Genelkurmay Başkanlığı'nın
Harp okullarına öğrenci alımıyla ilgili konuşan
Eğitim Bir-Sen Manisa Şube Başkanı Mehmet
Emin Sofuoğlu, "Daha başvuru bile yaptırmadan elemeye tâbi tutulan imam hatip lisesi öğrencileri, bu ülkenin evlatları değil mi?" dedi. Sofuoğlu, bir kanalın internet sitesinde konuyla ilgili yayımlanan haberin ardından
basın açıklaması yaptı.
Genelkurmay Başkanlığı'nın sitesinde 1
Mart 2011 tarihiyle duyuruya çıktığı Harp okullarına öğrenci alımlarıyla ilgili başvuru şartlarının 16. maddesinde, "Öğreniminin herhangi bir safhasında meslek veya mesleğe yönelik okullarda okumamış olmak gerekmektedir." dendiğini aktaran Sofuoğlu, bu ayrıma son verilmesi gerektiğini söyledi: "Genelkurmay Başkanlığı ise tam tersine, tabiri caizse ayrım ve eşitsizliği derinleştirdi. Yıllardır imam hatip liselerine kapılarını kapatan Genelkurmay, haksızlıkta bir adım daha atarak, ara sınıflarda dahi olsa imam hatiplerin önünden geçmiş olmayı, gençler arasında üvey evlat muamelesine tâbi tutulmak için yeterli bir sebep saydı."
Dünyanın birçok yerinde eşitlik ve
özgürlükler adına olumlu adımlar atıldığını dile getiren Eğitim Bir-Sen Şube Başkanı Sofuoğlu, "Demokrasilerde özgürlük alanlarının her geçen gün genişlemesi, haksızlıkların azalması ve hattâ bitmesi beklenirken eşitlik adına geri adım sayılabilecek bu durumun dayanağını merak ediyorum. Ülkemiz için
adalet adına negatif gelişme olarak nitelendirilebilecek bu durumun neyle izah edildiğini öğrenmek istiyoruz." şeklinde konuştu.
Askerlik görevine çağrılırken hiçbir ayırm yapılmadan cepheye sürüldüklerini vurgulayan Mehmet Emin Sofuoğlu, "
Savaş zamanlarının
tercih edilen askerleriyken barış zamanında bu çocuklara göz göre göre haksızlık yapılıyor olması anlaşılır değildir." dedi.
Sofuoğlu, açıklamasına şöyle devam etti: "
İmam hatip lisesi öğrencilerini diğerlerinden ayıran fark, düz lise müfredatına ek olarak dinî eğitim denebilecek Kur'ân–ı Kerîm ve benzeri dersleri öğrenmiş olmalarıdır. Hiç kimse bu çocukları, daha az başarı ya da hainlikle, bölücülükle suçlayamaz.
Güvenlik önemliyse diğer öğrencilerden daha az güvenilir olduğu iddiasında da bulunulamaz. Geriye
Allah korkusu, namaz, oruç kalıyor. Sadece askeriyede değil, hemen tüm işlerde Allah korkusu bulunan insanların tercih edilmesi gerekirken bu ayrım neyle izah edilecek? Din ve iman duyguları her zaman vatan sevgisiyle birlikte anılmakta olup üçünü birlikte çok ya da az olduğu, tarihin en derin tecrübelerinden biridir. Ülkemizdeki tüm yerleştirme sınavlarında taban puanı aşabilme dışında bir şart konulmazken başarıyı belirleyen faktör, daha fazla soru çözme ve daha fazla puan almadır. Keyfi uygulamaların önünü açabilecek bu ve bunun gibi anlamsız şartların ve anlayışın değişmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu ülkenin gençlerini, sadece diplomalarına bakarak elemeye tâbi tutmanın hiçbir hukuki dayanağı olamaz."