Zekeriya Gülün - Altınokta Körler Derneği
Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Cevriye
Bayraktar, kendisi gibi görme engelli akrabaları ile AA ekibini evinde konuk ederek
iftar sofrasını paylaştı.
Bayraktar, Sincan'daki evinde iftar sofrasında konuk ettiği AA ekibine, bir kamu kurumundan
emekli olduğunu anlattı. Dernek olarak,
görme engellilere yönelik çeşitli etkinlikler düzenlediklerini, bilgisayar ve üniversiteye
hazırlık kursu verdiklerini ifade eden Bayraktar, diğer sosyal haklarını da topluca devletle onuşarak çözmeye çalıştıklarını dile getirdi.
Bayraktar, Ramazan'da görme engelliler için bir iftar düzenlemek istediklerini ancak
sponsor bulamadıklarını bildirdi.
Görme engellilerin bazı sorunlarına da değinen Bayraktar, görme engelli çalışanlardan
vergi alınmadığını hatırlattı. Bayraktar, ''Ama biz emekli olduktan sonra bu
uygulama kalkıyor. Normal insanlarla aynı düzeyde tutuluyoruz. Bu konularda da bizlere yardımcı olabilir devlet. Bizler için vergi oranlarının yeniden ayarlanması gerekiyor. Bizler her ne kadar bazı ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılayabiliyorsak da, birçok şeyi de parayla yaptırmak zorunda kalıyoruz. Normal insanla
özürlünün aldığı
maaş aynı düzeyde olmamalı bize göre'' şeklinde konuştu.
Cevriye Bayraktar'ın görme engelli kuzeni Ülkü Kılınç da, ramazanın, yaz ayına geldiği için bazı zorlukları olduğunu ifade ederek, ''Sıkıntıları olduğu gibi mükafatı da olacak'' dedi.
Allah'tan, herkesi, on bir ayın sultanı olan nice Ramazanlara ulaştırmasını dileyen Kılınç, ''Ayrıca, görme özürlü olduğumuz için tabii ki bir
takım sıkıntılarımız var. Yok değil. Zorluklarını kimi kabul ediyor kimi etmiyor. Doğuştan özürlü olanla sonradan olan arasında çok büyük farklılıklar var. Doğuştan olan arkadaşlarımız biraz daha kaderine razı oluyor ve bir takım şeylere göğüs geriyor. Ama sonradan olan arkadaşlarımız daha büyük zorluklar çekiyor'' diye konuştu.
-''BAZI KANUNLAR ÇIKTI, RAHAT YAŞAMAMIZ İÇİN''-
Ülkü Kılınç'ın eşi Hüseyin Kılınç da, sonradan gözünü kaybedenlerin bir adaptasyon sorunu yaşadıklarına, körlüğü kabul etmekte büyük bir zorluk çektiklerine işaret etti. Kılınç,
doğuştan görmeyenlerin hayata karşı daha cesur olduklarını vurguladı.
Ramazanın kendilerine ekstra bir yükü bulunmadığını belirten Kılınç, normal günlerden farklı olarak oruç tuttuğunu ve
teravih namazına gittiğini anlatan Hüseyin Kılınç, ''Ben baston kullanabiliyorum. Kendim de, hafif bir külfete katlanarak camiyi bulabilirim. Kendi iş yerime de kendim gidip gelebiliyordum'' dedi.
Ramazan'ın yaz aylarına denk gelmesi ve orucun uzun sürmesi nedeniyle herkes neye katlanıyorsa, kendilerinin de ona katlandığını dile getiren Kılınç, ''Sahura kalkmanın müşkülatı oluyor haliyle. Onun dışında çok
şükür bir şikayetimiz, bir rahatsızlığımız yok. Bizim problemimiz Cenab-ı Allah'ın takdirinden kaynaklanmıyor. Bizim sorunumuz,
toplumun bize çarpık yaklaşımından kaynaklanıyor. Bu, eğitimle ilgili bir meseledir. Özürlülük de, sağlıklı yaşamak da Allah'ın insanlara bir takdiridir. Sonuçta kimse bu hali
tercih etmiyor. Bir şekilde yaşıyor'' şeklinde konuştu.
Bunu, özürlü olmayanların sağlıklı şekilde anlayabilmelerinin önemine dikkati çeken Kılınç, şunları anlattı:
''Bunu çok iyi düşünmeleri gerekiyor. Bazı insanlar niye duymuyor, niçin görmüyor? Allah isteseydi herkesi sağlıklı da yaratabilirdi. Ama çok şükür geçmişe göre daha iyi. Bazı kanunlar çıktı, rahat yaşamamız için. Bazı mali problemlerin çözümü ile ilgili bazı yasal düzenlemeler oldu. Toplum biraz gelişiyor. Anlayışlar zaman içinde değişiyor.
En basitinden, herhangi bir kuyruğa girerken özürlülere öncelik tanınıyor. Önceden böyle bir şey yoktu. Kavga bile ederdik. Şimdi 'yasal hakkımız' deyince akan sular duruyor. Aslında bu iş için yasaya da gerek yok. Bu işler vicdani işlerdir. İnsan yalın bir mantıkla düşününce bunu anlar. Sanıyorum bizden sonraki nesil bizden daha rahat yaşayacak.
Ben
İlahiyat Fakültesi'nde okudum. Çok büyük zorluklar yaşadım, derslerimizin kasede okunması nedeniyle. Şimdi bilgisayarla bütün bunlar çözülüyor. Bazen, 'keşke' diyorum, '30 yıl sonra şu okullara gitseydim de bu rahatlığı görseydim.' Şimdi bir görme engelli istediği kitabı bilgisayara atarak dinleyebiliyor.''
-''FİTREMİ SOMALİ'YE GÖNDERECEĞİM''-
Somali ve Doğu Afrika'daki
açlık ve kuraklık sorununu televizyonlardan takip ettiklerini belirten Kılınç ailesi, yaşananlara çok üzüldüklerini ve bu dramın sorumluluğunun daha çok gelişmiş ülkelere ait olduğunu savundu. Hüseyin Kılınç, ''
Türkiye, Diyanet ve Kızılay'la üzerine düşeni yapıyor'' dedi.
''Bu konuda bütün dünya bir olmalı. Türkiye kendini kesinlikle her tarafa kanıtlıyor bana göre'' diyen Ülkü Kılınç da, bu ramazanda fitresini Somali'ye göndereceğini sözlerine ekledi.
(ZK-JM)17.08.2011 11:49:32