tepkilerle karşılaştığını dile getirdi. Huzurevlerine gönderilen yaşlıların
psikolojik olarak büyük
yıkım yaşadığını ifade eden Sevinç,"Yaşlılar, psikolojik açıdan çok hassas oluyorlar. Huzurevinin şartları ne kadar müsait olsa da oraya bırakılmayı kabullenemiyorlar. Kendilerini dışlanmış gibi hissediyorlar ve duygusal anlamda büyük bir yıkım yaşıyorlar." şeklinde konuştu.