Ergenekon davasıyla birleştirilen
Cumhuriyet gazetesine
molotof kokteyli atılmasına ilişkin davanın
tutuklu sanıkları, talepler bölümünde birbirini suçladı. Diğer 5 tutuklu sanık, sanık
Bedirhan Şinal tarafından kendilerine
iftira edildiğini ileri sürdü. Şinal ise sanık Seyhun Zaim'in, yaptığı bir
telefon konuşmasında istemeyerek suçunu
itiraf ettiğini iddia etti.
İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesinde görülen Ergenekon ana davasında sanıklar sözlü taleplerini sunmaya devam etti.
Sabah ve öğleden sonra sanıklar ile Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese'nin tartışmalarından sonra davaya dahil edilen Cumhuriyet gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin dava dosyasının tutuklu 6 sanığı talepte bulundu. Sanıklar Boğaç Kağan Murathan, Bora Ballı, Seyhun Zaim, Fatih Derdiyok ve
Bayram Demir, diğer tutuklu sanık Bedirhan Şinal tarafından kendilerine iftira atıldığını iddia ederek tahliyelerini talep etti.
Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine
el bombası atılması olayları ile ilgili davanın tutuklu sanıkları Osman
Yıldırım ve
Alparslan Arslan gibi biri rütbeli üç
jandarma tarafından sanık bölümünün arka sıralarında oturtulan tutuklu sanık Bedirhan Şinal ise diğer 5 sanığın iddialarını reddetti. Şinal, tutuklu sanıklardan Seyhun Zaim'in cezaevinde ailesinden bir kişi ile yaptığı telefon görüşmesinde "Bedirhan söylemese polisler bizim yapacağımız
eylemi nereden bilirlerdi.?" şeklinde ifadesi olduğunu belirterek, "Eğer olayın içinde olmasalar neden böyle söylesin ki. İstemeyerek de olsa suçunu itiraf etmiştir.
Cezaevi telefonları dinlendiği için bu görüşme de
kayıt altına alınmıştır." iddiasında bulundu.
Tutuklu sanık Boğaç Kağan Murathan ise "Bedirhan Şinal,
Bayrampaşa cezaevi C27 koğuşunda eylem planını birlikte hazırladığımızı iddia etmiştir. Doğru, ben Bayrampaşa cezaevinde kaldım ama C27 koğuşunda hiç kalmadım. Ben B14 ve B7 koğuşlarında kaldım. Benim kaldığım iki bölümde kalan 300 tutuklu ile Bedirhan Şinal'in kaldığı bölümdeki tutuklu sanıkların
tanık olarak dinlenmesini talep ediyorum" dedi.
Ayrıca Murathan, sanık Şinal tarafından
Ergenekon davası sanıklarından
Sedat Peker ile ilişkilendirildiğini belirterek, "Ben
Bayrampaşa Cezaevinde 1,5 ay kaldıktan sonra
Edirne Cezaevine sevk edildim. Doğru orada kaldım ama Sedat Peker 2004 yılından beri tutuklu yargılandığından benim onunla görüşme şansım yoktur. Şinal, davanın
merhum sanığı
İlhan Selçuk'a olan husumetinden dolayı beni bu suça azmettirdiğini de ileri sürdü. Ben zaten Peker ile görüşmediğim gibi bana kimse para ya da emirle birşey yaptıramaz. Bu benim yapıma ters." diye konuştu.
Diğer sanıklar Şinal'in iddialarının asılsız olduğunu savunurken Seyhun Zaim ise yaptıkları yazışmalarla cezaevinde yaptığı iddia edilen telefon görüşmesine ait günün kayıtlarını aldıklarını, ancak böyle bir görüşmenin bulunmadığını iddia etti.
Ergenekon davasının tutuklu sanığı Hüseyin Görüm de söz alarak "Ben Cumhuriyet gazetesine molotof kokteyli atılması olayını da bilmiyorum, sanıklarını da tanımıyorum. Ancak gazetelerden takip ettiğim kadarıyla benim ve
Veli Küçük'ün de ismi bu olayla ilgili olarak geçiyormuş." dedi.
Bu sırada Veli Küçük'ün, sanık Görüm'e ellerini açarak birşeyler anlatmaya çalıştığı gözlendi. Görüm, tutuklu sanık Bedirhan Şinal'e kendisini tanıyıp tanımadığını söyledi. Görüm, bu 6 sanığı tanımadığını söylese de Bedirhan Şinal Edirne cezaevinde kaldıkları zaman çok iyi tanıdığını söyledi.