Üniversitelerde çeşitli öğrenci grupları, 'Özgürlük Yürüyüşü Konferansı'nda bir araya geldi. Konferansta, öğrencilerle polis arasında yaşanan arbedeler, Burhan Kuzu'ya yapılan
yumurtalı saldırı, YÖK, üniversitelerde parasız eğitim gibi konular öğrenci temsilcileri tarafından ele alındı.
Geçtiğimiz ay
sokaklarda polisle karşı karşıya gelen
eylemci öğrenciler, bugün
Beşiktaş Mustafa Kemal Kültür Merkezi'nde düzenlenen konferansta bir araya geldi. Konferansın Divan Başkanı Nerul Kösedağ,
İstanbul Teknik Üniversitesi'nde (İTÜ)
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı
protesto eden öğrencilere
hapis cezası, polis saldırıları ve YÖK'ün yayınladığı genelgenin
AK Parti tarafından uygulandığını ileri sürdü. Başbakan'ın rektörlerle yaptığı toplantıya üniversite öğrencilerinin sessiz kalmadığını aktaran Kösedağ, "
Öğrenciler, davetsiz misafirler olarak sokakta seslerini duyurmuşlardır. AKP orada öğrencileri susturmaya çalışmış, şiddetle saldırmıştır.
Ankara Üniversitesi'nde Burhan Kuzu'ya atılan yumurtalarla üniversite ve üniversitelerin taleplerinin konuşulmasının yanında AKP'nin
yandaş medya eşliğinde
muhalif öğrencilerle karalama operasyonu başlamıştır.
Üniversiteler marjinalleştirmeye çalışılmıştır. Egemen Bağış'a yumurta atan öğrencinin 2 yıl
hapis cezası istemiyle yargılanması en son İstanbul Üniversitesi'nde polise 1 yıl boyunca sınırsız
arama izni verilmesi bu saldırıların devamıdır. Üniversite konferansında bu saldırı karşı yükselen üniversite muhalefetinin sesini yükseltmesinin bir ürünüdür. Bundan sonra üniversitelere yönelik saldırılarda gençliğin nasıl bir yol izleyeceğinin konuşulacağı bir
tartışma platformu olacaktır." dedi.
Üniversiteler Platformu adına konuşan Levent Dölek, geçen ay üniversitelerin dışında yaşanan olayların sadece üniversiteleri değil, tüm ülkeyi sardığını söyledi. Öğrencilerin bu zaman zarfı boyunca üniversitelere sahip çıktığını aktaran Dölek, "Fakat üniversiteler sahip çıkan sadece siz olmadınız. Birileri 'buralar benim üniversitem' dedi, protestocuları üniversitelerden atmakla tehdit etti. Bu üniversiteler emekçilerin yeridir, bu üniversiteler kimsenin malı değildir. Sözüm sadece rektörlere değil, bu üniversiteleri müşteri yapmaya çalışan, emekçileri
köle olarak çalıştırmaya devam eden sermayeyedir. Üniversitede kendi malı gibi gören esas onlardır." diye konuştu.
Öğretim Üyeleri Derneği adına konuşan Prof Dr. Tahsin Yeşildere, bir çok öğrencinin katıldığı bu tip konferanslarla üniversite sorunları ve Türkiye'nin toplumsal sorunları tartışıldığını söyledi. YÖK başkanının 'öğrenciler tepkilerini şiddete başvurmadan yapmalı' sözünü hatırlatan Yeşildere, "Öğrenciler bunu çok iyi yapıyor. Öğrenciler değişti, demokrasiyi biliyor, tartışacak ortamı biliyor ülkenin üniversiteleri biliyor. Bu sisteme karşı başkaldırıyor ama YÖK'ü idare edenler o sistemi idare etmesini 1982'den bu yana getirmesini biliyorlar ama değişimi için bir şey yapmıyorlar. Siyasi
iktidar başa geldiğinde ilk söylemi 'YÖK'ü kaldıracağız' olmuştu. Ama üniversitelerdeki sistemi YÖK kendi istedikleri gibi oluştu. Cumhurbaşkanı makamına kendi istedikleri kişiyi getirdiler, yeni üniversitelerin rektörlerini kendi yandaşlarını atadılar. Dekanların atanması da onlarda, buna başkaldıran öğrencilere şiddet uygulayan kendilerinin olduğunu bile farkında değiller." şeklinde konuştu.
Üniversiteler Konseyi Derneği adına söz alan Prof Dr. Neshun Gören, son zamanlarda yaşanan öğrenci protestolarının siyasi iktidar, yandaş basın ve YÖK tarafından 'Söyleyecek sözü olmayan, tartışmasını bilmeyen bir
takım öğrencilerin meydana getirdiği marjinal sokak hareketleri' olarak lanse edildiğini aktardı. Toplumun da böyle aktarıldığını söyleyen Gören, üniversitelerin bir çok sorunu olduğunu, paralaştırıldığını sözlerine ekledi.
Konuşmaların ardından çeşitli üniversitelerin öğrenciler tebliğ sunumlarını yaptılar.