Gıda,
Tarım ve
Hayvancılık Bakanı
Mehdi Eker,
Türkiye'nin yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı bulunduğunu ve Anayasa'yı toplumdaki her kesimle birlikte yapmak istediklerini belirterek, ''Böyle bir irade ve arzumuz var. '
Hayır ben meclise gelmiyorum,
yemin etmiyorum' dediğiniz zaman bir kere bu yolu kapatmış oluyorsunuz. Bunu doğru görmemiz mümkün değil'' dedi.
Tarım İl Müdürlüğünde düzenlenen kahvaltıda basın mensuplarıyla bir araya gelen Bakan Eker, 61.
Hükümetin
Diyarbakır için öneminin bulunduğunu belirterek, hükümet programında 2 sayfanın Diyarbakır'a ayrıldığını söyledi.
Çok önemli projelerin hayata geçirileceği bir dönem ve Diyarbakır'ın önemli ölçüde sorunlarının çözülmüş bir şehir olacağını anlatan Eker, 700 bin hektar alandaki toplulaştırmanın 200 bin hektarının tamamlandığını, bu çalışmanın tarımsal üretimi artıracağını ve çeşitlendireceğini bildirdi.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin 61. Hükümet döneminde belki de ilk defa bu kadar çok sayıda bölgedeki milletvekillerinin Bakanlarla temsil edildiğini,
Şanlıurfa, Diyarbakır,
Batman,
Bingöl ve
Gaziantep milletvekillerinin kabinede Bakan olarak
hizmet yapacağını ifade eden Eker, bunun hükümetin bölgenin kalkınması ve gelişmesiyle ilgili bakış açısını ortaya koyması açısından önemli gösterge olduğunu belirtti.
-YEMİN KRİZİ-
''
Kürt meselesinin çözümüyle ilgili Sayın Baş
bakanımızın ifade ettiği gibi hükümet programında hem de zaten bizim icraatlarımızda açıklanan ve vurgu yapılan bir husus. Milli birlik ve beraberlik projesinin hayata kararlılıkla gireceği yönünde. Bu yönde de çalışmalar olacak'' diyen Eker, bir gazetecinin; ''BDP'nin yemin etmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusunu şöyle yanıtladı:
''Bütün partilerle olduğu gibi her zaman diyaloğa ve uzlaşmaya açığız. Ben görüşüldüğünü biliyorum. Parti
yönetici ve sözcülerinin görüştüklerini biliyoruz. Tabi buradan meclis çatısı altında uzlaşmanın sağlanabilineceğini,
buluşma zeminin orası olduğunu, görüşmelerin ortada olması gerektiğini,
diyalog arayışının orada olması gerektiğini düşünüyoruz. Çağrımız hep öyle oldu. CHP'nin gelip yemin etmesini olumlu değerlendiriyoruz. Kazançtır. Hatta Türkiye zaman kaybetmiştir. Keşke o zamanı kaybetmeseydi. Geç de olsa yemin edilmesi olumlu bir adım. Aynı şeyi BDP'nin yapmasını yürekten arzu ediyor ve istiyoruz. İnşallah bu tutum, bu şekilde sonuçlanır.
Meclis çatısı altında muhalefet edecek olan da düşüncelerini orada söyler. Tenkit edeceği hususları orada konuşur. Hepimiz milletin bize verdiği temsil
yetkisiyle
siyaset yaparız. Sorunlarımızı siyasi bir faaliyet olarak düşüncelerimizi geliştirir ve hayata geçiririz.''
-DEMOKRATİK ÖZERKLİK-
''BDP'nin demokratik özerkliğini nasıl karşılıyorsunuz?'' sorusu üzerine Eker, bütün diyalog ve çözüm arayışının meclis olduğunu, orada konuşulması ve görüşülmesi gerektiğini vurgulayarak, onun için özellikle yasama faaliyetinin başlaması gerektiğini bildirdi.
''Bunlar başlamadan bunları ön şart olarak ortaya koymanın
demokrasinin tarifiyle ne kadar bağdaşır doğrusu onu bilmiyorum. Önce bir seçime girdik. Milletten yetki aldık. Yetki alınıyor ama gidilip yemin edilip bu yasama dönemine başlanmıyor. Bu olmadan sürecin başlaması mümkün değil'' diyen Eker, bunu bir ön şart olarak ortaya koymanın doğru olmadığını vurguladı.
Bir gazetecinin; ''BDP'nin Diyarbakır'da toplanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna Eker, doğru bulmadığını, Anayasa'ya göre, partilerin genel merkezlerinin
Ankara, grubun toplanması gereken yerin de Meclis olduğunu dile getirdi.
Siyasette insanın söylenmesi gerekeni bilmesi kadar söylenmemesi gerekeni de iyi tartması gerektiğini anlatan Eker, konuşmasın şöyle sürdürdü:
''Her aklına geleni siyasetçinin söylememesi lazım. Her ağzına geleni de kullanmaması lazım. Dolaysıyla siyaset zaten budur. Sonuçta düşüncelerini yapıcı bir şekilde ifade etmek, diyalog kapısını sürekli açık tutmaktır. Uzlaşma sanatıdır. Ona göre düşünceleriniz varsa o düşüncelerinizi en iyi şekilde ifade edeceksiniz.
Temel felsefi yanlışa düşmemek lazım. Seçime giriyorsunuz, milletvekili oluyorsunuz, ondan sonra da diyorsunuz ki 'Ben milletvekili oldum ama gelip yasama faaliyeti yapmayacağım'. Yani bunun hükümetle bir ilişkisi yoktur. Burada muhatap hükümet değil. Biriyle ilgili yargıdır. Kastedilen bazı
tutuklu vekillerin bırakılmaması ya da YSK ile ilgili şeyler, problemler dile getiriliyorsa hükümetin dışında bir şeydir. Ama eğer bundan sonraki süreçte önümüzdeki dönemde bu tür sıkıntılar yaşanmasın diyorsa o zaman geleceksin meclise orada çözüm yolunu arayacaksın. Ondan sonra konuşacaksın, taleplerini söyleyeceksin. Biz diyoruz ki Türkiye'nin yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı var. Biz bunu toplumdaki her kesimle birlikte yapmak istiyoruz. Böyle bir irade ve arzumuz var. 'Hayır ben meclise gelmiyorum. Yemin etmiyorum' dediğiniz zaman bir kere bu yolu kapatmış oluyorsunuz. Bunu doğru görmemiz mümkün değil.''
''BDP olmadan meclis çalışması sürer mi?'' sorusu üzerine de Eker, ''Sonuçta yasama faaliyetleri devam eder. Sayın Başbakanımızın kastettiği budur. Meclis kaç kişiyle toplanır, karar alır bellidir. Başkanlık divanı nasıl oluşur bunlar bellidir. Bir grubun gelmemesi yasama faaliyetlerinin sürdürülmesi açısından bir engel teşkil etmez. Ama demokrasi açısından kuşkusuz bizim arzumuz; milletin bütün temsilcileri yetki almış, seçilmiş olan bütün temsilcileri gelsin. Mecliste otursun onlar da katkı sağlasın. Ne söyleyeceklerse diyeceklerini mecliste söylesinler'' dedi.
-TERÖR ÖRGÜTÜNCE KAÇIRILANLAR-
Diyarbakır'ın
Lice ilçesinde 2'si asker 3 kişinin
terör örgütünce kaçırılmasıyla ilgili soru üzerine de Eker, 3 kişinin
terör örgütü tarafından yol kesilmek suretiyle kaçırıldığını bildiklerini bildirerek, ''Onların bulunmasıyla ilgili bütün birimlerimiz, güvenlik kuvvetlerimiz büyük bir çaba içerisinde ve herkes çalışıyor. Hükümetin ve devletin bütün birimlerinin şu anda üzerinde çalıştığı tek konu bu'' diye konuştu.
''BDP milletvekillerinin kaçırılanların kurtarılması konusunda ''Eğer hükümetten talep gelirse devreye gireriz açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine ise Eker, şöyle dedi:
''Terör örgütü birilerini kaçırdıysa ve birisi bunu yapabileceğini düşünür de yapmıyorsa yani bunun için icazet de rica da gerekmiyor ki, bu bir insanlık görevidir. Birisi arzusu dışında masum bir insan, yolda alıkonuluyor. Eğer siz biliyorsanız bunun nerede olduğunu, geri getirme gücünüz ve imkanınız var da bunu yapmıyorsanız o zaten başlı başına soru işareti taşıyan bir durum olur. Bu tür olayları nefretle kınıyoruz. Bu tür olayların tırmanma eğiliminde olmasını esefle, üzüntüyle karşılıyoruz. Bu da aslında manidardır. Bu günlerde bu tür saldırıların, cinayetlerin artması, yol kesmelerin olması bunu da yine manidar buluyoruz. Terör örgütünün kendi içindeki farklı düşünceler ve davranışlar mı? Onun yansıması mı? O çatışmaların çekişmelerin yansıması mı bilmiyorum.''
(TEN-ÖZ-EK-ÇAL)13.07.2011 13:11:30