İsmihan
Özgüven - Çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan, zengin bir tarihi ve kültürel zenginliğe sahip, cami, kilise ve havranın aynı cadde üzerinde yer aldığı hoşgörü kenti Hatay'da, bu mozaik Ramazanda kurulan
iftar sofralarına da yansıyor.
Müslüman,
Hristiyan ve
Musevi gibi farklı dinlerin yanı sıra sünni ve alevi gibi farklı mezheplerin mensuplarının, kapı komşusu olduğu
Antakya'da, farklı dine inananlar, barış, kardeşlik ve dostluk içerisinde ''Hoşgörü kenti''nin adına yakışır bir şekilde iyi ve kötü günde olduğu gibi özel günlerini de paylaşıyorlar.
Ramazanda, farklı dine ve mezhebe mensup insanlar aynı sofrada bir araya gelerek dünyaya hoşgörü mesajı veriyorlar.
Hristiyan ve Museviler, Müslümanlar için önemli olan Ramazanda onların dini inançlarına saygı göstererek ve oruç tuttuklarını bilerek
akşam ziyaretine giderken yanlarında iftarlık da götürüyorlar. İftar sofralarına zenginlik katmak amacıyla evlerinde özel olarak yemek pişiren Hristiyan ve Museviler, iftar saatinde kapı komşusuna bir tabak yemek göndererek ya da onlar için özel sofralar kurarak Ramazanı birlikte geçirmeye gayret gösteriyorlar.
Bazen evlerinde bazen de bir lokantada bir araya gelen farklı dine inananlar, aynı sofrayı paylaşmanın mutluluğunu yaşıyorlar.
-MÜSLÜMAN, YAHUDİ, HRİSTİYAN AYNI SOFRADA-
Antik Han Konuk
Kültür Evi'nde bir araya gelen ve iftar sofrasını paylaşan Musevi Azra Cenudioğlu, Hristiyan
Maria-Cemil Saati çifti,
Alevi İbrahim İstanbullu ile
Sünni olan Zenginler Mahallesi Muhtarı Mahmut Gülcü de kentte hemen hemen her gece kurulan ''Hoşgörü sofrası''nı paylaşanlar arasında yer aldılar.
Eski Antakya'nın en eski evlerinin sıralandığı mahallelerden biri olan, Zenginler Mahallesi muhtarı Gülcü, iftar yemeğinde AA muhabirine yaptığı açıklamada, kapı komşusu olan Alevi, Sünni, Hristiyan ve Musevi herkesin, komşusunun her üzüntüsüne de sevincine de ortak olduğunu, özel günlerinde de birbirlerini unutmadıklarını söyledi.
Ramazanda diğer dine inanan komşularının kendilerine yemek getirdiğini ifade eden Gülcü, çoğu zaman da aynı sofrayı paylaştıklarını kaydetti.
Tekstil sektöründe çalışan Musevi Azra Cenudioğlu, kentte herkesin diğerlerine hoşgörü içerisinde yaklaştığını belirtti.
Musevilerin yılbaşısı olan ''Roş Aşana''dan on gün sonra ''Yom Kipur'' adını verdikleri yaklaşık 24 saat süren ve ''Kefaret günü'' olarak tabir edilen bir oruçlarının bulunduğunu vurgulayan Cenudioğlu, bu süre içerisinde kendilerinin de bir şey yiyip içmediğini kaydetti.
Bu özel oruçlarında Müslümanların da kendilerine saygı gösterdiğini ve karşılarında bir şey yiyip içmemeye özen gösterdiğini ifade eden Cenudioğlu, aynı saygıyı kendilerinin Ramazan'da Müslümanlara gösterdiğini söyledi.
Ev yemekleri yaparak geçimini sağlayan Maria-Cemil Saati çifti de, Hatay'da farklı ve güzel bir kültürel yapının olduğunu, herkesin birbirine kardeşçe ve dostça yaklaştığını belirtti.
-MÜSLÜMANLAR, HRİSTİYANLAR İÇİN ETSİZ YEMEK YAPIYOR-
Ramazanda oruç tutan Müslümanlara yemek verdiklerini, duygularına ortak olmaya çalıştıklarının altını çizen Maria Saati, bu güzelliğin tüm dünyada olması gerektiğini kaydetti.
Hristiyanların nisan ayında ''Paskalya Bayramı''nın bulunduğunu ve bu nedenle 45 gün oruç tuttuklarını ifade eden Saati, bu oruçta hayvansal ürünler yemediklerini söyledi.
Bu yıl Müslümanlarla aynı zamanda oruç tutmaya başladıkları ve 15 gün süren ''Meryem Ana Yortusu''nda da hayvansal ürünlerin yer aldığı gıdalar tüketmediklerini belirten Saati, bu dönemde Müslüman komşularının kendileri için etsiz yemek yaparak sofralarına
renk ve ayrı bir lezzet katmaya özen göstermesinin kendilerini mutlu ettiğini dile getirdi.
İftar sofrasında yer alan Alevi İbrahim İstanbullu da her dinde farklı da olsa bir orucun bulunduğunu, kiminin hiç bir şey yemediğini kimisinin ise bazı ürünleri tüketmediğini söyledi.
Farklı dine inanların aynı iftar sofrasında bir araya getirerek güzel tabloyu yansıtan Antik Han Konuk Kültür Evi Halkla İlişkiler Sorumlusu Gülden Süner de, eski bir Antakya evini
restore ederek oluşturdukları mekanda, kurdukları iftar sofralarıyla konuklarına farklı bir
hizmet sunduklarını belirtti.
Süner, işletmelerinde, kentin yöresel lezzetlerine ağırlık vermekle birlikte, farklı dine inananların damak tadlarına uygun yemeklerin de menülerinde yer aldığını bildirdi.
(İSÖ-RŞ-ERS-OSM)18.08.2011 10:29:10