Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Leblebicioğlu, ''Hepatit B ve Hepatit C tokalaşmak ve sarılmakla bulaşmaz, maalesef bu tür hastalığı olanların toplumdan tecrit edildiklerini ve hastalıklarını saklamak zorunda kaldıklarını üzülerek görüyoruz'' dedi. Leblebicioğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Hepatit hastalığı ile ilgili pek çok doğru bilenen yanlışlar olduğunu belirterek, Hepatit B, C ve D'nin kan yolu, cinsel temas ve doğum sırasında anneden bebeğe bulaştığını vurguladı. Türkiye'de yaklaşık 4 milyon Hepatit B ve 700 bin Hepatit C'li hasta olduğuna işaret eden Leblebicioğlu, Hepatit B veya Hepatit C olduğunu ilk defa öğrenen kişilerde, kaygı, karamsarlık, endişe ve gelecek korkusu görüldüğünü bunun da normal olduğunu ifade etti. Hepatit B ve Hepatit C'li hastaların herhangi bir işte çalışamayacağı konusunda yaygın bir kanat olduğunu belirten Leblebicioğlu, bunun doğru olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti: ''Kimi iş yerlerinde ise işe başlarken kişiden Hepatit B ve Hepatit C olmadığına dair sağlık raporu istenmektedir. Bu tür bir sağlık raporu istenmesi doğru değildir. Havuz ve kreş başvurularında da bu tür bir rapor alınması gerekmemektedir. Benzer şekilde bu kişilerin evlenmelerinde de bir engel yoktur. Eşler hastalık hakkında bilgilendirilmeli, gerekirse müstakbel eş aşılanmalıdır. Hepatit B ve Hepatit C tokalaşmak ve sarılmakla bulaşmaz, maalesef bu tür hastalığı olanların toplumdan tecrit edildiklerini ve hastalıklarını saklamak zorunda kaldıklarını üzülerek görüyoruz.'' Hastalardan sürekli, ''Hepatit B'nin Hepatit C'ye dönüşüp dönüşmeyeceği'' konusunda sorular geldiğinin altını çizen Leblebicioğlu, ''Bu iki etken birbirinden tamamen farklıdır ve birbirine dönüşümü söz konusu değildir. Viral hepatit ilk bulaştığında akut hepatit adı verilen, sarılık, halsizlik, bitkinlik, iştahsızlık, bulantı, kusma ve kilo kaybı ile karaktersize klinik tabloya neden olur. Bu dönemde hastalar istirahat etmeli, alkol ve sigara kullanmamalı, hekime danışmadan ilaç kullanmamalıdır. Bu dönemde hastalar kulaktan dolma bilgilerle bitkisel ilaçlar kullanmaktadır, uygunsuz ilaçların kullanması karaciğer hastalığının ilerlemesine ve karaciğer yetmezliği, ölüme neden olabilir'' dedi. Leblebicioğlu, vatandaşların hastalıkla ilgili doğru bildiği diğer yanlışları ise şöyle sıraladı: ''Sarılıklı hastaya idrarının içirilmesi, dilin kesilmesi, korkuya bağlı olduğu düşünülerek hastanın tokatlanması tamamen yanlıştır. Yine hastalara özellikle, pekmez, bal gibi gıdaların fazlaca yedirilmesi sindirilmelerini güçleştirecektir, bu yiyecekler zaten dinlenmekte olan hastaların kilo almasına neden olur. Hastalığın akut döneminde özel bir diyet yoktur, hastalar bulantı, kusma olmayacak şekilde dengeli besledirilmelidir. Hepatitli hastaların en çok sorduğu soru ise, hastalığın tedavisinin olup olmadığıdır. İlk defa başvuran hastalarda tedavisinin olmadığı konusunda bir inanış bulunmaktadır.'' Hepatit B ve Hepatit C hastalığının günümüzde ilaçlarla başarı bir şekilde tedavi edildiğini söyleyen Leblebicioğlu, Hepatit A ve Hepatit E'nin ise kendi kendine iyileşen hastalıklar olduğunu vurguladı. Hepatit A ve Hepatit B'den aşı ile korunabileceğini belirten Leblebicioğlu, özellikle bağışık olmayanların Hepatit B aşısı yaptırmalarında yarar olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Leblebicioğlu, Hepatit B aşısı ile oluşacak bağışıklığın kişiyi Hepatit D'den de koruyacağına işaret etti. (GÜN-DLK-MHD)05.08.2011 10:56:40