Mersin Ziraat Odası Başkanı
Cengiz Gökçel, narenciyenin
üretim ve
pazarlamadaki sorunlarının köklü bir şekilde çözülmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin 5 milyon ton olan narenciye üretiminin yüzde 30'unun Mersin'de yetiştirildiğini belirten Gökçel, ana geçim kaynağı olan narenciyede yaşanan sorunların ne olduğunun tespiti ve nasıl çözüleceği konusunda bir
yol haritası oluşturması gerektiğini belirtti. Kaliteli ve sağlıklı
ürün için teknolojik gelişmelerinin yakından takip edilmesi gerektiğini ifade eden Gökçel, "Ancak şuan narenciye üreticisinden
ekonomik olarak geldiği bu noktada, bu gibi çalışmaları beklemek haksızlık olur. Bunun için üretim ve pazarlamadaki sorunları köklü bir şekilde çözmemiz gerekir. Bu sebeple ki hali hazır tesisleri değiştirerek
erkenci ve geççi çeşitlere yönelecek çiftçilerimizin
desteklenmesi gerekir.
Tarım Bakanlığı, İhracatçı Birlikleri,
Üniversiteler, Ziraat Odaları,
Ticaret ve
Sanayi Odaları ile bir
teknik kurul oluşturulması, öncelikli olarak dış pazarda geçerli erkenci ve geççi çeşitlerin belirlenmesi ve buna göre bahçe tesislerinin planlanması gerekmektedir.
Bahçe tesisleri yapılırken kontrollü yetiştiricilik prensipleri ortaya konmalıdır" dedi.
Narenciyenin piyasaya arzındaki sıkıntıyı gidermenin bir başka yolunun da hali hazırda kurulu bahçelerin ürün hasat sürelerinin uzatılması olduğuna dikkat çeken Gökçel, bunun depolama yapan çiftçilerin ürün bazında desteklenmesi ya da faizsiz kredilerle
teşvik edilerek geç hasatın özendirilmesi ile olabileceğini söyledi.
Burada tarihlerin oluşturulacak teknik kurul tarafından belirlenmesi gerektiğine işaret eden Gökçel, "Narenciye ihracatına verilen destekler mutlaka dış piyasalarda diğer
ülkelerle
rekabet edecek miktarda olmalı, erken dönemde, mutlaka Temmuz ve
Ağustos aylarında açıklanmalı ve ihracatçıya nakit olarak verilmelidir. Burada bir önemli konu narenciye ilk hasat dönemine denk gelen aylarda destek miktarının
yurt dışındaki pazarlarda ihracatçılarımızın hakimiyetini ortaya çıkarsın ki, yıl içerisinde pazar payımızı artıralım" şeklinde konuştu.
Mersin'in diğer önemli geçim kaynaklarından birisinin de yaş
üzüm sektörü olduğunu belirten Gökçel, son yıllarda yaş üzüm ürünü
satış fiyatlarımız maalesef
maliyetlerin altında kaldığını ifade ederek, üzüm ihracatına da uygun miktarlarda teşvik verilmesi ile üzüm üreticisi çiftçilerin mağduriyetinin giderileceğini söyledi.
Mersin'de tarım arazilerinin yüzde 30'luk bir kısmında
meyve üretildiğini kaydeden Gökçel, "On binlerce çiftçimiz başta
şeftali,
elma,
kiraz,
kayısı, erik gibi meyve üretimi ile tarımsal istihdama ve ülkemiz ekonomisine güçlü katkılar sağlamaktadır. Sofralık ve meyve suyu endüstrisinde
hammadde olarak değerlendirilen meyveler değerlendirilmektedir. Çiftçimiz ve tarıma dayalı sanayicimiz için bu ürünün önemi devlet tarafından takdir edilmiş, hem taze meyve hem de meyve suyu konsantreleri yüzde 58,5 gümrük vergisi yoluyla ithalata karşı korunmuştur. Ancak son yıllarda bazı ülkelerin uyguladığı geniş destekler neticesinde o ülke üreticilerinin elde ettiği maliyet avantajı nedeniyle ülkemize yönelik gerek meyve, gerekse meyve suyu konsantresi ithalatı artmış bu durumda
satış miktarı ve fiyatları olumsuz etkilenmiştir."