Ayak üstü yenilen hazır yiyeceklerin (fast food) ve
şekere dikkat edilmesi gerektiği belirtilerek, bu gıdaların
aşırı kilo aldırdığı gibi diyabet hastalığına da davetiye çıkardığı kaydedildi.
Ondokuz
Mayıs Üniversitesi (OMÜ)
Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma
Hastalıkları
Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hulusi Atmaca,
modern çağın hastalığı kabul edilen diyabetin, kilo alımı ile paralel şekilde
halk arasında gittikçe arttığına dikkat çekti. Atmaca, fast food ve şekerden uzak durulması gerektiğini kaydetti.
Çağın en çok görülen hastalıklarından Tip 2 türü diyabet ile obezite ilişkisine dair açıklama yapan Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hulusi Atmaca, toplumdaki şeker hastalarından yüzde 90'ının tip 2 diyabet hastası olduğunu belirtti. Hastalığa yakalanma sıklığının, her geçen gün arttığını ifade eden Doç. Dr. Hulusi Atmaca, diyabet ile obezite arasındaki paralel ilişkiye değindi.
Bu konuda tüm dünya ülkelerinin önlem almak için teyakkuzda bulunduğunun altını çizen Doç. Dr. Atmaca, "Dünya'da 200 milyon diyabet hastası var. Bu sayının 2025 yılında 350 milyonu ve 2050 yılında ise 500 milyonu bulması tahmin ediliyor.
Türkiye'de ise yaklaşık 4 milyon diyabet hastası bulunuyor. Dünya
Sağlık Örgütü, faaliyete geçilmezse 10 yılda diyabet kaynaklı ölümlerin yüzde 50 oranında artacağını öngörüyor.
Diyabetteki artışın temel faktörü ise artan obezitedir." dedi.
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) Hiper
tansiyon Çalışma Grubu'nun, 2003 yılında gerçekleştirdiği
Karadeniz Bölgesi çalışmasının sonuçlarına göre; erkeklerin yüzde 23'ünde ve kadınların yüzde 47'sinde obezite, ayrıca erkeklerin yüzde 13'ünde ve kadınların yüzde 15'inde de diyabet tespit edildiğini hatırlatan Doç. Dr. Hulusi Atmaca, "Türkiye Diyabet Epidemiyoloji
Araştırma Projesi (TURDEP I) verilerine göre, ülkemizin erişkin toplumunda diyabet araştırması korkutucu boyutlara varmıştır. 13 yılda diyabet sıklığı yüzde 90, obezite ise yüzde 44 artmıştır. Erişkinlerde diyabet sıklığı yüzde 13.7'ye ulaşmıştır.
Endüstrileşmeye paralel olarak, insanların günlük aktiviteleri azalmış ve ayrıca günlük kalori alımları da artmıştır. Geçmiş yıllarda kırklı yaşlardan sonra görmeye alışkın olduğumuz tip 2 diyabet,
yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve
kalp-
damar hastalıklarını günümüzde daha
erken yaşlarda, yirmili yaşlarda görülüyor." şeklinde konuştu.
Türkiye'de fazla kilolu ve obezlerin oranının yüksek olduğunu vurgulayan OMÜ Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi,
yaşam tarzları ile ilgili bir
takım değişiklikler yapılması gerektiğini bildirdi. Doç. Dr. Atmaca, şöyle devam etti:
"
Okul ders programlarında
dengeli beslenme ve obeziteye yeterince yer verilmesi, sportif faaliyetler için okul ve şehrin imkanlar ölçüsünde uygun hale getirilmesi, okul kantinlerinde ve okul çevresinde fast food gıdalara yer verilmemesi, şekerli meşrubatlar yerine daha
ucuz olan ayranın
tercih edilmesi ve buraların birer manav dükkanını andıracak düzeyde
meyve ve sebzelerle süslenmesi, aslında çok basit fakat çok etkili önlemlerdir. Elverdiği ölçüde
bisiklet kulvarlarının eklenmesi, durağanlaşan modern hayatımızda fiziksel aktivitemizi özendirecek önemli stratejilerdir. Görüldüğü gibi obezite sorunuyla mücadelede hekimlerle birlikte,
aile bireyleri, öğretmenler, şehir yöneticileri ve planlamacıları dahil edilmelidir. Bu sorun tek başına hekimlere
havale edilecek bir hastalık olma hafifliğinden çıkartılmalıdır."